Fethullah Gülen-Başbakan Kavgası Nereye Kadar Uzanacak?
3 Kasım 2002 seçimlerinde kader birliği etmişçesine birlikte yola çıkan Başbakan ve Cemaati yol ayırımına getiren gelişmeleri ve devletin en zirvesinden en alt birimlerine varıncaya dek yansımaları hissedilebilen bu kavganın olası sonuçlarını bir yazı ile değerlendirelim istedim.
Hepimizin malumu olduğu üzere, Suriye ile savaşa zorlanan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Başbakanı'nın yüzünü İslam alemine, Rusya ve Uzak Doğu'ya dönmesi ile, savaş ihtimaline en azından şimdilik son vermiş olması Ortadoğu'daki savaştan nemalanma hevesi içerisinde olan ABD ve İsrail başta olmak üzere bazı dünya ülkeleri rahatsız olmuştu. Tesadüf müdür bilinmez; İsrail'in rahatsız olduğu her şeyden (Mavi Marmara dahil) rahatsızlık duyan cemaat yine kendisinden beklenen refleksi göstermiş ve savaşa girilmemesinden rahatsızlık duymuştu. Bu rahatsızlığın sebebinin baş mimarlarından birisi olarak gösterilen, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dan da İsrail doğal olarak rahatsızlık duymuş, bu rahatsızlığını yüksek perdeden dillendirmişti. Ardından düğmeye basıldı ve birden bire MİT Müsteşarı aleyhinde malum medyalar aracılığı ile adeta bir kara propaganda süreci başlatıldı. Malum bazı çevrelerin, Fidan'ın görevden uzaklaştırması istemi ile gerçekleştirildiği iddia edilen operasyonu Başbakan'ın önlemesi ve MİT Müsteşarı Fidan'a sahip çıkması ile birlikte, Türkiye'de insanda şüphe uyandıracak cinsten bir takım karmaşa ve karışıklık planları devreye kondu.Böylece devlet içerisinde yerleşmeye çalışan paralel devlet ile bir kez daha yüzleşilmiş oldu.
Devletin iç dinamiklerini de rahatsız ettiğini düşündüğüm bu girişimlerin ardından bana göre adeta Devlet refleks göstermiş ve Türkiye kendisini yepyeni bir sürecin içinde buluvermişti. 2004 yılında toplanan MGK'da alınan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından da imzalanan tavsiye kararları arasında yer alan, cemaatin tasfiyesi (tasfiye; arıtma, ayıklama, dışlama temizleme) için düğmeye basılmış ve cemaat olması gereken sahaya çekilene dek, yani devlet içinde konuşlanması bitirilip bu emelinden vazgeçene dek sürecek olduğunu düşündüğüm bir takım gelişmeler yaşanmaya başladı.2004'te alınan tasfiye kararının, bu tarihlere kadar bekletilmesi, sanırım devletin bütün kademelerine sızdığı iddia edilen Gülen Cemaati'ni kökten tasviye için hazırlıkların tamamlanmasıydı. Düşünün ki 9yıl boyunca hazırlığı sürdürülen bir girişim elbetteki sancılı olacaktır.
Burada ilginç olan ve benim asıl anlayamadığım husus, CHP gibi bazı siyasi partilerin olan bitenden hala ders almamış olması ve hem içeriden hem de dışarıdan bitme noktasına doğru sürüklenen adını ne koyacağımızı bir türlü bilemediğimiz, (cemaat, camia, oluşum, hizmet hareketi vs. yada adı her neyse) oluşumdan medet umması ve birlikte hareket etmeye kalkışmış olması.
