Eğitim-Sen Uşak Şubesi 4+4+4 için yeni bir protesto daha düzenledi. Sendika üyeleri ile sendika binasında buluşmasının ardından Eğitim-Sen Uşak Şube Başkanı Deniz Ertunç öncülüğünde Uşak İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne kadar yürüyüş yapıldı.
İl Milli Eğitim Müdürlüğü binasının önünde protestoya devam eden göstericiler bina kapısına siyah çelenk bıraktı. Eğitim-Sen Başkanı Ertunç bir konuşma da yaptı.
İşte Deniz Ertunç'un yaptığı konuşma:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, katıldıkları televizyon programlarında, tamamen AKP’nin liberal ve muhafazakar dünya görüşüne uygun olarak hayata geçirilen eğitimde 4+4+4 dayatmasına karşı çıkanları son derece seviyesiz ve çirkin ifadelerle suçlamaya kalkmış, başta Eğitim Sen olmak üzere, çocuklarının geleceğinden endişe duyan herkesi hedef tahtasına koymuştur.
Bakan Dinçer’in 4+4+4’e yönelik bilimsel tespitler ve eleştiriler sonrasında yaşadığı psikolojik travma ve zihin bulanıklığı ile söylediği sözler, başta eğitim sistemi olmak üzere, norm fazlası ve özür grubu öğretmenler ile ilgili olarak yaptığı yorumlar, kendisinin oturduğu makama yakışmadığını bir kez daha net bir şekilde göstermiştir.
Evrensel bir gerçek olan 72 ay öncesi çocukların gelişimini tamamlamadan ilkokula alınması çocuklara yapılacak en büyük kötülüktür. Ancak Bakan Dinçer’in 66-72 aylık çocukları zorla ilkokula kaydetmeyi “bilimsel tercih” olarak nitelendirmesi dikkat çekicidir. Bakan Dinçer’in Avrupa ülkelerinde okulöncesi eğitime başlayan çocukları örnek vererek, ilkokula başlama yaşının erkene almayı meşrulaştırmaya çalışması ise, içine düştüğü çaresizliğin somut bir yansımasıdır. Okulöncesi eğitim ile ilkokul arasındaki derin ayrımı bilmekten aciz bir kişinin Milli Eğitim Bakanlığı yapıyor olması, Türkiye ve eğitim sistemi açısından gerçekten üzüntü vericidir.
Fiziksel ve zihinsel gelişimleri açısından okul öncesi çağda olması gereken 60-72 aylık çocukların bizzat bakanlığın dayatmasıyla ve zorla ilkokula gönderilmesinin bu yaş grubu çocuklarda ileri yaşlarda yaratacağı etkiler bilinmez değildir. İlkokul çağ nüfusu içinde olmayan çocukların zorla ilkokula gönderilmesi bu çocuklarda, kendisini başarısız hissetme ve okuldan soğuma gibi sonuçlar yaratacaktır.
Milli Eğitim Bakanı 4+4+4 ile ilgili hemen her konuda olduğu gibi, okula başlama yaşı ile ilgili olarak da kamuoyunu yanlış bilgilendirmekte, 60-72 aylık çocukların pedagojik olarak ilkokula değil, okul öncesi eğitime gitmesi gerektiği yönündeki evrensel gerçeği göz ardı ederek konuşmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı’na göre eğitimde 4+4+4 uygulaması nedeniyle 29 bini sınıf öğretmeni olmak üzere, toplam 68 bin öğretmen norm kadro fazlası durumuna düşürülmüştür. Bakan Dinçer, öğretmenlerin norm kadro fazlası olmasını, eş durumu ve sağlık özründen dolayı tayin ve ataması yapılmayan öğretmenlerin yaşadığı sıkıntıları görmezden gelmekte, sorunları çözmek yerine daha da karmaşık hale getirmektedir.
Bakan Dinçer, göreve geldiği ilk günden bu yana eğitim emekçilerine her fırsatta hakaret etmekte ve onların emeklerini aşağılayarak öğretmenlik mesleğini değersizleştirmeye çalışmaktadır. 4+4+4 dayatması nedeniyle ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacak olan öğretmenleri, böylesine zor bir dönemde bile aşağılamaktan geri durmayan bir Milli Eğitim Bakanı insanlık tarihinde hiç görülmemiştir.
