
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kısa bir süre kala Uşak Haber Merkezi köşe yazarlarından ve aynı zamanda Marka Ajansın da yöneticiliğini yapan Mustafa Yüce, geçtiğimiz günlerde süreçle ilgili kaleme aldığı köşe yazısıyla kamuoyunda büyük yankı uyandıran Uşak Haber Merkezi köşe yazarı Nurullah Çavuşoğlu’nu konuk etti. Çavuşoğlu, neden Haydar Baş? Sorusunu bakın nasıl cevapladı?
Yüce’nin ilk olarak neden, milletin gönüllerindeki Cumhurbaşkanı tarifine uyan ve arzulanan ismin Prof. Dr Haydar Baş olduğunu belirten bir başlıkla yazının yayınlandığı sorusunu Çavuşoğlu; “Vatandaşın istediği kişi, isim düşünemiyor belki ama istediği doğrultusundaki tek isim doğrudan Haydar Baş’ı gösteriyor. Ben bütünde gördüğüm fotoğrafın o olduğunu hatırlattım, yaptığım başka bir şey yok.” Şeklinde cevaplandırdı.
İşte Mustafa Yüce’nin Nurullah Çavuşoğlu ile gerçekleştirdiği röportajın satırbaşları ve Çavuşoğlu’nun samimi açıklamaları:
Çavuşoğlu’na yazının yayınlanmasının ardından kamuoyunda ciddi tepkilerin oluştuğunu ve insanların karşısına beklenmedik, siyasi arenada Cumhurbaşkanlığı için hiç konuşulmayan bir ismi kamuoyuna sunduğunu ifade eden Yüce; Çavuşoğlu’ndan kaleme aldığı yazı ile ilgili ve neden Haydar Baş? sorusunun cevabını aradığı düşüncelerini sordu.
Bir gazeteci olalarak görevinin gördüğü hakkı, hakikati kamuoyuyla paylaşmak olduğunu belirten Nurullah Çavuşoğlu, bu nedenle yapılan kınamaların bir gazeteciyi yıldırmaması gerektiğini söyledi. Çavuşoğlu ayrıca 4 yıldır da bu mantıkla ve bu çizgiyle yayın hayatını sürdürdüklerini ve kamuoyunu bilgilendirdiklerini ifade etti.
TARİF EDİLEN CUMHURBAŞKANLIĞI KIYAFETİ HAYDAR BAŞ’A GÖRE BİÇİLMİŞTİR!
Bu güne kadar birçok yazı kaleme aldım ve Haydar Baş beyefendinin fikirleri yazılarıma mutlaka yansımıştır. Siyasi olarak kendisine kendimi yakın hissetsem de siyasi olarak bir bağlılığım ve üyeliğim de yok. Hatta kabul edilmiyor pozisyonunda duruyorum. Gazetecisin herhangi bir siyasi tarafa üye olma durumun da yok. İnsansın ve gazetecisin. Vicdanen olaya bakıyorsun ve bu hakikati söyleme zarureti hissettim. Bunu bir vazife ve zorunluluk hissettiğim için böyle bir yazı kaleme aldım. Haydar Baş’ı tarif ediyorlar derken neyi kastettim? Dinleyin; Atatürkçü olmalı, laik olmalı, devletin tepesinde problem çıkartacak bir isim olmamalı, Türk’ü, Laz’ı, Çerkez’i topyekün kuçaklayabilmeli, bütün milletten oy alabilmeli, Alevi’den Sünni’den kabul görebilmeli; böyle bir perspektif var. Bu perspektifi MHP, CHP, Ak Parti ve sokaktaki vatandaş da çiziyor. Bu resme kim oturtulursa, bu kıyafete kim girerse bu kıyafet bol gelmez? Esas soru bu. Tarif edilen kıyafete kimi oturtsak bol geliyor. Ama ben inanarak söylüyorum ki tarif edilen kıyafet; Türkiye’nin PKK sorununu çözerim, ekonomik sorunu çözerim, ülkenin dış borcunu öderim, birliği beraberliği tesis ederim, Türkiye’yi kainat devi yapabilecek tezlerin sahibiyim diyebilecek Haydar Baş’a göre biçilmiş bir kıyafettir.