Geçmişte Erbakan ve Tansu Çiller'in cemaat ile ters düşünce başına gelenler, Ecevit'in Hüsamettin Özkan'ın şahsında önce oy ve destek aldığı ve ardından Ak Parti gelmezden önce yaşadıkları, aslında politikacılara ibret vesikası hadiselerdi. Zira bana göre, Cemaat hangi partiye destek olsa sonunda o partiyi adeta içinden hançerleyip paramparça etmişti. Başbakan Erdoğan'ın cemaatin bu özelliklerini bilmediğini hiç sanmıyorum. Demek ki çok önceden bunlar tasarlanmış olmalı diye düşünüyorum. Yani kendi tabirimle, bir gün cemaatten Türkiye'yi kurtarma planının yeni bir plan olduğunu sanmıyorum. Cemaatin yok edilmesine karşı çıkmak gibi ya da Başbakan ile Cemaatin kavgasına taraf olmak gibi bir niyetim asla olamaz. Bence de hiç bir grup yada camia bu şekilde devlet içerisine sızmak sureti ile başka çıkar gruplarına hizmet edebilecek bir noktaya gelememeli ve bu tür gruplarla muhakkak mücadele edilmeli ki Devlette çok gecikmeden gerekli refleksi gösterdi diye düşünüyorum. Son zamanlarda başta Emniyet olmak üzere bir çok kurumda yapılan değişiklikleri de bu refleksin bir tezahürü olarak görüyor bunun bir ara geçiş süreci olacağını sanıyorum ve normal karşılıyorum.
Lakin, Devlet içerisinde hepimizin malumu olan derin operasyonların bu kadar ulu orta yapılması gerçekten endişe verici. İnsanımız ısrarla kutuplaştırılmakta; artık fişleyen sadece devlet değil gruplar da birbirini fişler oldu adeta. Cemaatin öteden beri kendilerinden olmayana mesafeli davrandığı hepmiizin zaten malumu idi. Ancak bu sefer iş çok farklı boyutlara ulaştı ve böyle devam ederse ulaşabileceği noktaları hayal dahi etmek istemiyorum. Mesela herkes telefonlarının dinlendiğini düşünüyor, belki komik ama berber, manav tanıdıklarım bile var, telefonlarının dinlendiğini iddia eden. Elbette ki kendi halindeki bir manavın ya da berberin telefonlarının bile dinlendiğini iddia etmeyeceğim. Hatta bu iddiaları komik bulduğumu bile rahatlıkla söyleyebilirim. Ancak insanımızı bu şekilde endişelere sevk etmeye ve korku imparatorlukları oluşturmaya hiç kimsenin hakkı yoktur diye düşünüyorum.
Eskiden cemaatçi olmak, cemaatin mütevellisinde olmak bir ayrıcalıktı. Şimdilerde ise insanlar cemaate ve cemaatçilere adeta cüzzamlı muamelesi yapmaya başlar oldu. Cemaatçi olarak bilinen devlet memurları başta olmak üzere bir çok işadamı, sanayici, politikacı ya da sade vatandaş şimdilerde cemaatle ilgisinin olmadığını bir şekilde ilan etmeye çalışıyor. Zira insanların bu kavganın yukarıdan aşağıya doğru devam edebileceğinden endişe ediyor. Devletin en üst kademelerinde başladığı iddia edilen cemaatçi kıyımının hademelere kadar indirgenebileceğini hatta devlet kudretinin kullanılarak cemaatçi işadamları ya da STK'ların yok edilmek istenebileceği endişesi cemaate yakın çevrelerde hakim gibi görünüyor. Daha önce cemaat kafayı taktığı işadamı ya da bürokratı bir şekilde avlıyor diye iddia edilirdi. Hatta Uşak Haber Merkezi ekibinin en iyi yazarlarından birisi olduğunu düşündüğüm Vedat Orhan'ın, Gülen ve Cemaatine eleştirilerde bulunduğu yazılardan sonra bize; "cemaat sizi bitirir, üzerinize SGK Müfettişleri, maliyeci, polis vs gibi devlet kuvvetlerini gönderir ve sizi yok eder" şeklinde iyi niyetli ikazlar gelmişti. Gerçi biz asla böyle bir durum ile karşı karşıya kalmamıştık, ama cemaat ile kim ters düşse bu türden olaylar başına geldiği iddia edilir durulurdu. Ama son zamanlarda iş tersine döndü ve bu kez aynı sözler cemaate yakın isimlere sarf edilir oldu. "Aman cemaate yakın durma başına iş açarsın, onlar devlete savaş açtı adeta" şeklinde sarfedilen sözleri hemen her gün işitebilir olduk ve bu durum şahsen beni hiçte memnun etmiyor. Filan cemaat yada gruptan olmanın ayrıcalık gibi görünmesi, imtiyazlı hale gelmesi ne kadar yanlış ise, insanların kendilerini