Yerel Seçimlerin Ardından, Siyasette Neler Değişecek?

Uşak Son Nokta Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Kerim ÇİBER, Uşak Haber Merkezi Editörü Nurullah Çavuşoğlu’nu, Uşak Son Nokta Gazetesi ofisinde ağırladı. Çiber ve Çavuşoğlu iki bölümden oluşan sohbetin, ilk bölümünde ; yerel seçim sürecinde politikacıların halkta karşılığı, Cumhurbaşkanlığı seçim süreci, muhtemel Cumhurbaşkanı adayları, muhalefetin bundan sonra alacağı tutum, milletvekilliği genel seçimleri, cemaatin seçim sonrası durumu gibi, yerel ve ulusal siyasete dair bir çok konuyu tartışarak, okuyucuların beğenisine sundular.

29 Nisan 2014 Salı 10:30

Yerel Seçimlerin Ardından, Siyasette Neler... paylaşan: Usak_Haber_Merkezi

Haberin Videosunu Haberin Altında İzleyebilirsiniz

Nurullah Çavuşoğlu yine iddialı açıklamaları ile yerel ve ulusal siyasete dair çıkışlarda bulundu. Nurullah Çavuşoğlu’nun Kerim Çiber’in sorularına verdiği cevaplardan oluşan satır başları şu şekilde;

İnsanlar Politikacılardan Uzak Bunun Sorumlusu Siyasetçiler

İnsanların politikacılardan ümidi olmadığını bu seçimler ortaya koydu. Mevcut adaylar içerisinde politik söylem üreten, yok denecek kadar azdı. Politika sahnesi seçim havasına giremedi. Seçimlerde genel başkanları gelmesine rağmen halk mitinglere gerekli ilgiyi göstermedi. Bunun anlamı nedir; insanlar politikadan uzak. İnsanlar politikayı kendi hayatlarından soyutlamış durumdalar. Ama önümüzdeki süreç insanları politikaya yenide ısındırmak için etkili olabilir neden; Türkiye de ve dünya da hızlı gelişmeler var. Halkta beklenti arttı. Bir doğum sancısı yaşıyor gibi politika. Yeni yüzlere yeni fikirlere ihtiyaç var. Fikirler var ama halka mal edilmiş fikirler yok. Bu fırsat olabilir. Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimi var, anayasa değişikliği var hemen ardından milletvekilliği genel seçimi var. Türkiye de dengeler yeniden oluşmaya başlıyor. Türkiye ye dışarıdan müdahale etmeye çalışan güçler bu dengeleri, düzeni yeniden dizayn etmeye çalışıyor.

Türkiye’de İsyan Eden Bir Politikacı Yok

Mevcut duruma isyan yok. Dış borçlar almış başını gitmiş, asgari ücret 800m lira ev geçindirmeye çalışan aç kafasını geçim sıkıntısından kaldıramayan bankaların sarmalından kendini kurtarmaya çalışan bir millet var. Böyle bir gerçek var. Bu durumdan muhalefetin isyanı yok. Chp’de, Mhp’de de genel başkanlarında bir vizyon var kalplerinde içlerinde dillerine yansımış bir isyan yok. Türk milleti adına mevcut duruma isyan eden bir politikacı yok. Aslında çok müsait bir ortam var. Türk millet kendisin anlayan, kalbindekini dillendiren ve çözüm önerileri ortaya koyan bir siyasi oluşum ortaya çıksa sahiplenecek. Ama şu an da hepsi matruşka bebeği gibi hepsinin içinden aynı şey çıkıyor.

Yerel Seçimler Muhalefetin Başarısızlığıdır

2002 seçimlerinin dışında , 2002 seçimlerinde milletin Tayyip Erdoğan dan beklentisi vardı. O dönem en güçlü olarak da Ak Parti vardı. Halk o yüzden 2002 de yüklendi. O dönem Tayyip Erdoğan’ın bir başarısı vardı. O günden sonra, yine başarısı vardı fakat bu başarısının muhalefetin başarısızlığına borçlu olduğunun altının çizilmesi lazım. Halk ne başbakan Erdoğan’a ne de muhalefete içine sinerek oy vermedi. Millet mecburiyetten, alternatifsizlikten oy vermek durumunda kaldı. Bunda ulusal ve yerel medyanın çok etkisi var. Zaman zaman sitemler var neden diğer partiler gündem edilmiyor diye ki haklılarda. Medya da adam fikirlerini anlatamayınca, sanki yokmuş gibi kazanma ihtimalleri yokmuş gibi algılanıyor. Bu seferde oyum çöpe gitmesin diye bir anlayış çıkardılar millete de kabul ettirdiler bunu. Dolayısıyla böyle bir sıkıntı oluştu.