Gerçekten söylendiği gibi Atatürk’ün devrimleriyle bu milletin değerlerini kendi içinde cem edebilmiş, bunu bir yaşam felsefesi halinde ortaya koyabilmiş, laikliği içine sindirebilmiş ama aynı zamanda dindar ve dindarlığını sonuna kadar yaşayabilen ve onu bir aşkla yaşayan ve etrafına da bunu hissettiren bir isimse aranan; aynı zamanda milletin birlik beraberliğini tesis edebilecek bir isimse aranan; Ben PKK’lıya sevgi kemendimi atar onu buraya getiririm diyen bir anlayış, kolumu kessen Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak kanı akar diyen bir anlayış, Hz. Ali Efendimizin yıllardır saklanan hilafet hakkını ortaya koyan ve bu anlamda Alevilerin gönlünü alan bir anlayış, Ali’yi sevmek Alevilikse evet ben aleviyim diyen bir anlayış ve kavgayı birden bire tuzla buz eden, aramıza örülmüş duvarları darma duman eden bir anlayış varsa ortada ki var; benim bunu söylemem vazifemdir.
Prof. Dr Haydar Baş’ın bir çok konuda eserleri, tezleri ve projeleri olduğunu belirten Çavuşoğlu’na bu tezlerin neler olduğunu soran Yüce’ye, Çavuşoğlu şunları söyledi:
HAYDAR BAŞ, ÜZERİ ÖRTÜLEN GERÇEKLERİ ORTAYA ÇIKARAN TEZLER YAZDI!
Din ilahiyatla sınırlı bir şey değil, Din varlık alemini kuşatan bir şey. Dini bir şeyin içinden, hayatınızdan çıkartma şansınız yok. Hayatınızın her alanında din vardır. Haydar Baş, bunu keşfetmiş ve bunu yaşamış birisi. Kaynaklar sınırlı denilmiş, ama kaynaklar dedikleri şey ney? Kapitalizmin iddiası, kaynakların sınırlı olduğu yönünde. İhtiyaçlar sınırsız deniliyor. Bu kıt kaynakları kıt vermeliyiz ki kıyamet kopana kadar bize yetsin anlayışı var kapitalizmde. Bu bizim inancımızla bağdaşmıyor. Çünkü, Allah kadir-i mutlaktır. Allah ganidir, munidir, rezzaktır, yarattığının rızkına kefildir. Ve bu kaynaklar dediğiniz şeyin sahibidir. Şimdi nasıl olacak ki Allah’a ait kaynaklar sınırlı olacak. Bunun anlamı şudur; Bizim kafamızda bir Allah var, sakat. İslam, Allah sınırsız zengin diyor. Bunu Milli Ekonomi Modeli ispat ediyor. Haydar Baş bunu dert ediniyor ve dünyaya zulüm eden bu kapitalizmi yerle bir ediyor. Bir tarafını orasını burasını da değil, kökünden çürütüyor ve Milli ekonomi modelini ben size daha sora ayrıntılı şekilde anlatabilirim. Beni daha önce dinleyenler hak veriyorlardır, oy verdiler vermediler beni ilgilendirmez. Böyle bir değeri milletle buluşturma şerefini Allah bana lütfetmişken ben neden bundan faydalanmayayım. Benim başka bir derdim yoktur, bağlılığım da yoktur. Bana siyaseten uzak da denmiş zaten. Keşke affedilsek de siyaset yapsak. Öyle bir şey olmuş olsa daha taraf olduğumu ifade eden kelimeler kullanırım. Kendini bilen Allah’ı bilir diyor Haydar Bey. İman ve İnsan diye bir tez ortaya koyuyor. İnsanın meçhul değil, tam tersine malum olduğunu ortaya koyuyor. Bir Türk çıkıp ayağının altını öptükleri Avrupa’nın “insanoğlu meçhuldür” tezini çürütüyor. Bir zamanlar Mevlana’ya Müslüman değildir, mistiktir dediler. Hz. Mevlana diye bir eser ortaya koydu bütün fitneler kayboldu. O günden sonra öyle bir şey diyemediler. Ortalıkta dolaşan iddialar vardı, bunlara kitaplarla hadislerle cevaplar verdi.