Cami kelimesi, başlangıçta sadece Cuma namazı kılınan "El mescidü'l Câmi" (Cemaati toplayan mescid) tamlamasının kısaltılmış şekli idi. Camiler dinî ve millî kültürümüzden ayrı düşünemeyeceğimiz değerlerimizin başında gelir. Camilerimiz, çok çeşitli fonksiyonları ifa etmesi bakımıdan önemli müesseselerimizdendir. Camilerimiz mabet olarak görev yapmanın yanında, birer halk üniversitesi olarak da görev yapmaktadır.
Camilerde, müminlere her türlü kötülüklerden uzak durmalarının yanında; her türlü iyilik ve güzellikler, insan sevgisi, vatan, bayrak, ezan, Kur'an sevgisi, ana-babaya, öğretmene, ulu'l-emre... itaat anlatılır! Camiler, zengin-fakir, köylü-şehirli, amir-memur, resmi-sivil, yaşlı-genç, siyah-beyaz, yerli-yabancı... herkesi bünyesinde toplayan mekanlardır.
Bir ülkenin, Müslüman ülkesi olmasının mührü ve tapu senetleridir. Camiler; aynı safta omuz omuza, diz dize namaz kıldığımız mabetlerimizdir. Üzüntülerimizi giderdiğimiz, moralimizi müspet anlamda düzelttiğimiz, birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik duygularımızı, hoşgörü anlayışımızı güçlendirdiğimiz ve pekiştirdiğimiz yerlerdir. Birbirimize merhamet etmeyi, acıları paylaşmayı, kimsesiz-yoksul, dul ve yetimlere yardım etme duygularını kazandığımız mabetlerdir. Kâmil manada insan olmanın yollarını ve esaslarını, camilerimizde yapılan telkin ve nasihatlerden öğrenmekteyiz.
Kurşunlu Caminin İsim Kökeni
Eybek ya da Büngüldek Camii de denen Kurşunlu Camii Germiyanoğulları döneminde inşa edildiği sanılmaktadır. 16. Yüzyılda ise kaynaklardan ve gözlemlerimizden edindiğimiz bilgiye göre belli bir resterosyan geçirdiğini düşünmekteyiz. ( Bülgündek-Suyu bol akan pınar. Gür kaynak.)
Bir adı Kurşunlu, bir adı Eybek, diğer adı da Büngüldek'tir. Kurşunlu adı, kubbesinin kurşun örtüsünden, Eybek adı, Aybey Mahallesi'nin eski isminden ve Büngüldek adı da, şadırvanı içindeki suyun büngüldeye büngüldeye akmasından verilmiş.
16. Yüzyıldan Bu Yana Uşak’ta Tek Hatimli Namaz Kılınan Yer
yüz yıllardır bir güzel gelenek Uşak’ta Kurşunlu Camii’nde sürdürülüyor. Ramazan ayında 18 Saat Kur’ân okunan Kurşunlu Camii’nde ayrıca dört yüz yıldır hatimle namaz kıldırılıyor. Uşak Aybey Mahallesi’nin ortasındaki camide isteyen herkes ramazan günlerinin her saatinde Kur’ân dinleyebiliyor. Darısı diğer camilerimizin üzerine...
Kurşunlu Caminin Tarihi tam bir Muallak
Uşak'ın Aybey Mahallesi'nin tam ortasında bulunan cami, Germiyanoğulları tarafından yaptırıldığı ifade ediliyor. Ne zaman yaptırıldığı ile ilgili kesin bir tarih tahmin yürütülmezken, 500 yıl öncesine ait bilgiler kaynaklarda bulunuyor.caminin inşa tahini gösteren bir kitabe bulunmakla beraber, şadırvanda bulunan kitabede 1520 tarihinde kayıt olan mescidi, İbik Ahmet mahallesine adını veren İbik Ahmet Mescidinin Kurşunlu Caminin yerindeki ilk bina olması gerektiği şadırvan kitabesindeki Cami-i Eybek adından hareketle öne sürülmüştür. Böylece buranın 1520 tarihinden önce yapıldığı kabul edilmiştir.
Caminin Mimari Özellikleri
Binanin günümüze dek geçirdiği değişimin tespiti mümkümkün olmamakla beraber şimdiki caminin, 16. Yüzyıl mimarı özellikleri taşımadığı aşikardir.
Minarenin şerefe hattı batılılaşma dönemi osmanlı mimarısı özelliklerini hatırlatırken, mihrap, minber ve süslemeleri ile 19. Yüzyıl ikinci yarısı ile 20. Yüzyil başı osmanlı mimarı özelliklerini taşımaktadır.
Cami sıva ile kplandığı için inşa malzemesi hakkındakı bilgiler yetersizdir. Binanin içindeki kalem işi süslemelerinin hepsi yeni olup Salahattin Özkol tarafından yapılmıştır. Süslemelerde Ampir ve Barok Dönem etkili olmuştur.