Eğitimde 4+4+4 düzenlemesine karşı çıkanların, bilim insanlarının tespitleri ve öngörüleri ortadadır. Okullar açıldığında ve 4+4+4 dayatması uygulanmaya başlandığında kimlerin doğruyu söylediği, kimlerin halkı yalan yanlış bilgilerle kandırmaya, kendi siyasal amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalıştığı elbette görülecektir. Milli Eğitim Bakanı’na tavsiyemiz alanıyla ilgili olmayan konularda konuşarak çocuğu okula başlayacak ailelerin ve toplumun kafasını daha fazla karıştırmamaktır.
Bakan Dinçer’in eğitimde 4+4+4 dayatmasına karşı bir süredir başta Eğitim Sen olmak üzere, eğitim bilimciler, meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve toplumun geniş bir kesiminden yükselen tepkileri bölmek amacıyla kullandığı suçlayıcı ve hedef gösteren ifadeler suçtur ve kesinlikle kabul edilemez.
Milli Eğitim Bakanı’na tavsiyemiz, 4+4+4’e yönelik tamamen bilimsel gerekçelerle yapılan eleştirileri dikkate alıp gereğini yapmaktır. Eleştiri ve önerileri dinlemek ve gereğini yapmak yerine, doğrudan suçlayıcı ifadelerle açıkça Eğitim Sen’i ve onun mücadelesini hedef gösteren bir tutum içinde olması, eleştirilerimizden bunaldığını ve psikolojisinin bozulduğunu göstermektedir.
Bir ülkenin Milli Eğitim Bakanı, her açıklaması öncesinde düşünerek ve söylediklerinin sonuçlarını hesap ederek konuşmalıdır. Eğitim Sen olarak, Bakan Dinçer’in ağzından çıkanı, kulaklarının duymasını öneriyoruz. 4+4+4’e yönelik bilimsel itirazları ve eleştirileri dikkate alması ve görevinin sorumluluğuyla hareket etmesi atılacak en doğru adım olacaktır.
Milli Eğitim Bakanı, bugüne kadar olduğu gibi, 4+4+4’e ilişkin sorunlara at gözlüğü ile bakmaktan vazgeçmelidir. 4+4+4 dayatmasının çocuklarımıza ne kadar büyük bir kötülük olduğu görülmelidir. Milli Eğitim Bakanı somut bir iş yapmak istiyorsa, bizleri suçlamaktan ve çocuklarımızın geleceği ile oynamaktan derhal vazgeçmelidir.
İlimiz Uşak’ta yaşanan sorunlar
4+4+4’ e ilişkin ilimizde de benzer sorunlar yaşanmaktadır. Norm kadrosu öğretmenler hangi okulda görev yapacaklarını bilmemektedir. Okulların dönüşümünden kaynaklanan kalabalık sınıf sıkıntısı ve ikili öğretim yapacak okullarda öğrencilerin derse giriş ve çıkış saatleri düşünüldüğünde ders zilinin çalmasıyla birlikte sorunlar katlanarak büyüyecektir.
İlimiz Orhan Dengiz Anadolu Lisesinde 9. Sınıfa kayıt yaptıran öğrencilerin ve velilerin önüne seçmeli dersler adı altında keyfi olarak sadece dini ağırlıklı derslerin konulması eğitim sistemimizin getirilmek istendiği yer açısından manidardır. Konuya ilişkin gerek okula gerek il milli eğitim müdürlüğüne başvurular ve itirazlarda bulunulmuştur. Bu ve buna benzer eğitimin şekilde eğitimin dinselleştirilmesi politikalarına karşı sendikamız kararlılıkla mücadelesini sürdürmeye devam edecektir.



İl Milli Eğitim Müdürlüğü binasının önünde protestoya devam eden göstericiler bina kapısına siyah çelenk bıraktı. Eğitim-Sen Başkanı Ertunç bir konuşma da yaptı.
