Devlet Memurları Kanununun 25. Maddesinin işletilmesi ile ilgili açıklama yapan Uşak Türk Eğitim Sen Başkanı İrfan Kılınçer, devlet memurlarının yaşadığı sorunları dile getirdi ve meydana gelen aksamalara dikkat çekti.
DMK’nın 25. Maddesi Memurlarla ilgili bir isnatta bulunan, isnadını ispatlamak zorunda olup, bu hususu ispatlayamadığı takdirde; mali ve cezai sorumluluğu bulunmaktadır. Söz konusu sorumluluk; hem haksız ve hukuki olmayan isnat ve iftira da bulunan kişi için, hem de haksız isnat ve iftirada bulunan bu kişinin asılsız hareketini Cumhuriyet Savcılığına şikayet etmeyerek harekete geçmeyen ve suç duyurusunda bulunmayarak görevini ihmal eden kurumun atamaya yetkili amiri konumundaki en üst kamu görevlileri ve valiler içindir. İsnat ve iftiraya maruz kalan memurun isnatta bulunan kişi için bir işlem yapılmasını idareden talep etmesine gerek olmadan, merkezde görev yapan memurlar için o kurumun en üst amiri, taşrada görev yapan memurlar için ise valiler tarafından resen Cumhuriyet Savcılığından asılsız ve gerçek dışı suçlamalarıyla bir memur için isnat ve iftirada bulunanlara karşı dava açılmasını Cumhuriyet Savcılığından isterler. Bu görevin yapılmaması halinde bu görevde bulunan kamu görevlileri de sorumlu olur ve görevleri sebebiyle suç işlemiş olurlar.
Uşak Türk Eğitim Sen Başkanı İrfan Kılınçer’in yaptığı açıklama;
“Zamanında açılan şikayet hatlarıyla vatandaşın devlet memurlarını ve devlet hizmetlerini şikâyet etmesi kolaylaştırıldı. Vatandaşta bunu gayet iyi kullanıyor lakin bir eksiklik mevcut. Vatandaş istediği devlet görevlisini istediği şekilde itham edebiliyor , şikâyet edebiliyor lakin usulsüz, mesnetsiz , iftira olan şikayetlerle ilgili DMK 25. maddesi işletilmiyor. Dolayısıyla eli kalem tutan, bilgisayarı açmasını bilen herkes keyfe keder şikayetler oluşturuyor. Devlet memurlarının enerjisini tüketiyor , çalışma hayatına küstürüyor.
Öyle ki bu şikayetler öyle bir hale geldi ki vatandaş okul müdürünü okulda sigara içiyor diye şikayet ediyor fakat okul müdürü hayatında sigara kullanmamış. Vatandaş okul müdürü benden kayıt parası istedi diye gün, ay, saat veriyor konu araştırılıyor. Okul müdürünün odasında kamera var hem görüntü hem ses kaydı yapıyor. Muhakkikler gelip inceliyor bırakın şikayete konu olan günü şikayeti eden kişinin okula hiç girmediği tespit ediliyor . Sonra şikayeti yapan kişi ifade değiştirip ben bunu duymuştum zaten çocuğum da o okulda okumuyor fakat gitseydim isteyecekti diyor. İftira atıyor , çamur atıyor fakat bu insanlara karşı yasal mevzuat işletilmiyor.
Şimdi soruyoruz teftiş kurulunun görevi sadece Milli Eğitim çalışanlarının hatalarını bulup üst perdeden ceza vermek midir ? Milli Eğitim çalışanlarının haklarını kim koruyacak? İftira, karalama ve itibarsızlaştırma amacı taşıyan şikayetlerle ilgili gerekli yasal süreci kim takip edecek? Av hayatını koruma derneği mi? Teftiş Kurulunun meslektaşlarımıza ceza verirken gösterdiği hassasiyeti onların itibarını korurken de görmek istiyoruz...”