Alacaklı tarafından borcu ifa etmeye zorlanan borçlu çeşitli yöntemlerle kendisini savunabilir.
Bu yöntemler şunlardır:
1. İnkâr: Borçlunun borç ilişkisini doğuran olayın hiç olmadığını iddia etmesidir.
2. İtiraz: Borçlunun borcu doğuran olayı kabul etmekle birlikte, çeşitli sebeplerle bundan bir alacak hakkının doğmadığını veya başlangıçta doğsa bile ortadan kalktığını iddia etmesidir. Örneğin borçlunun borcunu ödediğini ileri sürmesi veya sözleşme yapıldığı sırada reşit olmadığını beyan etmesi gibi. İtiraz alacak hakkını sona erdiren ciddi bir durumdur. Bu nedenle kişi bunu ileri sürmese bile hâkim davada böyle bir durumun varlığını fark ederse durumu kendiliğinden dikkate alır.
3. Def’i: Borçlunun hem borç yaratan olayı hem de alacaklının alacak hakkının varlığını kabul etmesine rağmen özel bir sebepten dolayı borcu ifadan kaçınma hakkına sahip olduğunu ileri sürmesidir. Örneğin borçlu vadenin gelmediğini veya alacak hakkının zamanaşımına uğradığını ileri sürebilir. Def’i bir haktır. Borçlu tek taraflı olarak bu hakkından vazgeçebilir bu nedenle bir davada hâkim def’i yaratan durumun farkına varsa borçlu bunu ileri sürmedikçe durumu kendiliğinden dikkate almaz.
Ek olarak belirtmek isteriz ki günümüzde pek çok kişi Konya avukat aramaktadır. Google’a “Konya avukat” yazarak dilediğiniz avukatla iletişime geçebilirsiniz.
Def’i ve itiraz arasındaki fark nedir?
-
İtiraz bir olaydır, def’i bir haktır.
-
Def’i den vazgeçilebilir, itirazdan vazgeçilemez.
-
Def’i yi hâkim kendiliğinden dikkate almaz, itirazı alır.
-
Def’i yi sadece borçlu ileri sürebilirken (çünkü sadece borçluya tanınmış bir haktır), itirazı menfaati olan herkes ileri sürebilir.
-
Def’i borcu sonlandırmaz, itiraz sonlandırır.