SAHİ BİZ KİMİZ?
"Siz ne iseniz ben de oyum
Bir zamanlar bir ülkede halk ayaklanır hükümdara karşı. Haklılardır da. Ne adalet ne düzen kalmıştır ülkede. Hükümdar ayaklanan halkı meydandaki devasa bir havuzun etrafında toplar ve bir konuşma yapar.
"Eğer isterseniz benden çok kolay bir şekilde kurtulabilirsiniz. Böyle isyan etmenize hiç gerek yok Şimdi ben bu havuzu boşalttıracağım üzerini de kapattıracağım, sizden tek isteğim bu havuzu süt ile doldurmanız. Herkes gece yarısından sonra bu havuza bir kova süt dökecek. Herkes tek başına dökecek sütü ve kimse kimseyi görmeyecek. Güneş doğarken hepiniz burada olun. Havuz süt ile dolduğunda ben tahtı bırakıp gideceğim."
Ertesi gün sabah olur herkes sevinçle toplanır havuzun başına. Öyle ya artık bu düzenbaz hükümdardan kurtulacaklardır. Hükümdar da gelir ve üzeri kapalı havuz açılır. Bir de ne görsünler?! Havuz berrak suyla doludur. Çünkü herkes aynı şeyi düşünmüştür '"onca sütün içinde benim döktüğüm bir kova suyu kim fark edecek?" Hükümdar konuşur:
"Gördünüz mü? Siz ne iseniz ben de oyum. Siz düzenbaz olduğunuz için içinizden kimi seçerseniz seçin sonuç hiçbir zaman değişmeyecek. O yüzden ben tahtımda kalıyorum siz de layık olduğunuz sistemin içinde."
***
BİZ NEYİZ?
KİMİZ?
NE İSTİYORUZ?
* Muhalefet nerede? Diye soruyoruz.
* Adalet, hak, hukuk nerede? Diye soruyoruz.
* Devletim neden yanımda değil? Diye soruyoruz.
* Ülkemde neden 2. Sınıf yurttaş muamelesi görüyorum? Diye soruyoruz.
* İktidarı elinde tutanlar neden halkına yalanlar söylüyor? Diye soruyoruz.
Ve daha pek çok cevapsız sorular soruyoruz.
Oysa cevap sensin,
Cevap; biziz, bizleriz,
Cevap; halkın hür iradesinde,
Cevap; hiçbir siyasinin peşinden menfaatin uğruna koşmadığın an'da...
Cevap; ülkenin, çocuklarımızın geleceği için konforundan vazgeçtiğin an' da...
Cevap; aklınla, yüreğinle hareket ettiğin
an' da...
Ve her şey;
sen de,
ben de,
bizler de gizli.
Öylece duruyor,
Sessizliğin ortasında...
Suskunluğundan vazgeçtiğinde,
Mavi yeleli bozkurtu,
Mavi gözlü Gökbörü'yü hatırladığında değişecek her şey...
Unutma;
Kader dediğimiz şey,
Sadece ve sadece kendi seçimlerimizdir.
UNUTMA;
İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir.
O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur! ”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
***
Biz Neysek,
Seçimlerimiz de o olacak..
O halde,
BİZ KİMİZ?
Önümüzde bir seçim var. Ancak, bu seçim; basit bir iktidar değişim seçimi değil,
Bu seçim; demokrasinin tekrar geri getirilip getirilemeyeceğinin son kez sınandığı bir seçim olacak.
Bu seçim; hukukun yeniden işlerlik kazanıp kazanmayacağının, ülkenin sürüklendiği uçurumdan geri döndürülüp döndürülmeyeceğinin seçimi olacak.
Bu seçim; ülkede yeniden hür ve demokratik bir siyaset yapılıp, yapılmayacağının seçimi olacak.
Bu seçim; senin nasıl bir ülkede, nasıl bir hayat yaşamak istediğinin seçimi olacak.
Öyle ki;
Kurduğumuz cümlelerden, hareketlerimizin, tümüne,
kimin yanında veya karşısında olursak olalım
Kısaca her ne yapıyorsak yapalım
Tüm bu gerçekleri göz önünde bulundurmamız gerekiyor.
Kuruluş ilkeleri etrafında güçlü bir birliktelik olmadan bu cendereden çıkmanın zor olduğunu, bu nedenle kimseye “Gözün üstünde kaşın var” diyecek durumunda olmadığımızı öncelikle kabul etmemiz gerekiyor.
UNUTMA;
Bu seçim; ülkede güçlendirilmiş parlementer sisteme ve kuvvetler ayrılığına dayalı, Atatürk'ün ilkeleri ışığında tam bağımsız bir Türkiye için demokratik teamüllere dayalı siyaset yapılacak mı? yapılmayacak mı?
bize bunu gösterecek.
UNUTMA;
"Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur."
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk