Uşak Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Ekrem Savaş'ın görevini devretmesinin ardından, önceden Uşak Eğitim Fakültesi'nde test, ölçme ve değerlendirme hocalığı yapan Türker Toker isimli bir kişi, sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımla Savaş'ı sözde eleştirdi. Toker, kendisinin ülkeyi terk etmesinin ve ailesinden ayrılmasının sebebi olarak Rektör Hoca'nın yönetim politikalarını ve aralarındaki uyuşmazlığı gösterdi. İnsanların yaşadıkları zorluklardan başkalarını sorumlu tutup kendi iç dünyalarında kendilerini aklama alışkanlığının gereği yapıldığını tahmin ettiğimiz paylaşımlarda Türker Toker, eski Rektör Savaş'a hakkını helal etmediğini belirtmekle kalmayıp, kendi yaşadığı sözde mağduriyetleri millete mal ederek, "80 milyon size hakkını helal etmiyor" diyecek kadar ileri gitti ve sadece Uşak adına değil millet adına da aklınca yargı dağıttı.
Bunun üzerine gazetecilik mesleği ve ahlakı gereği konuyu araştıran Uşak Haber Merkezi Editörü Gazeteci Ramazan Yıldız, olayın aynen tahmin ettiğimiz gibi, hiç de Toker'in iddia ettiği gibi olmadığını; bu iddiaların "asılsız, haksız ve ayrıca hadsiz" açıklamalar olduğunu öğrendi. Olayın biraz "Yavuz hırsız ev sahibini kovarmış" hikâyesine benzediğini gördü ve konuyu sadece üniversite idaresi ve hukuk çevrelerinden araştırmakla kalmayıp, eski rektör Prof. Dr. Ekrem Savaş'a da sordu. Paylaşımları pek de önemsemediği ve aslında muhatap kabul etmek dahi istemediği gözlemlenen Savaş, editörümüzün hatırına da olsa konuya gerçeklere ve yaşanmışlıklara dayalı şeffaflık getirdi.
Uşak Haber Merkezi Editörü Ramazan Yıldız'a açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ekrem Savaş, Türker Toker'in iddialarının gerçek olmadığını söyledi. Savaş, bu iddiaları "asılsız ve karalama maksatlı iftiralar" olarak nitelendirirken, Toker'e hitaben "biraz utanmak lazım" dedi.
Eski Rektör Savaş, cevabında Türker Toker'in geçmişine dair bir dizi soru ve iddiayı gündeme getirdi ve editörümüz Yıldız'ın araştırmaları sonucu elde ettiği bilgi ve verileri doğrular nitelikte açıklamalarda bulundu; ayrıca Toker'in geçmişte yaşadığı bazı kritik süreçleri hatırlattı:
"Türker Toker'in, milletin vergilerinden oluşan bursla yurt dışına doktoraya gönderildiğini ve Amerika'da doktorasını yaptığını, 15 Temmuz olaylarından sonra yurt dışına çıkarken FETÖ ilişkisi nedeniyle İstanbul havalimanında göz altına alındığını, bu süreçte yurt dışında olması nedeniyle yeterli belge bulunamadığı için olsa gerek savcılıkça serbest bırakıldığını, daha sonra kendisinin bu yaşanmışlığa rağmen Uşak Üniversitesi Eğitim Fakültesi'ne Dr. araştırma görevlisi olarak göreve başladığını hatırlattı. Uşak Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde öğretim üyeliği yaparken eşinin doğum yapması üzerine bir yıllık ücretsiz izin aldığını, ücretsiz izin talebini belirten dilekçesinde Uşak adresi yazmasına rağmen eşini de alarak Amerika'ya gittiğini ifade etti. Toker'in bu süreçte eşini Amerika'da yüksek lisansa kaydettirdiğini, bunun da tam bir yıl sonraki tekrar ücretsiz izin