Hasta yakınlarının iddialarına göre; Uşak Medikal Park Hastanesi'ne nefes alma problemi ile gelen, daha önce de mide fıtığı teşhisi konulmuş olan yaşlı kadın, endoskopi odasında gerçekleşen anestezinin ardından ayılamadığı ve sonrasında hastane personelinin devam eden ihmal yada hatalarının ardından yoğun bakımda vefat etti.
1934 doğumlu olan ve Çivril'de ikamet eden geçtiğimiz günlerde vefat ettiği ve yapılan otopsinin ardından yine Çivril'de defnedildiği öğrenilen Ayşe Tekin'in yakınlarının, Sağlık Müdürlüğü ve Savcılığa şikayette bulundukları iddialara göre; Ayşe Tekin'in Hastanedeki hikayesi nefes alma zorluğu şikayeti sebebinden getirilmesi ile başladı.
Hastanın daha önceden Mide fıtığı teşhisi konulması sebebi ile Genel Cerrahi bölümünde bir doktora kaydı yaptırılıyor. Hastanın şikayetini dinleyen GeneL Cerrahi uzmanı hastanın midesin de bir problem olup olmadığının anlaşılması için öncelikle endoskopi yapılması gerektiğini söyleyerek hastayı, endoskopiye sevk ediyor.
Gastroloji uzmanının isteği ile hastanın kalbinin endoskopiye dayanıp dayanmayacağının belirlenmesi için Kardiyolojiye gönderilen hastanın kardiyoloji uzmanlarınca kalbinin endoskopiye dayanabileceği belirlenip, ardından hasta endoskopiye sokuluyor.
Hasta yakınlarının iddiasına göre endeskopiden sonra hasta müşahade odasına, yarı baygın bir vaziyette getirildi ve hasta yakınlarına teslim edildi. Ancak, müşahade odasında dakikalarca bekletilmesine rağmen hasta bir türlü kendine gelmedi. Müşahade odasında bulunan sekreter endoskopi odasında çalışanları ikaz etti ancak sonuç alamadı, bir kaç dakika sonra sekreter bizzat odaya girerek hastayı kaybediyoruz diye odadaki görevlileri uyardı. Bunun üzerine hemen hastanın başına gelen görevliler, hastanın, narkozdan uyanamadığından Kalbinin durduğunu ve Nefessiz kaldığını farketti. (Hastane çevrelerinden hasta oldukça yaşlı idi ve kalp pili taşıyordu, kalp pili endoskopi esnasında durduğu ve çalışmadığı için hastanın oksijensiz kaldığı yönünde bilgiye ulaşıldı)
Daha sonra mavi alarm verildi, fakat doktorlar yine yaklaşık on dakika sonra ancak hastanın başına gelebildi. (On dakika hasta yakınlarının ifadesi, ancak bu zamanın bu kadar olamayabileceği, hasta yakınlarının o zaman dilimini daha uzun algılayabileceği de gözönünde bulundurulmalı elbette, ama doğru ise bu iddia gerçekten vahim.) Yine hasta yakınlarının iddiasına göre, yukarıdan teçhizatlı sedye istendi ve fakat sedyelerin dolu olduğu öğrenildi. Bunun üzerine dakikalar sonra, oksijen ve sedye beklemekten vazgeçen personel telaş içinde hastayı yatmış olduğu yatağı zorla asansöre sığdırmak sureti ile asansore sığdırarak, yoğun bakım servisine götürdüler. (Hastane çevrelerinden ise bu hususta, asansörlere zaten her hastanın yatakla bindirildiği, asansörün özellikle geniş hacimli yapıldığı, yatakların zorlanmadan asansörle girdiği, acil servise gelen hastalar dışında zaten sedye kullanılmadığı ve poliklinik hastalarının yataktan hiç kaldırılmadan taşındığı yönünde bilgi edinildi.) Hastanın endoskopiden çıktıktan sonra, fenalaştığının anlaşılması ve yoğun bakıma götürülmesinin tam 25 dakika sürdüğünü ifade eden hasta yakınları bu duruma isyan ederek, daha erken ve çabuk müdahale edilse idi, hastamız kurtarılabilirdi diyerek sitemlerini dile getirdi.