Kesinlikle ben Uşak’ta son iki üç günde bir hareketlenme görmedim. Bu hareketlenme sadece yukarda ve gazeteci camiasının da içinde bulunduğu, 3-5 bin kişinin arasında bir hareketlenme oldu. Yoksa halka yansımış bir şey yok. Halk sadece adayı tanımak için gelirse toplantılara geliyor. Birçok toplantıyı da adaylar 20-30 kişi ile yaptı. Mevcut belediye başkan adayı bir mahalleye gittiğinde 150 kişi ile toplantı yapabilmeli. Böyle organizasyonları ben görmedim halk çok ilgili değil.

SMS krizi politikaya yakışmayan şeyler. MHP ile birlik sağlandı güya. CHP seçimi kazanamayacak Uşak’ta MHP’ ye oy veriyor muhalefet gibi algı oluşturulmaya çalışıldı. Bana da geldi o mesaj. Ondan 1 saat sonrada Dilek Yılmaz’dan yalanlama mesajı geldi. Bu durum Alpay özgüre mâl edildi. Çünkü daha önceden ona benzer bir numaradan mesajları geliyordu. Ben zannetmiyorum Alpay özgürün böyle bir şey yapacağını. Ama yakışıksız bir şey politikada böyle yapılmamalı. Son 1 ay kala basın ve medya olarak siyasi olarak kendimizi çekilmişken makale yazmayı bırakmış anket yapmayı bırakmış ve bunun gibi birçok şeyden kendimizi çekmişken amaç halkın görüşü etkilemeyelim diye düşünürken basın ve medya olarak kendimizden taviz vermişken, partilerin daha politik olmaları gerekiyor. Bunlar politikada asla görülmemesi gereken şeyler.

Milletvekilliği Seçimleri 1+1+1 Şeklinde Gerçekleşebilir Mi?

Şu mevcut seçim sonuçlarına baktığımda 1+1+ 1 gibi görülüyor. Bugün milletvekili seçimi olsaydı uşakta 1 tane Ak Parti 1 MHP 1 de CHP çıkartmış olacaktı. Yerel seçimlerdeki gibi olmaz milletvekili seçimlerinde, 2 inci olarak önümüzde ki süreçte çok şey değişecek. MHP’nin bir daha ki seçimlerde barajı bile aşabileceğini düşünmüyorum. Halk yeni farklı bir muhalefet istiyor. Ya yeni bir muhalefet kurulup ittifak yapılacak ya da mevcut muhalefet partilerden fark edilemeyenlerin fark edilen bir yada iki tanesinin öne çıkartılacağının Dolayısıyla MHP’nin bu kafayla devam edeceği sürece barajı bile aşamayacağını düşünüyorum. Hatta CHP’de seçimlerden oy kaybederek çıkabilir. Bu seçimlere oranla milletvekili seçimlerinde muhalefet oy kaybeder. İktidar zaten kaybedecek nasıl kaybedecek, muhalefet yok ortada iktidar mevcut oyunu koruya da bilir, önümüzde ki süreç çok şeye gebe. Millet çok iyi takip ediyor. Vatandaş siyaseti fiilen yapmıyor yoksa evde kendi içinde politikaya ilgi baya var. Bu cemaat başbakan kavgası buna faydalı da oldu. Bir anlamda fişekledi. Önümüzde ki süreç çok farklı gelişecek. MHP önümüzdeki seçimlerde baraj altı kalacaktır. CHP oy kaybedecektir. Eğer dediğim gibi bir parti gelirse Ak Parti de oy kaybedecektir. Yeni bir muhalefet beklentisi var.

Önümüzde ki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden de biz bunun işaret fişeğini göreceğiz. Halk Cumhurbaşkanı Başbakan mı olsun yoksa mevcut cumhurbaşkanı Abdullah Gül’mü olsun diye değil halk hangisi kazanırsa kazansın önemsemiyor. Hangisi kazanırsa iyi olura bakan var mı? Halka inip sorsan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kim kazanır diye adamın kafasında hiçbir şey yok. Sen mevcutları söyleyeceksin o kazananı tahmin edecek. Bana göre cumhurbaşkanı milletin ittifak olduğu, milletin birliğine vesile olabilecek, bir isimle olmalı.

