Çok ilgimi çeker gazetelerin eski manşetleri. Zaman zaman açar bakarım hangi olayda, hangi gazete ne başlık atmış, neler anlatmış diye… O günleri bir kez daha hatırlarsınız adeta, o atmosferi bir kez daha solursunuz. Kimler yanılmış, kimler körü körüne yanlışları savunmuş gülerek hatırlarsınız. Olayın üzerinden bir hayli zaman geçtiği için, konuşursunuz kendi kendinize bazen “ Ben demiştim bak böyle çıktı” diye!
Dünü hatırlayarak, yaşayarak teraziye koyduğumuz manşetler yaşımızın yettiği haberlerdir. En az hatırladığım mevzular kadar, hatırlamadığım haberlerin manşetleri de ilgimi çekiyor doğrusu. Çok eskilerden bahsediyorum, belki elli yıl, belki yüz yıl öncesi… Basının daha tek sesli olduğu zamanlar… Eski zamanlardan bahsediyordum; Menderes döneminin, Kurtuluş Savaşı döneminin haberlerinden, manşetlerinden… Metinleri okudukça insan daha farklı bir dünyada hissediyor kendini. Sanki birileri mahkeme kararını gazeteye vermiş, o ilan ediliyor ince ince. “Gelmiştir, yapmıştır” şeklinde bitirilen cümleler ilgincimize gitse de; biz de hoş bir seda bırakıyor ve anlamadığımız bir şekilde derin nefes alıp vermemize neden oluyor.
Vakti zamanın en büyük iletişim aracı olan radyonun ve onun frekanslarının hitap şekli de gazeteleri etkilemediğini söylemek zor doğrusu. Manşete çekilen haberin üzerinden çok saatler geçmesine rağmen, haberin veriliş şekli günümüzün son dakikalarını anımsatıyor. O zamanın son dakika haberlerini verenler de radyolar olduğuna göre bu duruma çok şaşırmamak gerek. Günümüze geldikçe ise değişiklikleri fark etmemek mümkün değil. Eski manşetlerin altında yatan gizli soruların bugünkü kadar deşifre olma ihtimalinin bulunmaması geçmişi daha meraklı kılıyor. Bugün manşetlerde bir şeyleri saklamak isteseniz de, diğer basın-yayın organları ile bir şekilde ortaya çıkıyor. Ama vakti zamanında öyle değilmiş, iki kişinin bildiği sır olarak kalıyormuş genellikle. Tozlu sayfaları ilgi çekici yapan da bu olsa gerek…
O yüzden hep merak uyandırmıştır ben de eski haberler, sürmanşetler… Yakın tarihi koklamanın, algılamanın ve yaşananlardan çıkarımlar yapmanın yolu zor da olsa buradan geçiyor. Geçmişi sadece insanlardan dinlemek kulaktan kulağa oyununa benzer. Kayıt alamadığınız müddetçe gerçekler hayal edemeyeceğiniz palavralara döner. Oysa kâğıda dökülen her kelime tanıktır tarihe! Kalın sağlıcakla…