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi çıkarıldı ama eskisi kadar dillendirilmiyor. Neden? Prof. Dr. Haydar Baş, Veda Hutbesi’nde İnsan Hakları isimli bir tez ortaya koydu ve her şeyi yerle bir etti. Her şey bizim köklerimizde, tarihimizde var. Bizi kendi medeniyetimizle barıştırmıyorlar. Haydar Baş, medeniyetimizden ve tarihimizden aldığı enerji ile bütün dünyayı dize getiriyor. Milli Ekonomi Modeli Rusya’da ve dünyanın birçok ülkesinde uygulanıyor. Hal böyleyken nerdeyse bizim milletimizin bundan haberi yok. Dünya iktisat literatüründe var olan bir şey bu ve Duma’da bizzat kendisi okumuştu. Söylenecek o kadar çok şey var ki. Türk Milliyetçiliği denilince akla ne gelir ? Haydar Baş bey gelir. Müslümanlık denilince o gelir. Bunları at gözlüğüyle bakarak söylemiyorum. Beni tanıyanlar tanır. Ben daha önce MHP’de bulundum ve oy da verdim. Yazıda da belirttiğim anektod gerçekten ilginç. Milletine asla söz söyletmiyor. İsmini duyduğunda tepki verenlere bile söz söyletmeyen bir anlayıştan bahsediyoruz. Milletim, milletim diyen bir anlayış. Onun hiçbir şeye ihtiyacı yok, bir şey de istemiyor ama bu modeli uygulayın diyor. Bu tezlerle bu ülkeyi ayağa kaldırın, benim milletimi fakirlikten kurtarın diyor. Bu tezlerden her partinin haberi var ve zamanında bunlar anlatıldı. ABD yetkililerinin görüşme taleplerini geri çevirdiğini bizzat kendisi söyledi. Türk milleti için bütün ömrünü adamış bir insan var. Sen böyle bir kişiyi insanlarla kavuşturmuyorsun. 20,000 kişinin okuduğu bir sitede yazı yazabilme hakkı verilmiş, böyle bir yazı yazmayacaksın. O zaman Allah benim belamı verir. Ben Allah’tan korkuyorum ve bunu yazma zorunluluğu hissettim, yazmaya da devam edeceğim. Ben yazayım da dileyen gelir okur, nasibi varsa alır, yoksa bana ne, ben bana verilen imkan dahilinde bu vazifeyi yerine getirmiş olurum. Birileri elini aştın altına sokmazsa Allah bunun hesabını sormaz mı? Biz onda var olan ilmi izhar ediyoruz.
Cumhurbaşkanlığı için 21 milletvekilinin imzasının gerektiğini ve Haydar Baş’ın bunu sağlayıp Cumhurbaşkanı olabilmesinin mümkün olup olmadığı sorusunu da cevaplandıran Çavuşoğlu meclisteki grubu bulunan 4 partiden de gerekli imzanın çıkacağını söyledi.
HAYDAR BAŞ’IN CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI İÇİN 4 PARTİDEN DE İMZA ÇIKAR!
Bence meclisten 21 tane milletvekili çıkar. Bence Haydar Baş’a imza atacak 4 partiden de milletvekilleri çıkar. Bence HDP’den de imza atacak isimler var. Haydar Baş’ın ortaya koyduğu şey, hiç kimseyi dışarıda bırakmıyor. Ötekisi olmayan bir anlayış, bütün bir millet top yekün ayağa kalkalım diyor. Aslında biz kavga etmiyoruz ki başkalarının kavgalarını biz veriyoruz. Tüm iktidarlar ABD’nin, Alman vakıflarının kapılarında icazet beklediler, tıpkı Erdoğan’ın partiyi kurmadan gittiği kapı gibi. Onların icazet beklediği yerden Haydar Baş’ın yanına geliyorlar, o görüşmeyi kabul etmiyor. Her şey açık ve net. Ben bu farkı ortaya koymazsam Uşak Haber Merkezi’nin varlığının ne anlamı var, varlığımızın ne anlamı var. Böyle bir imkan varken bunları ortaya koymaya çalışıyorum. Yaptığım iş birileri tarafından yadırganabilir. Ama bir çok kesimden de alkış aldı. CHP’li MHP’li AKP’li tanıdıklarım tebrik ettiler. Bu millet Haydar Baş’ı seviyor ama bu kişiyi milletle buluşturmayanlar var. Ama artık mızrak çuvala sığmıyor. Çiftçinin memurun işçinin hali ortada. İşsizlik ortada aldı başını gidiyor. İç borç dış borç ortada bunlar. Hazinenin üzerine oturmuş dilencilik yapan bir millet var. Sadece bor madeni ya da altın madeni Türkiye’ye bakar, bunları Haydar Baş söylüyor. Partisi yokken projelerini üretmiş adam. Oturmuş milletini dert edinmiş bir milli ekonomi modeli yazmış.
