Önce ailesine sonra da partiye daha babası ölmeden çöktüğünü bildiğimiz ve kendisine koşulsuz beat etmeyenlere, Haydar Hocanın emanetleri bile olsalar zorbaca davranan ve bazı isimleri de dövdürerek uzaklaştıracak kadar gözü dönen ve uçarı ve şımarık çocuklar gibi davranışları eşliğinde şirin gözükmeye çalışırken Babası rahmetlinin de ruhunu inciten ve ağırlık ve itibarını zedeleyen BTP Genel Başkanı Avukat Hüseyin Baş hakkında böylesi bir yazıyı yazmak zorunda kalabileceğimizi daha Haydar hoca sağken tahmin etmiş ama mecbur kalana dek sabretmiştik. Kaderin cilvesi işte babasının bütün siyasi ve manevi mirasını bir çırpıda harcama pahasına milletvekili olma hırsına kendini kurban verince mecbur kaldık bir şeyler yazıp söylemeye. Söze nereden gireceğimi bilemedim ama Haydar Baş Rahmetli sağlığında zaten Partisinin kurmaylarına ve çocuklarına sözünü geçirememiş hatta son BTP Toplantısında Trabzon'da daha sizle olmam diyerek bütün kurmayları ve Trabzon teşkilatının gözünün içine bakarak sitemkar konuşmuştu ve BTP'yi bırakacağını ilan etmiş hatta benim bir ağabeyim var bir kardeşim var ben Onlarla beraber hayatıma yöne vereceğim bile demişti. Her ne kadar isim vermemesi sebebiyle kimleri BTP Kadrolarına tercih ederek bu tercihi ilan etmişti bilemiyor olsak da şuna eminiz ki BTP Kadrolarını terkederek başka insanlarla beraber bir siyasi yol yürüme kararı ve kararlığı idi Haydar Hocanın sitemle bağıra bağıra ilan ettiği.
Nitekim en son ziyaretini de Atatürk'ün gizlenen vasiyetinin takipçilerinden birisi olarak bilinen ve fakat sonradan kendisinin de maddi ve manevi şartları sebebiyle yalpaladığını gördüğümüz için üzüldüğümüz Atatürk'ün İstihbarat subayının torunu olarak da tanınan Meriç Tumluer'e gerçekleştirmişti ve maalesef bu ziyaret sırasında da Ahmet Hamdi Kepekçi ve Hasan Baş'ın davranışlarına kırıldığını ifade etmişti bize Meriç bey Hocamın kendisini Mersin'deki ziyareti sonrası görüşmemizde. O ziyaretin üstünden çok geçmedi zaten evvela inanmadığını ilan ettiğini duyduğumuz korona hastalığından yattığı hastane de esrarengiz bir şekilde kalp krizi sonucu vefat etti maalesef malumunuz. Allah rahmet eylesin ama oğlunun düştüğü ve düşeceği rezil durumu görüyorsa ruhu öbür dünyada hiç de huzurlu değildir. Kızının oğluna beddua ettiği ve herkesin kızına hak verdiği bir zeminde oğlu kendisinin üzerinden siyasi operasyon yapılarak Haydar baş'ın bütün mirasını talan etme projesine maşa olduğunun bile farkında değilken Haydar baş gibi büyük bir alim nasıl huzurlu olsun öbür tarafta. Keşke bunlar yaşanmasaydı da biz bu yazıyı yazmak zorunda kalmasaydık.
Daha önce de anlattım Prof. Dr. Haydar Baş beyle tanışıklığımı ve yaşadıklarımı ifade ettim farklı platformlar da keza önümüzdeki günlerde bir ropörtaja çıkıp daha teferruatlı izah etmek ve Hüseyin Baş'ın mevcut durumunun yani düştüğü rezil durumun fotoğrafını doğru şekilde bizzat sunmak istiyorum. Keza o röportaj da Atatürk'ün yıllardır gizlenen vasiyetinin açıklanmayış sebeplerine ilişkin edindiğimiz yeni bilgi ve duyumlar da paylaşmak düşüncesindeyimn. Bildiğiniz üzere 2019 Yılında BTP Kadroları ile Haydar Hocanın bizzat kendi ağzı ile hem de bütün kurmaylarının içinde samimiyet ve dürüstlüklerine kefil olduğu Uşak Haber Merkezi kadrosunu kaynaştırma denemesi yaşandığını anlatmış idik. Keza Haydar Hoca rahmetliyi tanımama ve sevip hürmet beslememe vesile olan kardeşim de olan Gazeteci Nurullah Çavuşoğlu'da o dönem verdiği sözlü veya yazılı mülakatlarda bilgilendirmişti siz takipçilerimizi ve süreci BTP Kadroları bir şekilde durdurarak adeta uzlaşmak istemedi. Bunun üzerine Haydar Hoca ile kontağımız da tabi tamamen kesildi. Çünkü bizim Hocamı görmemize izin verilmeyecekti nitekim biz de zaten bu bilinçle zor durumda bırakmamak adına hiç görüşme talebinde bulunmadık ve ne oldu Hocam bizle ilgili planlarınız? Demedik diyemedik.
