Lafı bu gün hiç eğip bükmeden ortasından söyleyeceğim ve özel ve özet bir yazı kaleme alacağım. Türk siyasi tarihi boyunca görülmemiş bir siyasi kabızlık ve istikrarsızlık ile karşı karşıyayız milletçe ve milletçe içimize sinerek oy verebileceğimiz bir liderin olmadığından ve siyasetin yeni aktörler üretemediğinden şikayetçiyiz. Son iki seçimi Erdoğan sırf alternatifsizliği sebebiyle kazandı bence. Çünkü Ona oy verenlerin yarıdan fazlası niçin Erdoğan'a oy verdin? Sorusuna başka oy verecek kimse mi var? Şeklinde yine soru ile yanıt veriyor. Zira diğer partilere oy verenler de esasen kendi liderlerinin tek başına Erdoğan kadar oy alabileceğine de inanmıyorlar kendi liderlerinin milleti sürükleyecek kapasitesinin olduğuna da keza inanmıyorlar. Özetle Türk Milletinin belki de %80'i umutla ve coşa coşa sandığa gitmiyor ve içine sine sine oy vermiyor. Bununla beraber ülkenin %90'ı halinden ve yaşantısından memnun ve razı değil. Adaletsizlik, ahlaksızlık hırsızlık işsizlik yoksulluk pahalılık inançsızlık ölçüsüzlük kötü olan kötülük getiren, kötülüğe götüren ne varsa almış başını gitmiş ve milletçe bir uçurumdan yuvarlanıyor ve bir kurtarıcı bekliyoruz duayla niyazla.
Hal bu iken siyasetin halkın yaşadığı mağduriyetler umurunda bile değil ki kimi sistem tartışmaları ile gündemini meşgul ediyor, kimi aşk dedikoduları ile gündeme geliyor, kiminin kasetlerinin varlığı konuşuluyor kimi uşağı ile kimi sekreteri kimi de şoför'ü ile anılır hale gelmiş ama kimsenin millete çare ve çözüm sunabildiği veya sunanın inandırabildiği de yok. Düşünsenize 780 Bin Kilometre kare verimli ve yerinin altı her türlü hazineler ile dolu, üç tarafı denizlerle çevrili Asya'yı Avrupa'ya bağlayan bir arazinin üzerinde aç kalma tehditi ile karşı karşıya olduğumuz artık sokaklarda ve kahvelerde bile konuşulur hale gelmiş. Hem saraylarda hem mahalle aralarında aynı beklenti oluşmuşsa kader oldu sayın der sosyal bilimciler. Saray hariç saraylarda da sokakta da gündem aynı. O halde bizi bekleyen kader belli. Özellikle bu kış her anlamda çok çetin geçecek bu belli.
Peki çözüm ne? Çözüm bizi bir edecek beraber edecek söylemleri üretebilecek ve tüylerimiz ayakta dinleyebileceğimiz sosyal liderlere şans vermek. Ben eminim emperyalizmin aktörlerinin yüzüne bile bakmaz bu millet kendi doğal liderlerini ekran da görse ve ben eminim bu millet inansa bir ülküye ve çıksa bir kutlu yola burca bayrağı dikmeden dönmez. Ayrık otları var, iki de bir sistem değişikliği sakızı çiğneyen ve yıllarca söylediklerini yıllar sonra külliyen inkar edebilen ne idüğü belirsiz tipler. Kimi kör ama kimi topal kimi kürsü de ne dediğinden bihaber, kimi sakalı var ama sakalı da dahil hiç bir şeyden utanmaz, isim vermeye lüzum yok herkes anlamıştır ayrık otlarını. Onlar kovalanmalı öncelikle vitrinden ve akıllarını da fikirlerini de kendilerine saklamaları salık verilmeli. Sonrası kolay bana göre, pekala; Mesela bir milli mutabakat metni ortaya koysa Cumhurbaşkanı ve Ak Parti siyasi iradesi ve deklare etse, aklıselim de ortak akıl da buluşup acil önlemler alınması hususunda herkesten destek istese açık açık. Ölçülerini çerçevesini ortaya koyduğu bir planla hatadan dönülmesi hususunda samimi bir çağrı da bulunsa ve belli milli hedefler ve Devlet politikaları için belli metinler üzerinde anlaşılarak birlikte hareket etmek denenebilse.
Kim samimiyetle aklı selime davet eder de kulak verilmez? Kulak vermeyebilir Kılıçdaroğlu mesela ama o gitsin politbürosunun emirlerini uygulamaya devam etsin. Geçen sefer beceremedi bu kez Ali Erdoğan'ı Uşak'tan belediye başkanı adayı yapsın mesela? Veya Abdullah Gül'ü Cumhurbaşkanı adayı yapsın da alsın milletten boyunun ölçüsünü. Perinçek gibi meczuplar zaten kulak verse ne olur vermese ne? Onları zaten adam yerine koyan kalmadı Onlar kendi bildiğini okur. Ama mesela Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ samimi aklı selim çağrısına kayıtsız kalmaz ben inanıyorum veya mesela Fatih Erbakan da keza. BBP Genel Başkanının da kayıtsız kalmayacağına ben eminim şahsen. Sayın Akşener'de bu sürece katkı sunabilir Sayın İnce'de keza, isimler liderler çoğaltıladabilir.
Mümkün olduğu kadar çok siyasi liderle bir araya gelinmeli ki milletin temsili hükümet edenlerde yeterince tecelli edebilsin. Pekala milli bir hükümet kurularak ülkenin ekonomi başta olmak üzere kangrenleşmiş sorunlarına çözümler üretilebilir hangi siyasi lider yada partiye daha çok yarayacağına çok bakılmaksızın ve kimin ne kazandığına bakılmadan acilen millet ve Devlet kazandırılmalı. Aksi takdir de seçim de çözüm değil zaten çözümü getirecek hükümeti seçemeyecek olduktan sonra ne kıymeti veya önemi var ki seçimin. Seçim dediğin isim değişikliği için değil fikir ve bakış açısı ve siyaset değişikliği için yapılır. Hatta bu kadar krize girildiği buhranlı dönemlerde düzen değişikliği için yapılır. Kim seçilirse seçilsin aynı kaderi yaşayacaksak seçim masrafı bari yapmayalım. Kapatalım siyaset kurumunu olsun bitsin ki bana göre millet çoktan kapattı siyaset defterini ve bana göre siyaset kurumu çökeli halk desteğini neredeyse tamamen yitireli çok oldu o da ayrı bir konu. Beğen beğenme yazımı ve fikrimi ama düşün sen daha iyisini söyle ama lütfen ya çare söyle ya sus. Derdi herkes bilip söylüyor iş çareyi söyleyebilmek artık.