Hüseyin Ufuk Uğur; Babası rahmetlik Ramazan Uğur'un evinde gerçekleşen bir zikrullah ayinin de tanıdım kendisini. O gün öğrendim ki Uşak Belediyesinde avukat imiş, Mesut Apaydın belediye başkanı seçilince kendisini işe almış ama seçimleri kazanır kazanmaz Ali Erdoğan kendisini kapı dışarı edesiymiş işine son vererek ve Ufuk Uğur'da çıkmak istemezmiş işten ama kimi devreye koysalar olmamış Ali Erdoğan'ın gönlü. Ben başkan olduğum sürece sen belediye de çalışamazsın dermiş bu Ufuğun yüzüne. Neyse güya benim Ali Erdoğan ile aramın iyi olduğunu duymuşlarmışMIŞta benim ricacı olmamı isteyisilermiş. Dedim ki benim Ali Erdoğan ile aram sandığınız gibi yani eskisi gibi değil. Biz uzun zamandır görüşmüyoruz bile ve kimseyi dinlemediyse beni de dinlemez. Hem ben de Ali Başkan'dan bir şey rica etmek için görüşme talep etmek istemem dedim. Ayrıca Ali Erdoğan sana iyilik ediyor tiyatro oynuyor olsanız yeri diyeceğim kadar büyük iyilik ediyor. Düşünsene Belediye Başkanı ile terso düştüğü için işten atılan bir Avukatsın. Artık eski belediye başkanı ve çevresi senin sadakatine emin olur böylece ve sana destek olurlar. Bakır Mutlunun müritleri müşterin olsa yeter aç bir Avukatlık bürosu kazan kolay kolay paraları. Belediyeden mağdur olan binlerce insan var belediye ile davalık senin Başkanla kavgalı ve kötü olduğunu duyan satmayacağına emin olur sana gelir. Sen de zaten belediyecilik kanuna da hakim bir avukatsındır nasıl olsa kazanırsın davaları ve dolayısıyla paraları, yürürsün yolunu dedim. Neyse tam da anlattığım gibi bir tiyatro oynar edasıyla birbirine çok zarar vermeksizin Ali Erdoğan ile kavga ede ede Bakır Mutlu ile ortak hukuk bürosu açtığını duydum.
Biz de yakın yaklaşık aynı tarihlerde Uşak Haber Merkezini kurmuş idik. Gençlerle beraber gittim bir gün ofislerine tabi o zamanlar babası Haydar Baş sempatizanı biliyor olmamız kendisine yakınlık hissetmemize sebepti açıkçası. Biz bekliyoruz ki Haydar Baş'ı dinleyenler onun tembihlediği gibi doğru konuşan dürüst vatansever Atatürkçü insanlardır ve sevgi doludur büyüğünü küçüğünü örfünü adetini bilir ve milleti gibi yaşar. Sonradan anladık tabi kazın ayağının öyle olmadığını ama iş işten geçmişti belki de bu konuda. Biz sonuçta o zaman samimiyetsizliklerini bilmiyorduk ve itibar ediyorduk bu insanlara. Neyse ziyaret esnasında şehir siyaseti konuşuldu ve Ufuk Uğur kendisi bize Ali Erdoğan ile süren davalarına ilişkin bilgi ve belgeler paylaştı biz de yayımladık. Sonra bu geliş gidişler sürdü karşılıklı. Sonra bu Hüseyin Ufuk Uğur bizde Hukuk köşesi açmak istedi ve yazılar yayınlamak istedi, biz de kabul ettik. Zaten reytinge ihtiyacımız vardı prestije de. Bu yüzden ne duyarsak emin olduğumuz yazıyor ne elimize geçerse belge adına paylaşıyorduk. Keza haberlerimizin altına gelen onlarca yorumun çoğu bizi eleştiren yorumlar olurdu biz onları bile onaylardık çok seslilik adına. O yüzden kendisine hukuk köşesi açıverdik ve oda yazmaya başladı kendi alanında ve çapında. Sonra bir gün Belediyede memur olan Coşkun Demir geldi yanıma ve dedi ki sen bu Ufuktan aldığın belediye ile bir belgeyi yayınlamamışsın. Dedim ki hangi belgeymiş abi bu mümkün değil. Tabi yayınlamadığım hiç bir bilgi yada belge olmadığına emin olduğum için iftira ettiğini anladım ve derhal bürosuna gittim. Bana Coşkun yanlış anlamıştır ben seni kasteder miyim dedi ama Coşkun abiyi de arama gereği duymadı. Anladım o an da iki yüzlünün teki olduğunu ve zaten kuşku ettiğim konuları kaşımaya başladım ve tabi ilk iş köşesini ve yazılarını kaldırttım.