Hüseyin Baş'ın Genel Başkan olması gerektiğine hatta Hocamın daha sağken Hüseyin Baş'a bütün mirasıyla beraber partisini devretmesi gerektiğine inanmış gibi yapan bir grup ajan Hüseyin Baş'ı şımartmak suretiyle kendi ailesinin fertleriyle bile karşı karşıya getirmişti. Daha Hocam sağken duymuştuk Muharrem Bayraktar gibi çok değer verdiğimiz ve tecrübe ve back round da Hüseyin Baş'ın çevresindekilere fark atacak derecede iyi yetişmiş ve Meltem Tv'ye ve Hocamıza çok ciddi emeği geçmiş bir insanın da eşi olan Emine Bayraktar'ın tartaklanmak istendiğine ve hatta karakolluk olunduğuna varıncaya değin işin aile içinde raydan çıktığını. Nitekim Emine Bayraktar kendisinden beat istendiğini ve beat etmeyince aileden dışlandığını ve tabi mirasına da adeta çöküldüğünü ifade eden twetler paylaşmak zorunda kaldı sonunda. Çünkü sonunda Hüseyin Baş'ın babasının davasını da partisini de satarak babasının baş düşmanları ile masaya oturma hazırlığında olduğunu gördü ve yüreği bu kadarını kaldırmadı. Haydar hocanın kızıysa gerçekten kaldırılmamalıydı da zaten ve zor da olsa hakkı zamanı geçmeden duyurmalıydı kendisi de öyle yaptı.
Nitekim fake twet hesapları dışında haksızsın yalan dedin diyen de olmamış Emine Bayraktar hanımefendiye. Keza fake hesaplar da yalanlamıuyor sadece zamanlamasını manidar bulduk diyerek yanıt verebiliyorlar bu buz gibi gerçeklere. Ablasının eniştesi ve yeğenlerinin ahını almış ve açıkça ilan etmelerine rağmen utanmamış ve kaldırın yazıyı vereyim haklarınızı diyememiş bu insandan ne olur? Hiç bir şey olmaz. Alimden zalim zalimden alim doğabilir derlerse doğrudur işte. Neymiş efendim Temel Karamollaoğlu Ahmet Davutoğlu Ali Babacan gibi kibir abideleri ve babasının baş düşmanları Hüseyin Baş'ı adam yerine koyup masalarına oturtacakmışta neymiş efendim meclis kürsüsünde milli ekonomi modeli anlatacak mış mış da.
O zaten Milli Ekonomi Modelinden haberdar bile olmadığını görevden alındıktan sonra damadın ekonomi politikaları doğruydu ve milli ekonomi modelini uyguluyordu diyerek yaptı ve tabi bilerek ya da bilmeden safını da aslında emperyalizmden yana ilan etmiş oldu ve dahi biz eminiz kendisinin bir tuzakla karşı karşıya olduğuna. Final de rezil edilerek reddedilecek plan bu ama amaç Hüseyin Baş değil asıl amaç Haydar Baş tezini Hüseyin Başın şahsında yıkmak ve Atatürk'ün gizlenen vasiyeti konusunu da Hüseyin Baş'ın şahsında kapatmak. Haydar Baş'ın şahsında açılmıştı konu malum. O sağ kolu olacak Avukat Lütffullah bizim partimizin gizlenen vasiyet gibi bir meselesi de gündemi de yok dediğini de biliyoruz bu arada bizzat Nurullah Çavuşoğlu'na.
Ama aynı konu da yani Atatürk'ün Gizlenen Vasiyeti konusunda bilgi ve düşüncesini aldığımız Haydar Baş'ın sağ kolu Prof. Dr. Ünal Emiroğlu hocamızın Vasiyet var arkadaşlar ve o dava kutsal ve mübarek dava ama benim gücüm ve cesaretim yok açıkçası dediğini de biliyoruz. Sağolsun adam gibi adamdır Ünal Hocamız. Aslında çok değerli isimler de bıraktı Hocamız ardında ama şımarık oğlan hepsini kırarak uzaklaştırdı. Gördüğümüz kadarıyla yakın çevresinde bizim çete diye tarif ettiğimiz bir avuç despot zorba ve yobaz sürüsü var o kadar. Bunca şımarıklığı gören küsüyor tabi. Biz bu kadar azarı Hocamız Genel Başkanken duymadık kendisinden diyen bile var aralarında maalesef kırılmışlar incinmişler bizler gibi. Gerçi biz ters bir davranışla veya saygısızlıkla karşılaşmadık ayrı bir konu ama maalesef saygısızlık gören çok insandan şikayet de duyduk kaba ve nezaketle bağdaşmayan söz ve fiillere maruz kalmış. Biz Uşak'taki vazgeçilmezleri ve en yetkililerinin herkesçe şerefsiz diye tanınan bir isim olduğunu bildiğimizden dolayı çok şaşırmadık ama şaşırttı Haydar Hocayı sevenleri Hüseyin Baş ve de üzdü ailesi ve bizler de dahil Hocamızı gerçekten seven herkesi. Keşke hırsının kurbanı olup bu kadar despot ve zorbaca davranmasaydı yakınlarına ve babasının emanetlerine...
back round ne demek