Milli ekonomi modeli ile ortaya koyduğu vaatleri matematiksel olarak ispatlayıp ortaya koyuyor ve mantıksal açıklamasını bilimcilere yapıyor. Yapamazsın diyemiyorlar. Yetmiş milyona nasıl vatandaşlık maaşı veririz diye dert edinmiş, hayal etmiş. Nasıl ev hanımı maaşı veririm demiş ve hesabını yapmış, kendinden çok milletini düşünen birisi var. Oturmuş başbakan olsam ya da devletin başına gelsem ya da benim modelim uygulansa ve sonundaki emekliliğimi doyasıya yaşasam demiş. Ben bu madenleri nasıl işletebilirim, milletimin madenlerini nasıl yabancıya kaptırmam, nasıl rüzgardan enerji üretebilirim, nasıl ham madde giderlerini düşürebilirim, nasıl enerji giderlerini düşürebilirim, nasıl vergi giderlerini düşürebilirim; bunların hepsinin birer birer hesabını yapmış. Asgari ücreti nasıl 3 bin TL yapabilirim, diye düşünmüş, bunların uygulanışını “Sosyal devlet, milli devlet” diye bir kitapta anlatmış. Yazmayı geçtim okumaya kalksan bir yıl sürer. Bunlar hangi zekanın ürünüdür diye insan şaşırıyor. Hayran olmaktan başka yapacak hiçbir şey kalmıyor.
Yüce’nin bu kadar değerli bir insanın neden medyada yer bulamadığını sorduğu Çavuşoğlu, olayın medya ve politikacı olmak üzere iki yönü olduğunu belirtti.
MEDYA VE POLİTİKACILAR, ISRARLA HAYDAR BAŞ’I GÖRMEZDEN GELİYORLAR!
Örtmede iki tane önemli unsur var. Medya ısrarla örtüyor ve diyor ki biz dışarıya bağlıyız. Dışarıdan izin gelirse biz ancak o zaman yayınlayabiliriz diyorlar. Hepsi dışarıya bağlı değil ama diğerlerinin de içerde göbek bağı olan yerler var. Para kazanmaya çalışıyor mecburen. Çavuşoğlu olayın politika boyutunu ise anlattığı bir kıssa ile açıkladı.
ÇAVUŞOĞLU’NDAN POLİTİKA BOYUTUNA ÖZEL KISSA!
"Aslan her daim ormanda kral. Tilkinin bu iş ağırına gidermiş. Bir dönem seçim olduğunda aday olmuş, kaybetmiş. Tilki ormanları terk etmiş. Şehre yakın yaşamaya başlamış ve acıkınca kümese dalıp tavuk çalayım demiş. Kümese dalmış kümes sahibi yakalamış bunu. Kümes sahibi arkda tilki önde kaçarken çarşıda bir küpün içine kendi atar tilki. Çıkıp başka bi küpe atlar derken 4 ayrı boya küpüne giren tilki, en iyisi ben ormana kaçayım der ve su içerken kendini görür ve kendinden ürker. Bu sudaki benim ama ben bir ucube olmuşum diyor. Ormana yaklaştığında hayvanlar bunu görüp ürküyorlar. Kimsin filan derken ben ormanın yeni kralıyım diyor ve yeni bir yaratık gibi görünce bunu yeni kral seçiyorlar. İlk icraatı suya girmeyi yasak etmiş. Bilge tilkinin birisi durumu anlıyor. Suya girmeyi yasak ettin ama ya yağmur yağarsa ne yapacaksın ? diyor."
İşte buradaki gibi Haydar Baş da politikacıların yağmuru. Israrla cevap vermiyorlar. Yok kabul ederler ve bu da Ebu süfyan taktiğidir diye hatırlatayım ben size. Hakkı örtmeyi bir müddet başarabilirisiniz. Çok sürmez. Ebu Talib’in Müslüman olduğu hakkını ne kadar gizleyebildiler, Haydar Baş ortaya çıkardı. Bin yıl da geçse hak ortaya çıkar ve hakkı yiyen bunun hesabını verir. Ben de bunları kamuoyu ile paylaşmak istedim.
nurullah kardeşim çok doğru tespit yapmış.ama ülkemiz bir siyasetçiyi 3-4 defa bir şey yapmazsa laf üreterek seçiyor..geçmişin mirasınıda akp,chp,mhp ve etnik kimlik siyaseti yapan bdp yiyor..millet doğru söylesede başkaları oy vermiyor..kendini refaha ulaştıracak düzene değil..borça ve fakirlik düzeyinde maaşla çalışmayı tercih ediyor...üst tabaka her zaman balı yiyor..bizimkiler tarhana çorbasına devam..gazeteden ve tvden propagandayla bu düzende haydar baş gibileri bu ülke zor adalet sağlanır.adı adaletle,halkçıyla,milliyetçiyle kendine adaletlilerdir vesselam..ad değil sistem değişecek..kim gelirse gelsin.