Şimdi bu süreçte yani 2010'dan sonraki yaklaşık bir yıllık süreçte gözlediğim ve kuşku ettiğim noktaları arz edeyim. Ufuk Uğur un Ali Erdoğan ile aralarında 10larca dava vardı ve Ufuk Uğur sürekli Ali Erdoğan aleyhinde tezviratlar ürettiği bilinen birisi idi. Ama nedense hiç yenemezdi Ali Erdoğan'ı hukuk önünde. Her nasılsa Ali Erdoğan çoğu kez çıkardı işin içinden biz de anlamazdık, ulan bu Ufuk bir bardak suda fırtına mı kopartıyor yoksa ve bizim reyting hırsımızı da mı kullanılıyor derdik. Bir de bizim Vedat Orhan veya Mustafa Yüce bir yazı da kıyas getirmişti eski fetöcü Avukat Uğur Çakmak ile mücadelesini ve adeta onun yerine geçmek ister gibi bir siyaset belirlediğini yazmıştı. Ufuk Uğur Uğur Çakmak isimlerini google de yanyana sorgularsanız çıkar o yazı lütfen okuyun detaylı anlatılıyor şehirdeki bazı önemli kurum yada iş adamı vb şahısların Uğur Çakmak'ta bulunan vekaletlerini almak için nasıl taklalar atıldığını. Özetle Cemaat içinde Uğur Çakmak'ın yerine oynar gibi sezinlemiştik gözlemlerimizde ayrıca da O esnada ortağı olan Bakır Mutlu'nun kendini şeyh zannedip bize ders tarif etmeye kalkması bizi o zaman fetullahçı diye duyduğumuz dönemin istihbarat müdürü ile buluşturması gibi. Yani arkadaşlar fetullahçıların kimi ile kanka iken kimi ile de kanlı bıçaklı gibiydi. Sanki fetullahçı iki kilikin kavgasında rol çalar gibi de hissederdik bu ikisini. Neyse konuyu gençlerle masaya yatırdık ve Ali Erdoğan'ın bilmediği bir sarmalın içinde olduğuna kanaat ettik o gün için. Ali Erdoğan'ın fetullahçılarca çepeçevre sarılarak algılarının yönetildiğini ve istedikleri kafayı yaşatmak için bir linç girişimi ile karşı karşıya olduğuna kanaat getirdik. Bunun üzerine o gece verilen karar üzere Esat Özdemir kardeşimiz bir yazı hazırladı Ali Erdoğan'a Linç Girşimi başlıklı tabi yazının yayınlamasının üzerinden yarım saat geçmedi Ali Erdoğan önce Esat Özdemir'i sonra beni aradı teşekkür etmek için. Çünkü gerçekten nokta atışlar ile fotoğraf çekilmişti. Ama Ali Erdoğan'ı cemaatten insanlardan uzak tutmaya ve algılarını onların yönetmesini önlemeye gücümüz yetmiyordu. Bu durumda tabi Bakır Mutlu ve Ufuk Uğur ve Onlar gibi düşünenlere bir fırsat oluşturuyordu. Bakır Mutlu ve Ufuk Uğur sanki Ali Erdoğan ve Hazim Sesli tayfasından cemaati vaz geçirmiş olsa cemaatle hiç bir sorunu kalmayacak gibi davranırlar ve o şekilde siyaset üretirlerdi. Neyse Ali Erdoğan'ı yeniden bizim Ali yapamamıştık maalesef bir türlü ama biz yine de hakkını teslim edelim Ufuk Uğur kadar yüzsüzleşemez. O da sever ekmek üzerinden tehdit etmeyi beni de Atapark üzerinden tahdit eder ayar verirdi. Ama belediyedeki personelin ekmeği ile de oynamazdı mesela. O 45 Memur fetö iftirasına uğramazdı mesela Ali Erdoğan başkan olsa. Nurullah Cahan'a yaptırdıkları kötülükleri Ali Erdoğan'a yaptıramazlardı inanıyorum mayası müsait değildi o kadarına. Yüzü kızarmayı bilirdi gene dem dem Ali Erdoğan'ın bu Ufuk Uğur'un yüzü de kızarmaz emin olun. Gelelim konumuza biz tabi o gün Ufuk Uğur'la ve Bakır Mutlu'yla da yeni bir cephe açmış olduk o yazıyla beraber. Ali Erdoğan ve ciameat ile süren savaşımızın yanısıra böyle nasıl mücadele edeceğimizi bilmediğimiz bir fitne üretim merkezi gibi cephe açılması hiç işimize gelmemişti. Siyasi kimlikleri yoktu çünkü ikisinin de ama siyasetin üzerindeki etkileri de inkar edilemez durumda idi bir dönem. Bizim aleyhimizde dönen işler de o ofisten dönüyordu ekseriya biliyorduk.