talebinde bulununca anlaşıldığını söyledi. Savaş'ın ifade ettiklerine göre Toker, eşinin yüksek lisansını gerekçe göstererek bir yıl daha ücretsiz izin istedi. Üniversitede tek ölçme ve değerlendirme alanında hoca olması nedeniyle Eğitim Fakültesi Dekanlığı'nca izin isteği uygun görülmedi. Milletin parasıyla milletin çocuklarına eğitim vermek üzere Amerika'ya doktoraya gönderilen Toker, eşinin yüksek lisansının bitmemesini bahane ederek ülkesine dönmek istemedi. Milletin çocuklarına eğitim vermenin ve maaşını almanın yerine, eşinin lisansüstü çalışmasını bitirmesi için Amerika'da kasaplık veya taksicilik yapmasının onun kendi tercihi olduğunu söyledi. Genelde Amerika'da doktora yapanlar Amerikan üniversitelerinde akademik pozisyon bulurken, bu arkadaşın neden taksicilik ve kasaplık yaptığını da anlamakta zorlandığını ifade eden eski Rektör Savaş: 'İşin ilginç yanı, bu arkadaşa hakkını helal etmediği rektör tarafından kadrosunun da verilmiş olduğunu belirtti' ve şöyle devam etti: 'Desek ki kadro verilmedi de ondan gitti, o da yok. Bu millet sizi doktora yapsın, sonra ülkesine dönsün, kendi çocuklarına eğitim versin diye doktora bursu verirken, siz eşinizin lisansüstü çalışmalarını ileri sürerek ülkeye dönmeyi ve hizmet etmeyi reddediyor ve istifa ediyorsunuz. Sonra da 'gurbet ellerde senin yüzünden kasaplık ve taksicilik yaptım' diyorsun. Tam Yavuz hırsız misali. Tam bunları söylerken utanma hissinizi kaybetmiş olmalısınız. Şimdi soruyoruz: Bu milletin parasını yiyip de bu millete karşı borcunu ödemeyenlere ne denir? Eşinizin yüksek lisansı bu milletin çocuğundan daha mı kıymetliydi? Teşekkürler Sayın Rektör'e ki, senin gibilere iyi ki izin vermemiş. Neden milletin çocuklarına ders vermenin yerine eşinin yüksek lisansı için Amerika'ya gitmeyi ya da kaçmayı seçtin?'
Yaa kardeşim, bu 85 milyon size hiç hakkını helal eder mi?
Senin cenaze namazında 85 milyon; 'Bu cenaze millete karşı borçlu, hakkımızı helal etmiyoruz' derse sen ne halt edeceksin?
Ne güzel, al milletin parasını, git Amerika'ya, sonra orada doktora yap; millete karşı sorumluluklarını yerine getirmeden, 'Eşim doğum yaptı' de, soluğu Amerika'da al. Eee, sonra da 'Benim hanımın yüksek lisansı yüce Türk milletinin çocuklarından daha önemli, bana biraz daha izin verin, benim eşim lisansüstü çalışma yapsın, eeee ben de boş mu durayım canım, taksicilik ve kasaplık yaparak Amerika'ya hizmet ederim, neden kendi milletime hizmet edeceğim?' deyivereceksin, sonra da bol keseden, hizmetlerine ve faydalarına tanıklık ettiğimiz rektöre 'Hakkımı helal etmiyorum' diyeceksin. Vay beeeee.
Ben sözlerimi bağlarken, bu şehrin en güvenilir ve tarafsız gazete kurumunun başında editörlük yapan bir gazeteci ve bir vatandaş olarak Sayın Hocam Ekrem Savaş'a sonsuz teşekkür ediyorum; bu milletin hakkına sahip çıktığı için. Ve bu müfterinin paylaşımlarının dikkate alınmaması gerektiğini kamuoyuna saygıyla paylaşıyorum. Biz çok gördük böyle itibar suikastlarını, ama bu kadar mesnetsiz ve dayanaksız olanı ile ilk kez karşı karşıya kaldık ve çok şaşkınız, ayrıca da belirtmiş olayım.