Halk Kurşunlu Caminin Kendi Mahallelerinde Olmasından Memnun
16. yüzyıldan beri huşu içinde namazların kılındığı, aynı zamanda günde fasılasız 18 saat Kur'an-ı Kerim okunmuş. Ramazan aylarında da aralıksız hatimle namaz kılınmış. Cami toplumun manevi ve ruhi hayatında çok önemli bir rol üstlendiğini açıklayan Cami İmami Halil İbrahim Özkan, 1600 yıllarında bugüne kadar caminin rabet gördüğünü belirtti. 5 asırlık bir sürede bütün kesiminin rağbet ederek, 5 vakit, cuma, teravih ve bayram namazlarında tolup taşan bir cami olduğunu ifade eden İmam Özkan, 500 yıldan bu tarafa da fasıla vermeden, aralıksız hatimle teravih namazı kıldırıldığını doğrularken, yarım asırlık olan cemaat mensupları bulunduğunu aktardı. Özkan; “Deruni Ali Efendi'de burada İmamlık yapmış." dedi.
Burada 50 yıldan beri namaz kıldığını ifade eden cemaat mensuplarından birisi, dedelerinin burada teravih namazlarında fasılasız hatim indirildiğini söylemiş. 35 yıldan beri evinin yakınlığından dolayı Kurşunlu'da namaz kıldığını ifade eden Ali Özcan'da, buraya gelmekten feyiz aldığını belirtti.
Özcan, "Bu mübarek cami yakınında Allah bize ev nasip etti. 1970 yılından beri burada namaz kılıyorum. Yakınımızda olduğu için buraya gelmekten de feyiz alıyorum. Dedelerimiz ve büyüklerimizin dediklerine göre; burada teravih namazlarında hatimle namaz kıldırılıyor." diye konuştu.
Deruni Şöhretli Ali Efendi Bu Camide Bulunmuştur.
Bu caminin avlusu içinde bir şadırvan vardır. Suyu, eskisi kadar olmasa da yine de boldur. Şadırvanın etrafı çiçekli, ayna taşlarla çevrilidir. Bu ayna taşların kıble yönündekinde kabartma yazı vardır. Kaynaklara göre Avlusu içinde bulunan Cami-i Kebir adlı medresede müderrislik yapmış olan Deruni şöhretli Ali Efendi ismindeki şair zat, burada imamlık yapmış. Deruni kelime manası ile içten, yürekten anlamına gelmektedir. Bugün medrese olarak kullanılan alandan eser yok. Yıkılıp yerine ağaçlar dikilmiş. Deruni Ali Efendinin türbesi cami avlusundadır. Cami etrafında bulunan hazirelerinde camide görev almış kimselerin olduğu tahmin ediliyor.
Deruni Ali Efendi'den sonra Ali Hocaoğlu, Hacı Ali ve oğlu Mehmet Tevfik Efendi, Okkaoğlu Hacı Mustafa ve oğlu Ahmet Efendi'nin imamlık ve kâtiplik yaptıkları belirtiliyor.Hakkında kaynaklarda geniş bilgi bulunmayan Nebī Efendī-zāde ‘Ali b. ‘Abdullah el-Uşşākî’nin 1174/1761 yılı başlarında Uşak’ta Cāmi-i Kebīr Medresesi’nde müderris olduğu ve çeşitli müderrislikleri müteakiben 1200/1786’da vefat ettiği bilinmektedir. Mehmet Süreyya, Nebī Efendī-zāde’nin Uşşākî-zāde Derūnî Ali Efendi olarak tanındığını belirtmektedir. Nitekim Kasīde fi el-kutub el-meşhūre fî el-‘ulūm adlı türkçe – osmanlıca menzume eserin Köprülü Kütüphanesi’ndeki nüshasında bulunan kayıttan şiirle uğraştığı ve şiirlerinde Derūnî mahlasını kullandığı anlaşılmaktadır.
Deruni Ali Efendi’nin Bazı Eserleri İse Şöyledir;
Metālib el-ezkiyā ve ûlî el-elbāb; adlı eserde matematiğe dair, Risāle fî kavsi kuzah; eserinde gök kuşakları ve astronomi hakkında, Risāle el-cerādiyye; Arapça olan eser fıkıhla ilgili, el-Habl el-metīn; eseri tasavvuf ile ilgili konularını kaleme almıştır.
Kasīde fî el-kutub el-meşhūre fî el-ulūm adlı manzum eserinde ise Nebī Efendī-zāde, yani hoca Deruni bir kişinin ‘kâmil insan’ olabilmesi için okuması gereken yirmi yedi ilim dalındaki ‘metin’leri zikrettiği bu kasidesini Türkçe’yle nazmetmiştir. Kasidenin yazılış maksadı geniş bir perspektife insan-i kâmil olma hakkındadır.
Huzura erebileceğiz güzide mekanlardan biri olan Kurşunlu Camini mutlaka gidip görmek gerekiyor.
Haber - Foto: Sabire Yalçın / Selver Pınar Peker
Kaynak: Uşak Son Nokta Gazetesi
uşak'ımızın maneviyat merkezlerini tanıtmak açısından güzel bir yazı benzeri çalışmalarınızın devamını diler teşekkür ederim.yalniz ramazan aylarinda ufuk cami ile karaağaç camiinde de hatimli namaz yaklaşik 10 yildir kiliniyor.