Neyse biz Ufuk Uğur'u bıraktık kaderine o aleyhimizde iftira ve ima yollu sözler sarf etse de kimseyi inandıramadı zaten konu kapandı. Biz işimize bakıyorduk. Yıl 2014 Belediye seçimleri bitmiş bizim aday adayı ikenden desteklediğimiz aday olan ve o an için bütün ekip açısından ekibin bir parçası ve kardeşimiz olan Nurullah Cahan seçilmiş. Birileri sürekli kafasını karıştırıyor herkes bir yere sürükleme derdinde kendisini. Kimi yolsuzluk peşinde kimi Menzil cemaatine belediyenin rantını aktarmanın kimi Cahan belediye başkanı olasıya harcadığı paranın belediye bütçesinden temini ile meşgul. Bizse zaten hırsızlık olursa gelmeyin yanımıza konuşmayız bile yazarız diyoruz. Bize verilen sözler vardı doğrudan temin ve ihale ilanlarının yayınlanıp esnafa dağıtılması ile ilgili mesela bizse onların peşindeyiz ve aslında farkındayız başkanı aynı Ali Erdoğan'ı kaptırdığımız gibi kaptırdığımızın ama çaresiziz çünkü biz de kendi izzetimizin derdindeyiz biraz açıkçası. Ama Cahan bize yapma sözü verdiği kamu hizmetlerini yerine getirmiyor ve biz eleştirmeye başladık bu arada. Aynı anda Nakşibendi yazı dizisine girişti Vedat Orhan ve Menzilin hiç işine gelmeyecek yazılar yazmaya başladı. Tabi bu durumda bize verilen sözleri hatırlatacak kimse de kalmamış oldu çevresinde. Çünkü biz mesela Pkk ya yakın firmaya iş verirken yakalayıp önlüyorduk ihaleyi iptal ettirtip bir klik tepki veriyordu bize. Nakşibendilere eleştiri getirip batıl olduklarını yazıyordu Vedat Orhan Menzilciler mesafe koyuyor bizimle ve tabi etkimiz azalıyordu. Zaten AKP yi sürekli eleştiregelmişiz.. Neyse bu arada finalde ortada görünen tek icraat mahalle konakları oldu ama mahalle konaklarında yarenlik edilecek iş yapılmadı belirtmeliyim. Halkın da zaten umrunda olmadılar. Neyse biz seçim ertesi büyük bir hengame yaşıyoruz hep beraber. Cahan'ın bize uğramaya vakti bile olmuyor zaten arkadaşımız çok yoğun o sıra. Tam bu esnada Haydar Baş Hocam Rahmetli cephesinden benimle ilgili olumsuz tezviratlar üretiliyor vay efendim Çavuşoğlu Uşakta Haydar Başçı gençleri ve Haydar Başı kullanarak para kazanıyor gazetecilik yapıyor, nasıl olur? Hocam rahmetli tabi ne etsin dinliyor şikayetleri haklı adamlar diyor ki madem söyleyin gençlerine söylesin kendisi Haydar Baştan olanlar ayrılsın desin. Haber geldi bana dedim ki kendi kendime Hocama bak şov yaptırıyor bana bu hamlesi ile bakalım bir tanesi ayrılacak mı o çocuktan? demiştir zaten ayrılanı sevmez. Neyse söyledim gençlere gelen telefonu olduğu gibi hatta kaydettirdim konuşmamı ki Hocama göndereyim. Hiç kimse gitmedi tabi. Sonra Harun Kayacı isimli BTP Genel Başkan Yardımcısı gelmiş Haydar Tüter isimli arkadaşımızı adeta zorla götürmüştü İstanbul'a ve bizden ayrılması kendisine salık verilmişti. Zaten de içimizdeki belki de tek Haydar Hocayı benden dinlemeden Hocaya hürmeti olan tek kişi oydu o gün için. Çünkü diğer arkadaşlarımızın Haydar Baş'la veya partisiyle ilgisi benden dinlediklerinden oluşan kadar idi ve siyasete hiç birisi girmedi. Biz tabi ne olup bittiğini anlamıyoruz o an. Bu işleyişin Uşak'la ilgisinin olacağını da pek düşünmüyoruz. Çünkü biliyoruz ki hiç bir teşkilat bu arkadaşların zaten umurunda değil. YSK'yı kandıracak kadar varsak yeter kafasındalar. Biz zannediyoruz ki manevi bir durum var daha doğrusu Ülke siyasetine ilişkin bu gelişmeler oluyor. Oysa ki adamlar Uşak'ta siyaseti dizayna kalkıştıkları için bizle uğraşırlarmış. Oysa