Abdullah Gül Politikayı Bırakır, Meral Akşener Cumhurbaşkanı Olamaz!

Abdullah gül cumhurbaşkanlığı vazifesini kendisine verdiği yetkileri bile kullanmamış bir isim. Heyecan verecek vatandaşı fişekleyecek bir isim çıkmadı. Birliği sağlayabilecek, sinerji oluşturabilecek, Cumhurbaşkanına ülkenin ihtiyacı var.

Bence Abdullah Gül bir kere politikayı bırakacak. Başbakan Erdoğan cumhurbaşkanı olmayacak. Abdullah gül cumhurbaşkanlığını bıraktığı gibi politika meydanlarında da görülmeyecek.

Meral Akşener olmaz. Meral Akşener o birliği tesis edecek biri değil. Benim söylediğim şu: Derinliği olmalı. Türkiye de bir Alevi Sünni ayrımı var mı, çok ciddi bir ayrım var. Şimdi İran’ı nasıl yok sayabilirsin. Burnunun dibinde Suriye de olanları nasıl göremezden gelebilirsin ve bir devlet politikası oluşturabilirsin. Gün geçtikçe büyüyen Rusya ile ittifak halinde olan bir İran devleti var. Sen bunlarla kardeş olabilme pozisyonu dururken Şiaya kâfir diyorsun, aynı adamlar Hristiyan’ı Yahudi’yi cennete sokuyorlar, Aleviyi Şiayi kafir ilan ediyorlar. Bir derinlik yok çünkü. Hristiyan’ı Yahudi’yi cennete layık gören bizim milletimizi Aleviyi Şiayi cennete layık görmeyenler var. Hal böyleyken derinliği olan biri gelse Alevi ile Sünni’yi kardeş yapsa, Türk ile Kürdü kardeş yapsa, sağcı solcuyu, devleti-milleti, askeri-sivili beraber etse tek yürek tek bilek edebilecek bir cumhurbaşkanımız olsa dünyanın şuan da geldiği konjonktür bakımından, jeopolitik önemi açısından çok farklı yerlere gelebilir zirve ülke olabilir. Şu anda öyle bir isim yok ama Türkiye de mutlaka uzlaşabilecek isimler vardır.

Türk Milletini İhtiyaç Duyduğu Birliğe Kavuşturabilecek, Devletle Milletin Arasını Yeniden Tamir Edebilecek Bir İsim İse Aranan ki Öyledir. Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Haydar Baş Olabilir, Diye Düşünüyor ve Kendisini Öneriyorum...

Bu ülkede kentine sığmayan bilgisi birikimi olan akademisyenler insanlar var bu ülkede. Hem halkın arasında hem de akademik kimliğine rağmen, ciddi bilgisi birikimi donanımı olan, Türk milletinin tarihten gelen köklerini çok iyi bilen, isimler var. Profesör Doktor Haydar Baş Bey’i çok rahat önerebilirim. Keşke Türkiye de birlik sağlanabilse. Sağlanabilirse Türkiye de çok büyük şeyler olabilir. Profesör Haydar Baş bey çok ciddi donanımı, deneyi bilgisi olan bir insan, gerçekten ben onda ki vatan sevgisini, onda ki millet sevgisini hiç bir yerde görmedim.

Cemaat Artık Politik Sahnede Yer Alamaz

Gözlemlediğim kadarıyla cemaati yeniden politika sahnesinde bulundurmak, etkili hale getirmek veya Abdullah Gül’ü yeniden Cumhurbaşkanlığı seçimleri için uygun hale getirmek, onun için zemini uygun hale getirmek, bunlar ütopik hayal bile değil. Mümkün değil artık cemaatin etkisi politika da sıfır. Seçimlere baktığımda cemaatin etkisinin politikada hiçbir etkisinin olmadığını gördük. Hiçbir cemaatin reel olarak sayısal olarak bir etkisi yok. İnsanlar oylarını hürriyetlerini kimsenin ipoteğine vermiyorlar. İnsanların paralarını, gönüllerini, zamanlarını alabiliyorsunuz evlerinde misafir edebiliyorlar, oy dediğiniz zaman işler değişiyor. Sandığa gittiğinde adam kararını veriyor ve oyunu kullanıyor. Kimsenin etkisinde kalmıyor ağalık sistemi bitti.

Röportaj; Kerim Çiber

Kameraman; Halil Çavuşoğlu

Fotoğraflar; Ali Çuhadar

Montaj; Halil Aslan