Bilindiği gibi Uşak Haber Merkezi; kamuoyundaki siyasi, adli ya da sosyo-kültürel her olay ya da gelişmede, mümkün olduğunca halkın penceresinden bakarak, kamunun menfaatine olacak, özellikle Devlet kurumlarına zarar vermeyecek şekilde ve bu çerçevede kalabilmek için azami gayret ederek, yine mümkün olduğunca objektif bir tutum içerisinde halkı bilgilendirme, aydınlatma vazifesini yerine getirmektedir. Ancak, zaman zaman yukarıda çizdiğim çerçevede halkın ve kamuoyunun menfaatinin ya da zararının, ne yönde olduğunun çok bariz olduğu gelişme ya da olaylar cereyan edebiliyor. Elbette bu noktada objektiflikten mecburen taviz veriyor ve taraf olmak durumunda kalıyoruz. Zira halkın ve kamunun menfaati taraf olmamızı gerektirdiği halde tarafsızlık oynamamız, varlık sebebimizi inkardır. İşte bizi taraf olmaya mecbur eden bu gelişmelerden birisi de, Ali Erdoğan'ın her hangi bir partiden adaylığı hususu oldu.
Evet; Uşak Haber Merkezi ve Son Nokta Gazetesi adına yazıyorum. Biz Ali Erdoğan'ı Politika Sahnesinde Artık Görmek İstemiyoruz! Peki Neden? Buna gerekçe olarak yüze yakın madde yazabilirim ancak, ben mümkün olduğunca azalttığım ana başlıklar ile bu gerekçelerimi kamuoyuna aktarmak istiyorum.
Ali Erdoğan'ı Politik Arena'da Görmek İstemiyoruz! Çünkü;
Ben Ali Erdoğan'ın defalarca verdiği sözlerden caydığına bizzat şahidim. Defalarca bütün Uşak kamuoyuna yalan söylediğine ya da taahhütlerini yerine getirmediğine de bizzat şahidim. Ali Erdoğan'ın, CHP ya da başka bir siyasi partiden aday yapılması halinde, siyasetçilerin yalan söylemesinin, sözünü tutmamasının, vaatlerini yerine getirmemesinin, normal ya da doğal bir durummuş gibi kanıksanmasından ve bundan böyle yalancılara politika sahnesinde itibar edilmesinden korktuğumuz için, bu kadar yalanına kamuoyunun ve bizlerin şahit olduğu bir adamın, politikada varlık sürdürebilmesine karşı olduğumuz için, politik arenada en azından halkın gözüne baka baka yalan söylenmesinin adet edinilmesini istemediğimiz için, Ali Erdoğan'ın aday olmasını istemiyoruz.
Siyaset, adaletli biçimde halkı yönetme ve idare etme sanatıdır. İnsanların fikri elbette değişebilir; illaki kendilerine hizmet için imkan sunan yerleri değerlendirebilme hakkına sahiptir, parti de değiştirebilir. Lakin politikacının sağ ya da sol yelpazede 180 derecelik değişimleri anlık göstermesi yadırganası bir durumdur. Bu manada, MHP ile politik hayata merhaba diyen bir ismin; bir dönem Bağımsız Türkiye Partisi ile, daha sonra AK Parti ile ardından DSP ile (4 kez DSP il başkanı ile görüştüğünü ve DSP'den aday olma hesapları içinde olduğunu kesin biliyorum) ardından Büyük Birlik Partisi ve Saadet Partisi derken ne zaman nihayet bulur diye beklememiz süregelmişti. Ali Erdoğan, bu arada geçtiğimiz aylarda Saadet Partisi'nin çıkarttığı gazeteye verdiği mulakatta Ali Erdoğan Saadet Partisi'ne de el sallamayı ihmal etmemiş, kendisinin zaten kökten aileden Milli Görüşçü olduğunu da Saadet Partisi gazetesinden belirtivermişti. Bu kadar arayıştan sonra bir çok partiyi tek tek yoklayan Erdoğan'ın aday olmak üzere parti arayışının, CHP ile nihayet bulması kesinlikle normal karşılanabilecek bir durum değildir. Bu perspektiften baktığımızda bunun adı kaç yüzlülük olacaktır acaba. Ya da omurgasız siyaset kavramı bu durumu izah etmeye yeten bir kavram olabilir mi?
Daha önce defalarca "aday olmayacağım" şeklinde beyanatları basına yansımış bir politikacının, solda iki sağda üç dört tane alternatifinin olması sizce de düşündürücü bir durum değil midir? Omurgasız siyasetin prim getirdiğini gören politikacılarımızın da bu yolu, kesin bir zafer olarak gördüğünde az bir kamuoyu desteği bulduğunda, aynı yolu tercih etmesini istemediğimiz için Ali Erdoğan'ı aday olarak görmek istemiyoruz.
Ayrıca; şahsen ben bir eve misafir olmaya karar verip kapısını çalsam ve diyelim ki o evin 5 yaşındaki, sözü en kaleme alınmayacak ferdi bile olsa, beni görünce o ailenin bir ferdi olarak bana, "seni evimizde istemiyoruz" dese ve o ev ahalisi bu 5 yaşındaki çocuğa müdahalede bulunmasa, bulun(a)masa, kapısını çaldığım eve ne kadar girmek istesem de geri döner giderim. Zira; izzet sahibi, utanmayı bilen onurlu insana yakışan davranış biçimi de budur. İnsanın bir onuru ve izzeti nefsi vardır; bazı insanlar ise bunun için yaşar. Gerçi bazı insanlar onuru için yaşarken, onurunu pazarlayarak makamlara oturanlar ya da para kazanlar da yok değildir. Bu tipler toplumda asalak mesabesinde görülen insanlar olsa da varlıklarını bir şekilde sürdürebilirler. Arada sırada da olsa bu tiplerle karşılaşmayı doğal da bulabiliriz. Lakin tehlikeli olanı bu tiplerin politik sahnede yer bulması, bununla birlikte itibar ve kabul görmesidir.
Düşünün ki; Ali Erdoğan CHP'ye misafir olarakta katılmak istemiyor, yani kalıcı olarak CHP'li olmak istiyor. Yani ev örneğinden yola çıkacak olursak o yuvada kalıcı olarak bulunmak için, hatta evin en önemli sahiplerinden birisi olmak umudu ile, kapısında beklediğini iddia ediyor. Ben şahsen Ali Erdoğan'ın, CHP'de kalıcı olarak kalmayacağını biliyorum. Zira; Ali Erdoğan'ın bizzat, "MHP'deki çakallarla baş edemedim, CHP'dekiler ile hiç baş edemem! Bu yüzden DSP'yi tercih edeceğim" dediği, DSP İl Başkanı Sayın Benli Yadigar'da kulislerden edindiğim bilgiye göre Ali Erdoğan'ın CHP'de kalmayacağını düşünüyormuş. Ancak ben yine de sözünü doğru kabul ederek kalıcı olarak gelmek istediğini kabul ettiğim CHP'nin kapısında günlerdir bekletilen, partinin bir numarası diyebileceğimiz Uşak'ın CHP'den seçilen tek Milletvekili Dilek Yılmaz'ın "partinin önünden bile geçemez" diye ferevan ettiği, yüzlerce insanın bir araya gelerek sırf aday olmasın diye Genel Merkez'e protesto için gittiği, Merkez İlçe Başkanı'nın görevinden istifa edeceğini açıkladığı, tabanın "istemezuk kampanyaları" başlattığı Ali Erdoğan'ın yerinde kim olsa acaba şimdiye dek adaylıktan çekildiğini açıklamazdı? CHP Genel Merkezi'nde Kemal Kılıçdaroğlu ile Gökhan Günaydın aracılığıyla bizzat görüşen ve adaylık için can attığı bilinen Ali Erdoğan'dan başka hangi isim aday gösterilmeye kalkışılsa acaba bu kadar tepki toplardı? İşte bunları göz önüne aldığımız da Ali Erdoğan'ın, şayet omurgasız siyasetçi değilse ne Genel Merkez'i ne de buradaki örgütü daha fazla zor durumda bırakmaya ve karşı karşıya getirmeye hakkı yoktur diye düşünüyoruz. Doğrusu bu noktada aday gösterseniz de olmayacağım artık demesidir. Erdoğan’ın partiyi bu kadar karıştırmasından sonra adaylıkta ısrar etmesi halinde bu durumun, politikacının utanma ve onurunu koruma hissini terk etmesinin, başka bazı örneklerde yaşanmasına kapı açacağı ve halkın kanıksamasına, hatta olağan görmesine sebep olacağını düşündüğümüz için Ali Erdoğan'ın aday olmasını istemiyoruz.