İşte Deniz Ertunç'un yaptığı konuşma:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, katıldıkları televizyon programlarında, tamamen AKP’nin liberal ve muhafazakar dünya görüşüne uygun olarak hayata geçirilen eğitimde 4+4+4 dayatmasına karşı çıkanları son derece seviyesiz ve çirkin ifadelerle suçlamaya kalkmış, başta Eğitim Sen olmak üzere, çocuklarının geleceğinden endişe duyan herkesi hedef tahtasına koymuştur.
Bakan Dinçer’in 4+4+4’e yönelik bilimsel tespitler ve eleştiriler sonrasında yaşadığı psikolojik travma ve zihin bulanıklığı ile söylediği sözler, başta eğitim sistemi olmak üzere, norm fazlası ve özür grubu öğretmenler ile ilgili olarak yaptığı yorumlar, kendisinin oturduğu makama yakışmadığını bir kez daha net bir şekilde göstermiştir.
Evrensel bir gerçek olan 72 ay öncesi çocukların gelişimini tamamlamadan ilkokula alınması çocuklara yapılacak en büyük kötülüktür. Ancak Bakan Dinçer’in 66-72 aylık çocukları zorla ilkokula kaydetmeyi “bilimsel tercih” olarak nitelendirmesi dikkat çekicidir. Bakan Dinçer’in Avrupa ülkelerinde okulöncesi eğitime başlayan çocukları örnek vererek, ilkokula başlama yaşının erkene almayı meşrulaştırmaya çalışması ise, içine düştüğü çaresizliğin somut bir yansımasıdır. Okulöncesi eğitim ile ilkokul arasındaki derin ayrımı bilmekten aciz bir kişinin Milli Eğitim Bakanlığı yapıyor olması, Türkiye ve eğitim sistemi açısından gerçekten üzüntü vericidir.
Fiziksel ve zihinsel gelişimleri açısından okul öncesi çağda olması gereken 60-72 aylık çocukların bizzat bakanlığın dayatmasıyla ve zorla ilkokula gönderilmesinin bu yaş grubu çocuklarda ileri yaşlarda yaratacağı etkiler bilinmez değildir. İlkokul çağ nüfusu içinde olmayan çocukların zorla ilkokula gönderilmesi bu çocuklarda, kendisini başarısız hissetme ve okuldan soğuma gibi sonuçlar yaratacaktır.
Milli Eğitim Bakanı 4+4+4 ile ilgili hemen her konuda olduğu gibi, okula başlama yaşı ile ilgili olarak da kamuoyunu yanlış bilgilendirmekte, 60-72 aylık çocukların pedagojik olarak ilkokula değil, okul öncesi eğitime gitmesi gerektiği yönündeki evrensel gerçeği göz ardı ederek konuşmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı’na göre eğitimde 4+4+4 uygulaması nedeniyle 29 bini sınıf öğretmeni olmak üzere, toplam 68 bin öğretmen norm kadro fazlası durumuna düşürülmüştür. Bakan Dinçer, öğretmenlerin norm kadro fazlası olmasını, eş durumu ve sağlık özründen dolayı tayin ve ataması yapılmayan öğretmenlerin yaşadığı sıkıntıları görmezden gelmekte, sorunları çözmek yerine daha da karmaşık hale getirmektedir.
Bakan Dinçer, göreve geldiği ilk günden bu yana eğitim emekçilerine her fırsatta hakaret etmekte ve onların emeklerini aşağılayarak öğretmenlik mesleğini değersizleştirmeye çalışmaktadır. 4+4+4 dayatması nedeniyle ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacak olan öğretmenleri, böylesine zor bir dönemde bile aşağılamaktan geri durmayan bir Milli Eğitim Bakanı insanlık tarihinde hiç görülmemiştir.
Eğitimde 4+4+4 düzenlemesine karşı çıkanların, bilim insanlarının tespitleri ve öngörüleri ortadadır. Okullar açıldığında ve 4+4+4 dayatması uygulanmaya başlandığında kimlerin doğruyu söylediği, kimlerin halkı yalan yanlış bilgilerle kandırmaya, kendi siyasal amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalıştığı elbette görülecektir. Milli Eğitim Bakanı’na tavsiyemiz alanıyla ilgili olmayan konularda konuşarak çocuğu okula başlayacak ailelerin ve toplumun kafasını daha fazla karıştırmamaktır.