ki olan bitenden Belediye Başkanı ve Milletvekillerinin bile belki haberi varmış.. Meğer biz abi burası fetönün merkez edinmek istediği şehir derken inanmazmış gibi davranarak Uşakla ilgisiz gibi davranan BTP kurmayları bizden iyi bilirmiş burasının önemini. Neyse tam bu evrede Ufuk Uğur hayatımıza ve devreye yeniden girdi ve eminim asıl Nurullah Cahan'ın kafasını karıştıran etken Altayın etkisinden çıkamayan dönemin İl Başkanı Basri Yıldırım ile Ufuk Uğur oldu bizimle ilgili. Düşünsenize sen birine Hocam diyorsun davası uğuruna can feda kılarım istese diyorsun ve bu arada sen şehrin algılarını çetenin elinden alan bir insan olacaksın ve Haydar hoca senin yüzüne bakmadığı gibi Hocanın kurmayı diye bilinen ve seninde ağabeyim dediğin Uşak'a geldiğinde evinde misafir ettiğin kurmayları aleyhinde konuşacak. Ne düşünürsün? Yahu adam olsa Hocası tutardı bunu dersin ki eminin Cahan'ı en fazla etkileyen faktör bu oldu ve maalesef Ufuk Uğur'un elini sıktığı gün kendi dünyasında bizim de kafamıza sıktığı gün oldu. Aslında kendisinin kafasına sıktığı gün.
Artık yüzünü haktan batıla dönmüş ve sürükleneceği sona gitmekten başka çaresi olmayan ve anbean elini sıktığı ile beraber helaka sürüklenen bir aciz kuldan başkası değildi. Öyle de oldu nitekim. İkisi de bizimle kavgaları neticesinde şimdi itibar anlamında sıfırı tükettiler çok paraları var belki ama bütün servetlerini harcasalar kurtulamayacakları çok bela var şimdi başlarında kendi elleriyle açtıkları. Dipnot burada: Haydar hocam 2019 Yılı yerel seçimleri öncesi İstanbul'da Meltem tv'de beni bizzat dinledi 2.5 saat ve olan bitenden haberinin bile olmadığı pek çok siyasi operasyon ve siyasi süikast girişimine maruz kaldığımızı bizzat teşhis etti ve hakkımı bir çok kurmayının ve benim arkadaşlarımın içinde teslim etti ki iki araba gitmiştik. Onlar da hayli kalabalıktı. Hocamın şimdiki partinin genel başkanı olan oğlu da bizzat tanıktır ki hocam benim masumiyetime de samimiyetime de kefil olmuş hakkımı teslim ederek Türkiye'de sizin gibi bir ekip yok demiştir. Hatta bir dönem CHP Gençlik Kolları Başkanlığı yapıp Gençlik Kolları Başkanı nasıl olunur? Sorusuna yanıt niteliğinde bir vazife ifa etikten sonra Hocam rahmetliyi takibe dalarak siyaseti askıya alan kardeşim Ali Rıza Tufan' Parti MYK Üyeliği teklif etti mesela O dönem galiba editörümüz olan Öğretmen yazar Deniz Yılmaz Hanımefendinin yazılarından ve kalbinden de övgü ile bahsettiğine şahitlik ettiğini bizzat Sabri Terzi Hocamız söylemiştir. Ama 2010'dan 2019'a dek BTP'den her türlü zarar gördüğümüzü BTP'nin bu Ufuk Uğur'un babası olan Hacı zannettiğimiz ama daha sonra rüşvete aracılık etmekle suçlandığını işittiğim Ramazan Uğur'un ağzına baktıkları için olsa gerek biz kucak açtıkça bizi çok sırtımızdan vurdular ve çok zararları oldu yeri gelmişken söylemeliyim. Gerçi olan oldu kimseye bir kinim nefretim yok kimseye hesap sorasım da kalmadı hatta. Ama Devletimizin savcıları gerçekten sorulması gerekenlere sorsa iyi olacak. Aksi takdirde milletin adalete inancı kalmayacak. Esnaf kendisini rahatsız eden ti kopuğu uzaklaştırması için polisi aramıyor bizi arıyor düşünün. Polisi arasaydınız? Diyoruz kaçıncı arayış efendim polisler bu çocuklarla kanka gibi zaten diyorlar. Kollandığını düşünüyorlar açıkçası. Tabii ki bu ihtimal dahilinde bile değil ama Devlete olan güvenin geldiği noktaya bir örnek teşkil ediyor diyerekten belirteyim istedim.