5 yıllık Belediye Başkanlığı süresince her ne kadar henüz mahkemece kendisi ile ilgili verilmiş, kesinleşmiş bir hüküm olmasa da 20'ye yakın davada ihaleye fesat, görevi kötüye kullanma gibi yolsuzluk iddiaları ile yargılanan bir kişinin aklanmadan yeniden aday olmasının uygun olmadığını düşünüyoruz. Zira 20'ye yakın davadan yargılanan birisinin dosyalarının görmezden gelinerek aday yapılması halinde bu durumun da diğer politikacılar açısından "demek ki açılan davalara rağmen politik hayat devam edebiliyormuş" şeklinde algılanabileceği, cesaret verebileceği, ayrıca dürüst politikacıların da enerjisinden çalacağı ve hizmet etme isteğini söndüreceği için Uşak Haber Merkezi olarak bizler Ali Erdoğan'ı aday olarak görmek istemiyoruz.
Ali Erdoğan'ın eşi Hanımefendinin kentin belki de ikinci önemli toplantı salonu olan Belediye Meclisi'ne gelerek seyirci koltuğuna oturup en az 50 kişinin olduğu bir ortamda sakız çiğnediğine hatta patlattığına bizzat şahit olmuşluğum var. Bu Belediye Meclisi üyelerinin, gazetecilerin ve tüm misafirlerin yadırgadığı tablonun artık görüntülenmemesi için, politikacıların özel hayatları ile gündeme gelmemesi için, Ali Erdoğan'ın aday olmasını istemiyoruz. Kaldı ki Ali Erdoğan'ın eşi Aysun Erdoğan, imar ile ilgili birçok yolsuzluk ve usulsüzlük iddiasına adı karışan, Uşak Belediyesi'nin büyük paralara yaptırdığı imar işlerini alan Taha Orhan isimli şehir plancısı ile ortak olduğuna dair mide bulandırıcı iddialarla, yine bu iddiaları doğrular nitelikte şaibeli olduğu iddia edilen doğrudan temin ya da ihaleler ile, geçmişte gündeme gelmişti.
Toparlayacak olursak, bizler politikaya ve politikacılara halkın zaten ilgisiz olduğu bir ortamda, bu türden davranışlar ile iyiden iyiye politika kurumunun ve politikacının itibarsızlaşmasına vesile olacağı için, doğru sözlülük, dürüstlük, izzet ve onuruna düşkünlük, idealistlik, çizgileri olan politikacılık, sözünde durma ve güven verme gibi kavramların içinin boşaltılmasına ve bu kadar göz göre göre ucuzca bu kavramların harcanmasına gönlümüz razı olmadığı için Ali Erdoğan gibi isimlerin politik sahnede olmasını istemiyoruz. Ayrıca politik arenada yeni isimlere şans ve imkan verilmesi gerektiğinin de altını çiziyor; tüm kamuoyuna saygılar sunarak huzurlu bir seçim atmosferi yaşanmasını diliyoruz.
Uşak Haber Merkezi ve Uşak Son Nokta Gazetesi Adına Nurullah Çavuşoğlu
ya ali erdoğan sen neymişsin yeter artık senin adını basında uşak'ta artık görmek istemiyoruz.nasıl o koltuğa tekrar oturmayı düşünebiliyorsun.git artık git.