ait hissettikleri yerden dolayı hor görülmeleri de yanlıştır diye düşünmekteyim. Beni asıl endişelendiren CHP'nin tavrı ve yaklaşımı. Yaşanmış bir çok örneği olmasına rağmen cemaat ile anlaştığı ve seçimlerde ittifak edeceği iddia edilen CHP'nin bu şekilde tavır alarak Türkiye'deki oyları en fazla 500 bin civarında yani %1,5 bandında seyrettiği bilinen cemaatle böyle bir ittifaka nasıl cesaret edebildiğine anlam katmakta gerçekten zorlandığımı ifade etmek istiyorum.Zira ben CHP tabanının reflekslerini görüyor nabızlarını tutuyorum, gördüğüm manzara demokrasi kültürü ve politik nezaketten çok uzak hadiselerin yaşanabileceğinin işaretlerini verir nitelikte.
Vedat Orhan'ın geçmişte UTSO Seçimleri öncesi "Birisi Bu Uşak Çetesini Durdursun" başlıklı yazısında dikkat çektiği gelişmelerin yaşanmasına sebep olan Cemaate yakın bir grup işadamının, Uşak'ta yine yeni politik ve ticari manevralar peşinde olduğunu üzülerek işitmekteyiz. Kaldı ki bu işadamlarının perde arkasından yönettiği iddia edilen sürecin tamamlandığı ve bir kaç güne Ali Erdoğan'ın adaylığının resmen açıklanacağı konuşulmakta. Bunca yaşanandan sonra şu soruları sormaktan kendimi alıkoyamıyorum.
1) Cemaat niçin siyasete bu kadar müdahil oluyor?
2) Pensilivanya'da CIA arazisinde kaldığı iddia edilen Fethullah Gülen hangi akla hizmet Başbakan ve ekibine beddua edebiliyor. Şayet bu bedduaların muhatabı Başbakan ve ekibi ise bedduaların tutması halinde kimlere ne faydası dokunacak? Devletin Başbakanı Allah muhafaza kalp krizi geçirse Gülen yada Cemaatinin veya Türk Milletinin eline ne geçecek?
3) Gülen'in kavgadan muradı acaba iddia edildiği gibi, Türkiye'nin yakaladığı istikrarı bozmak mı? İstikrarın bozulması halinde Cemaatin işadamları da bu durumdan zararlı çıkmayacak mı? Niçin Gülen Cemaatinin hassasiyetleri ile İsrail'in çıkarları hep örtüşür oldu?
4) Gülen cemaati şayet söylendiği gibi cadı avına çıkmışsa ve Başbakan da misli ile mukabele edilmesi için düğmeye basar ve cemaatçi bürokratlar ya da işadamları da bir takım operasyonlara maruz kalırsa, bu kavgalarla enerjisini harcayan bir Türkiye güçsüzleşmez mi? Bu ifrat ve tefrikalar acaba kim ya da kimlerin işine yarar?
5) Bana göre bu kavganın galibinin Başbakan olacağı ve oyunu da artırarak seçimlerden çıkarak politik zafer de kazanacağı aşikar. Peki cemaat bunu bile bile bu kavgaya nasıl cesaret edebiliyor? Cemaati bu kavgaya mecbur eden sebepler neler? Cemaat içinde samimi olabilecek insanların da bu kavgadan dolayı suçsuz ya da nahak yere canı yanarsa vebalini kim ödeyecek? Mesela cemaate yakınlığından şüphe edilen ancak aslında ilgisi olmayan başarılı bir polis müdürü görevinden alınıp başka yere tayin edilirse sorumluluğu kimin olacak? Ya da bu süreçte tamamen tesadüfen ya da farklı sebeplerden tayini çıkan bir devlet memuru ya da bürokrat, cemaatçi yaftasından ya da şüphesinden kendisini nasıl kurataracak?
6) Cemaat ile CHP'nin arasındaki kan uyuşmazlığı hepimizin malumu iken, bu ittifakın başarı ile sonuçlanamayacağı açık iken, CHP ve Cemaat niçin böyle bir hayal görüyor? Cemaatin adayı olarak lanse edilen Ali Erdoğan CHP'den aday gösterilirse; geçtiğimiz dönemin AK Parti Milletvekili adayı Hazim Sesli ve Ali Erdoğan CHP'ye oy verebilecek mi?
7) Bu malum kavganın boyutları daha nereye kadar uzanacak ve ne zaman bitecek de rahat nefes alacağız?