Bu sırada, hasta yakınları ile görüşen, Kalp doktoru , yoğun bakımdan çıkarak bana hastanın Kalp grafisini göstererek, kendisi ile ilgili bir sorun olmadığını, narkoz sonrası müdahalenin geç yapılmış olabileceğini söylediği de hasta yakınlarının iddiaları arasında. İddialar bununla sınırlı değil tabiki; hasta yoğun bakımda iken yaşananlar, hastanın ölümünün ardından yaşananlar da hasta yakınlarının ifadelerine göre gerçekten de enteresan.
Daha sonra hasta yakınlarına yatış kaydı yaptırılması yada hastayı başka hastaneye götürülmesi telkin ediliyor. Hastanın yatışını gerçekleştirmek isteyen hasta yakınları bu sefer yatışı hangi doktor üzerinden yapacağını bilemedi. Zira hiç bir doktor hastanın yatışının kendi üzerinden yapılmasını kabul etmiyordu. Yaklaşık iki saat sonra yatış işleminin Anestezi Doktorunun üzerinde yapılmasına karar verildi.
Ertesi gün yine hastanın son durumu ile ilgili bilgi isteyen hasta yakınlarına Anestezi Uzmanı, hastanın tomografisinin çekilmeden bilgi veremeyeceğini, saat 16.30'da tomografi sonucunun geleceğini ancak o zaman bilgi verebileceğini söyledi. Oysa hasta yakınları tomografi servisinden hastanın tomografisinin saat 14.30'da çekilip doktoruna gönderildiğini söyledi. Yani, hasta yakınlarına göre; ya doktorun olan bitenden haberi yoktu yada bilerek durumunu söylememek için zaman kazanmaya çalışıyordu.
Hasta yakınları daha sonra hastanın tahlil sonuçlarını öğrenmek üzere, dahiliye doktorunun yanına gitti. Dahiliye Doktoru hasta yakınlarına, Noroloji Uzmanı ile hastayı muayene ettiklerini ve hastanın uzun süre oksijensiz kalması sebebi ile beyin hücrelerinde hasar meydan geldiğini gördüklerini söyledi. Doktor hasta yakınlarına bir ilaç tavsiye etti, bu ilacın daha önce bu tür hastalarda kullanıldığında iyi sonuçlar verdiğini söyledi. Hasta yakınları bahsi geçen ilacı eczaneden temin ederek yoğun bakım görevlilerine teslim etti. (Bahsi geçen ilacın, Devletçe ödenmediği bu yüzden dışarıdan istendiği yönünde hastane çevrelerinde savunma yapıldığı bilgisine erişildi)
Hasta yakınları bu ve buna benzer yaşadıkları bir çok aksaklık yada ihmal sebebi ile, başta narkoz verilirken Anestezi Doktoru nezaretinde hastaya narkoz verilmediği gerekçesi ile, narkoz verilmeden önce hastaya gerekli tetkik ve tahlillerin yapılmadığı iddiası ile özel hastanelerin eczanelerde bulunan bir ilacı hastaya vermemesinin kabul edilemez olduğu iddiası ile adli ve idari soruşturma başlatılması için şikayetçi oldu.
Uşak Haber Merkezi ekibi olarak, mümkün olduğunca yargı makamı olmaksızın, Medical Park yetkililerin açıklama yapmamasına rağmen çevreden edindiğimiz bilgileri de hasta yakınlarının iddiaları arasına serpiştirerek, bu haberi tarafsızlık ilkemizin gereğine uygun olarak, kamuoyu ile paylaşıyoruz. En doğru kararı yetkili mercilerin vereceğinden konunun enine boyuna soruşturularak adaletin tecelli edeceğinden zerre kuşkumuz olmamakla birlikte, ihmale dayalı ölümlerin en azından sayısının azalmasını temenni ediyoruz.
birde daha doktora saldırmayın derler adamlar çocgun düşerse düşsün derse ne yaparsın geçenki olayda kovalamsı normal yani doktoru hakediyolar