Atatürk’ün “En büyük eserim.” dediği Cumhuriyet kutlamalarını eğlence kabul ederek yasaklayan anlayış, Atatürk’ü okullardan tasfiye etmek için hemen her gün yeni bir uygulamayı yaşama geçirmektedir.
Bu tavrın en son örneği, Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’nün konusu “Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı” olan 11.01.2012 tarih, 817 sayılı genelgesiyle yaşama geçirildi. Devlet ciddiyetine yakışmayan mevzuat çarpıtmaları içeren genelgede;
* Kutlama törenlerinin hazırlık döneminin mevsim olarak soğuk bir zamana denk gelmesi nedeniyle sağlık sorunlarına yol açtığı,
* Çalışma süresinin uzun olması sebebiyle öğrencilerin derslere ilgisinin azaldığı,
* Motivasyonlarının düştüğü,
* Kutlamalara gönüllü olmayan öğrenci velilerinin okullarla olan ilişkilerinin bozulduğu,
yönünde duyumlar alındığı (!) değerlendirmesiyle, Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinde, öğrencilerimizin Atatürk’e duydukları büyük sevgi, bağlılık ve özlemi yansıtan kutlama ritüelleri yasaklanmıştır. Oysa bakanlığın atıf yaptığı Ulusal ve Resmi Bayramlarda Yapılacak Törenler Yönetmeliği’nin 1. maddesinde; “Bayramların anlam ve önemine uygun olarak coşku ile kutlanmasını sağlamak ve böylece Büyük Önder Atatürk'e ve ilkelerine bağlılığı geliştirmek ve ulusal birliği pekiştirmek” amacıyla çıkarıldığı açıkça ortaya konulmuştur. Bakanlığın genelge içeriğinde yer alan çarpıtmalarının aksine dayanak kanuna uygun olarak çıkarılan bu yönetmelik, ulusal bayramlarda ulusal coşkuyu ortaya koyacak “gösteri”, “temsil” gibi etkinliklerin yapılmasını zorunlu kılmıştır.
Maalesef AKP’nin geçmiş dönem politikalarının devamı olarak Milli Eğitim Teşkilatını düzenleyen mevzuattan Atatürk’ü tamamen silen Sayın Bakanın Atatürk karşıtlığını anlamış değiliz. Şüphesiz bu yaklaşıma karşı en sert demokratik tepkiyi ortaya koyacağız,
Ulusal bayramlarımızı kutlamaya devam edeceğiz. Bedeli ne olursa olsun Atatürk ilke ve devrimlerine her zaman sahip çıkacağız.
Sayın Bakan, döneminde öğretmen maaşları en düşük memur düzeyine çekilmiştir. Öğretmenler ek ödemeden yararlandırılmamıştır. Toplu görüşme yasası çıkarılmadığı için Cumhuriyet tarihinde ilk kez ocak ayında zamsız maaş alacaklardır. On binlerce öğretmen adayı yıllardır atama beklemekte, derslik ve öğretmen açığı her yıl artmakta , Milli Eğitime ayrılan bütçe azalmaktadır.
Öğretmenlerin iki aylık yaz tatili kamuoyuna üç ay gibi sunulmakta öğretmen sürekli tatil yapan biri gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.
Dünyanın en saygın mesleği olan öğretmenlik ne yazık ki günden güne prestij kaybetmektedir.
Sayın Bakanın göreve geldiği günden, bugüne kadar eğitim çalışanlarının lehine yapmış olduğu herhangi bir olumlu uygulamaya şahit olmadık.
Sayın Bakan Ömer Dinçer’den Atatürkçü düşünceyi Milli Eğitimden tasfiye etmek için gösterdiği çabayı eğitim çalışanlarının özlük haklarını iyileştirmek, öğretmenlik mesleğinin saygınlığını artırmak için göstermesini bekliyoruz.
BARLAS İBRAHİM BATUR
EĞİTİM İŞ BAŞKANI
Beden eğitimi öğretmeniyim Eğitim İş sendikasına bu duyarlılığından dolayı teşekkür ediyorum.