Daha anlaşılır hale gelsin diye yazıyorum hani Bilal'e söyler gibi; Cahan'ın kafa karışıklığını artıran Ufuk Uğur'un en önemli hamlesi ise Prof. Dr. Haydar Baş'ın sahibi olduğunu sandığımız Özege Tv'yi istediğimiz gibi kullanabiliriz medya ihtiyacımız yok uyduya çıkma durumu olan bir televizyon var elimizde neynersin gazeteyi neynersin internet gazetesini demesi oluyor. Tabi maharetin salt gazetecilik olduğunu sanıyorlar ki onu da beceremediler: Uşak Haber com isimli bir de site kuruyor beyler hop işlem tamam Tabi sahada öyle olmadığını gördüler. Hepsinin tozunu attırdık habercilikte de diğer alanlarda ve algılara oynamaktada. Durdu Abi ve Uşak haber coma kalsan kimse inanmayacaktı bu tayfanın yolsuzluk yaptığına. Ama insanlar bizi dinledi işte netice ortada zaten ayrı konu ama o gün için Cahan'ın bizden tamamen kopması için yeterli argümanlar idi ve nihayet finalde anlaştılar ve el sıkıştılar finalde Cahanla Ufuk.
Bu Ufuk Uğur'un göreve başladığı ilk gün yaptığı ilk icraat Ataparkın sözleşmesinin feshi kararını vermek oldu ve tek taraflı feshettiler sözleşmeyi. Biz yürütmeyi durdurmaya karar aldırıyoruz Ufuk Uğur kepçeleri yolluyor belediye kepçelerini ve kafeteryanın etrafını patates tarlasına çevirirek, kafeteryaya geleni metrelerce çamur içinden geçmeye mecbur ediyorlar. Bir metre yaya yolu bırakmaksızın her yerini kazıyorlar ve çalışamaz hale getiriyorlar. Zaten sonrası malumunuz. Son Nokta Gazetesinin fetö iftirası ile kapatılmasına kadar gidip dayanıyor iş. O kadar çok hukuksuzluk gördük ki biz o süreçte ekipçe anlatsak size tek tek yazı destana döner. Ama dert yanar gibi olmak istemem. Zaten onca malımız mülkümüz ekmek kapılarımız gitti elimizden onca zulüm gördük ama bana şahsen tek dokunan hiç suçu olmayan bir masum olan Selver Pınar Peker'in iş aktine sırf bize yakın olduğu gerekçesiyle üstelik ajan gibi yakıştırma ve iftiralar gerekçe edinerek son vermeleri oldu. Resmiyette hiç bir gerekçe göstermemişlerdi ve gayri resmi dedikodu yoluyla söyledikleri de iftiradan ibaretti. Allah şahidimiz. Aslında cavır gibi biliyorlardı hepsi de bizim arkadaşlarımızı casus yapmayacağımız ve casus faaliyetine ihtiyacımız olmadığını da. Keza Pınar Peker Hanımefendinin de hiç bunlara müsait karakterde birisi olmadığını da çok iyi biliyorlar idi ama maalesef işlerine öyle geldi ve maalesef gencecik işini çok severek yapan hatta işe girdikten sonra ofise gelip gitmeyi dahi kesen ve artık sürekli bir iş buldum zannı ile evlilik hayalleri kuran gencecik bir hanımefendinin hayatıyla oynadılar o çok ağırımıza gitti. Bir de tabi fetö iftirası ile işten atmaya kalktıkları belediye personeli arkadaşlarıma yaptıkları bize çok dokunmuş idi söyleyeyim. Halen elimizden aldığı ve şeytanlaştırdığı eski kardeşimiz Mehmet Ali Kandilli aracılığıyla canımızı sıkabiliyor maalesef ve maalesef hala Devletimiz bana soruyor sen buna çete demişsin, hakaret kastı ile mi söyledin? Ne diyeyim ben şimdi Devlet Babaya şu hakkını aradığın adama bak bir de ona çete diyen adama bak. Ağzından kimsenin