Bakan Dinçer’in eğitimde 4+4+4 dayatmasına karşı bir süredir başta Eğitim Sen olmak üzere, eğitim bilimciler, meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve toplumun geniş bir kesiminden yükselen tepkileri bölmek amacıyla kullandığı suçlayıcı ve hedef gösteren ifadeler suçtur ve kesinlikle kabul edilemez.
Milli Eğitim Bakanı’na tavsiyemiz, 4+4+4’e yönelik tamamen bilimsel gerekçelerle yapılan eleştirileri dikkate alıp gereğini yapmaktır. Eleştiri ve önerileri dinlemek ve gereğini yapmak yerine, doğrudan suçlayıcı ifadelerle açıkça Eğitim Sen’i ve onun mücadelesini hedef gösteren bir tutum içinde olması, eleştirilerimizden bunaldığını ve psikolojisinin bozulduğunu göstermektedir.
Bir ülkenin Milli Eğitim Bakanı, her açıklaması öncesinde düşünerek ve söylediklerinin sonuçlarını hesap ederek konuşmalıdır. Eğitim Sen olarak, Bakan Dinçer’in ağzından çıkanı, kulaklarının duymasını öneriyoruz. 4+4+4’e yönelik bilimsel itirazları ve eleştirileri dikkate alması ve görevinin sorumluluğuyla hareket etmesi atılacak en doğru adım olacaktır.
Milli Eğitim Bakanı, bugüne kadar olduğu gibi, 4+4+4’e ilişkin sorunlara at gözlüğü ile bakmaktan vazgeçmelidir. 4+4+4 dayatmasının çocuklarımıza ne kadar büyük bir kötülük olduğu görülmelidir. Milli Eğitim Bakanı somut bir iş yapmak istiyorsa, bizleri suçlamaktan ve çocuklarımızın geleceği ile oynamaktan derhal vazgeçmelidir.
İlimiz Uşak’ta yaşanan sorunlar
4+4+4’ e ilişkin ilimizde de benzer sorunlar yaşanmaktadır. Norm kadrosu öğretmenler hangi okulda görev yapacaklarını bilmemektedir. Okulların dönüşümünden kaynaklanan kalabalık sınıf sıkıntısı ve ikili öğretim yapacak okullarda öğrencilerin derse giriş ve çıkış saatleri düşünüldüğünde ders zilinin çalmasıyla birlikte sorunlar katlanarak büyüyecektir.
İlimiz Orhan Dengiz Anadolu Lisesinde 9. Sınıfa kayıt yaptıran öğrencilerin ve velilerin önüne seçmeli dersler adı altında keyfi olarak sadece dini ağırlıklı derslerin konulması eğitim sistemimizin getirilmek istendiği yer açısından manidardır. Konuya ilişkin gerek okula gerek il milli eğitim müdürlüğüne başvurular ve itirazlarda bulunulmuştur. Bu ve buna benzer eğitimin şekilde eğitimin dinselleştirilmesi politikalarına karşı sendikamız kararlılıkla mücadelesini sürdürmeye devam edecektir.



Samimi değilsiniz. 8 yıllık kesintisiz eğitime geçildiğinde hiç birinizin sesi çıkmıyordu. 4+4+4e ben de karşıyım ama sizi de samimi bulmuyorum. Kendi çapınızda sendikacılık oynamaya devam edin. Bugün bunların devranı sürüyor, dün de sizin devranınız sürüyordu. Çok bir şey değişmedi. Hala aynı tipler, aynı kafalar. Sendikalar olarak yok birbirinizden farkınız. Anca sendikalarınızda toplanıp pişpirik oynamayı, briç oynamayı bilirsiniz. Arada da adet yerini bulsun kabilinden eylemler. Kendiniz bile inanmıyorsunuz anlattıklarınıza. Boş konuşmayın. Karşı olduğunuz sınıflardan bir sınıfsınız siz de. Halkı da küçümsüyorsunuz. Sol bölünerek çoğalmaya devam etsin, belki bir gün olur.