şimdi ibretle takip ediyorum akp her yaptığı yanlışı bir yerlere fatura etmeyi bıraksın özeleştiri yapsın her zaman dış güçler,faiz lobisi abd israil ilişkisi cemaat fakat yıllardır ortaya birtane bile somut bir şey koyamadılar yahu varsa böyle bir şey koyun ortaya herkez ozaman vicdan muhasebe şi yapar size bırakmaz

cemaate giden arkadaşların durumu tekrar değerlendirmesi lazım.cemaatin üst yönetimi israil-amerika emrine girdi.ilk başta gidilen çizgiden çıkıldı.açıkgöz olmak lazım.vebaldir.

yazarı tebrik ediyorum.doğru yorumlamış. usakta 2005-2010 yılları arasında uşak milli eğitim müdürü idarecilere iftira attı cemaatci olmayanları istifa ettirdi.öğretmenlik yapamayan a.b. müdür etti.nerede ise şımarıp vali olam istediler.vali oladı ama yinede valilikte bir müdürlük kaptı.yapabilirse.

sevgili arkadaslar sevgili arkadaslar sizler emekliler memurlar polisler siz maasinizi kimden aldiginizi bilmiyormusunuz bu devlet en zor zamanlarin yedi devletle mücadele etmis avrupanin gözü önünde israil cumhurbaskanina yaptiklarini yüzüne söylemedimi siz nesaniyorsunuz
bunlara papucmu birakacak 30 seneden beri akan kani durdurdu b askeriyeyi makulseviyesine cekdi dünyada söz sahibi oldu borcunu ödedi özgürlügüne kavustu yani dasin altindan kuyrugunu kurtardi bu arkadaslar yabu yaptiklari oyunun bittigini kabul edecekler yada kurbanlik koyun gibi siralarini bekleyecekler baska kurtuluslari yokkkkk ama unutmayin erdogan cok yufka yürekli bir lider eger onlar kendilerini affetirmek isterlerse o af eder ama allah afedrmi bilinmez cünkü dediginiz gibi cok kul hakkina girdiler yolsuzlugun alasini yaptilar insanlari güveni ile oynadilar onlar bu ülkeden cok pra kazanip amerikada yediler amerikadan degil burdan senin cebindeki parayi aldilar seni aldattilar.....

cemaatcı kardeslerım allah ıcın gercegı gorun ve yonetımın sözunu dinlemeyın.allah c.c. bu yapılanlara razı olmaz. kendınızı bu cemaaten kurtarın

yazar ustafa sen bu uydurduğun hayalleri görürken uyuyormuydun yoksa uyanikmi

bence kesi̇n cemaat kazanir.arkasinda i̇srai̇l ve amari̇ka var.
iktidarın gücü kudreti yerinde maşallah elleri her yere ulaşıyor güç onda imkan onda saf cemaatçiler 100 yıldır iğne ile kuyu kazıyorlar
yahu sizde takılın bu zeki dostun peşine üç günlük dünyada hayatınızı yaşayın şimdi caka satmak iftira atmak ahkam kesmek baldan tatlı fakat bu dosta hatırlatın ölümü öldürsün kabir kapısını kapatsın sizde kendinizi o zaman bu işlerden(cemaatten)kurtarın