yalan duymadığı bir adam olarak, kurduğu maske sayfalarından organize olarak şahsıma iftira yazıları yazan hatta Maske Nurullah Çavuşoğlu sayfası kuracak kadar işi azıtan Ufuk Uğurun çete olduğunu ispat edemeyecek olsak asla demezdik çete demeye. Keza çete dememe ya da ispat etmeme gerek yok herkes biliyor zaten çete olduğunu aslında karar verici hakim ve davayı açan savcılar da biliyor buz gibi kimin ne olduğunu? Ama Devleti temsil ediyorlar tabi adil olmalılar şikayet gelince değerlendirmeliler. Bizim ettiğimiz şikayetler nasıl olsa bir şekilde hasır altı ediliyor ama ona bir şey söyleyen eden yok. Ne diyelim biz Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilelebet var olacağına kendi kafamızdan inanmadık yüce Atatürk böyle buyurmuş diye inandık ve biz eminiz Devletimizin hakim ve savcılarının nihayetinde aklı selimi ve adaleti seçeceğinden. Keza bu gün siyasete kalsan kodeste olmalıydık, iftiradan yalandan kripto fetöcü olmaktan ama çok şükür Hakim ve Savcılarımız adil davrandı ve hapse gerek bir kabahatimizi gözlemediler ki dışardayız. Sonuçta zaman zaman eleştirsekte siyasetin etkisinde kalmakla Hakim ve Savcılarımızın da hakkını teslim etmek gerek ki ben çok ümitvarım ve emin adımlarla Devletimin üzerine düşeni yapacağına iman ederek güven içerisinde mücadelemi vermeye devam ediyorum ve anlaşılan oki artık siyasi mücadeleye dönüşecek bu faaliyetlerim..
Çok değerli Uşak Haber Merkezi ve saygıdeğer Uşak halkina selamlarımı ve sevgilerimi ileterek SELVER PINAR PEKER MARTAL arkadaşımıza cevaben ;
Aşıklar şehri şanlı Usagimizin ismi gibi esasen bu konunun aşık atismasina dönmesini istemiyorum. Suizan ; bir konuyu yeterli bir şekilde bilmemek veya şüphe duymak manasını taşır. Ben kendimi Yönetim Kurulu olarak tanittigimi bir sefer daha hatırlatmak istedim ki ; sofra dedim,toplantılar dedim,sızan bilgiler dedim.
Bu konu da geminin yolcusu degil, MÜRETTEBATI olarak suizan yapmadigimi cok iyi bildiğinizi düşünüyorum.
Zaten yukarıda ki ilk yorumum da güzel giden bir yazıya eski belediye başkanının dahil edildiği bölüme geldiğim an (BU DAVANIN MILLI GÖRÜŞ CEKIRDEGINDEN YETISMIS BIR NEFERI OLARAK) haber sitesi sayfasını kapatmak istedim lakin bahse konu iş akdi feshi olunca dönemin belediye başkanının yaptığı hicbir işi doğru bulmadigimi da buradan arti-parantez ile belirtmek istedim. Bizler bu dava da yorulduk, ac kaldık,gece ayazında üşüdük, ama hicbir zaman öfff demedik. Azarlandik, dislandik ama hic gönül koymadik.
Zaman ayağa kalkma,şahlanma zamanıdır.Zaman kucaklaşma zamanıdır hicbir iç hesaplaşma olmadan. Dün dünde kalmıştır. Yapilan yanlışlar,alınan hatalı kararlar olabilir. Evlât hata yapar,baba affeder.
Zaman birlik zamanıdır,diri olma zamanidir.
Son olarak işinizle alakali yapılan bir yanlışlık varsa Rabbul Alemin kulunun hakkını kimsenin yanında koymaz. Bir dede başkasının erigini yemiş,torununun dişi ağrımış. ALLAH'in adaleti asla şaşmaz.Guzel ve güneşli gunlerin ışığı altında usagima binlerce selamimi ederim.Hos kalin, sağlıcakla kalın...