Endişeye mahâl yokmuş. Darbe de bahse konu değilmiş, Montrö den taviz vermek yada tekkeli amirallerin varlığına izin vermekte veya darbe korkusu üzerinden milletten gündemi ve gerçekleri kaçırmakta mümkün değilmiş meğer...
Gece yarısı bildirisinin amacını bilmem ama çok önemli sonuçlar doğurduğu aşikar. Her şeyden evvel Milleti temsil edenlerin oluşturduğu meclisin başkanı Millet adına konuşacağını sandığımız Mustafa Şentop' un ortaya attığı Montrö tartışmasını kapattı. Erdoğan'da Bahçeli'de Devletin ilgili kurumları da açıklıkla dile getirdi ki ne Lozan’dan ne de Montrö’den geri dönüş söz konusu bile değil? Aynı zamanda hiç bir siyasi irade Apoletli Tekke mensubu görmek istemiyor. Herkes karşı yani askeri personelin cemaat yada tarikatlara Aidiyet hissi ve mensubiyet şuuru ile bağlı olmasına ve takkeli fotoğraf vermesine. Tekke işi de aradan çıkmış oldu da Montrö’nün vazgeçilmesi tartışmaya dahi kapalı bir kırmızı çizgi olduğunun bir kez daha anlaşılması çok iyi oldu.
Bana göre CİA ağzı ile siyaset üretip milleti uyuturken dünya siyasetçilerini ve sözde üst aklı, Türkiye üzerinde karanlık planlar yapmaya ikna edebileceklerini sanan taşeronların heveslerinin kursağında kaldığı ilan edildi. Siyasiler ilan etti ki dünyayı Şentop' un istediği ağıza getiremiyoruz yani kimse Karadeniz yada Akdeniz’de bize güvenip ekstra tavize talip değil zaten. Ne Amerika'nın Karadeniz’de donanma bulundurmak gibi bir planı var bize güvenip ne de İngiliz bizim karasularımızdaki Akdeniz de bir planın içinde. Yunan kaşısa da zaman zaman Yunanın aklına uyup bizden taviz isteyen yok zaten. Biz madenlere bile yatırımcı bulamaz hale geldik, zaten Katar'dan başka hiç bir ülke bize güvenip yatırım yapmıyor belli mi olur Türk bunlar çıkartırlar yüreklerinde sakladıkları Atatürk'ü başımıza iş açarlar deyip hiç bir Türkiye aleyhine plana dahil olmak istemiyorlar diyemedi de siyasi irademiz bizim Montrö yada Lozan da bir değişiklik yapma planımız yok deyiverdiler. Böylece zaten Montrö’nün tartışılmasından duyulan rahatsızlık sebebi ile kaleme alındığı iddia edilen bildiri misyonunu icra etti ve Montrö konusunu rafa kaldırdı diyebiliriz pekala.
Tabi bildiri başka işlere de yaradı bu arada. Askere sakın darbe düşünen olmasın içiniz de millete talim oldu 15 Temmuz millet askeri darbelere karşı aşırı tepkili olacak siyasileri cezaevine atsanız da silah altına alıp Milleti silah altında hapsedemezsiniz ve Millet darbecilere de ram olmaz görün bakın demiş oldu bildiri. Hiç sanmıyorum da varsa hala Ordu içinde Fetö kafası yada benzer kafalar yaşayan darbeci hemen bu hevesinden vazgeçsin çünkü milletin tümü darbeyi ve darbecileri lanetliyor peşinen. Ülke gerçekten elden gidiyorsa soyunsunlar üniformalarından ve siyasete girişip milleti uyandırsınlar vahim durumdan. Değilse de işleri neyse işlerine baksınlar demiş oldu millet. Darbe heveslisi kimse olduğunu hiç sanmıyorum ama darbe heveslisi varmış gibi yapıp yapıp durumdan vazife ve kahramanlık payesi çıkartmak isteyen yada isteyecek siyasilere de iyi mesajlar verilmesine vesile oldu malum bildiri. Erdoğan ve diğer bakanlar bile vermedi Bahçeli ile Soylu' nun verdiği abartılı tepkileri mesela sizin de dikkatinizi çekmiştir muhakkak. Demek en çok Onlar korkuyor darbe olmasından ya da belki bir şekilde halka hesap verme durumunda kalınmasından diye söyledi geçen bir arkadaşım.
Demem o ki bildiri biraz daha şeffaflaştırdı sanki siyasileri bildiriye verilen reaksiyonlar bilinç altlarına dair sinyaller verir nitelikte idi. Çünkü bildiriyi savunacak halim yok gereği de yok ama ben de okudum hiçte o bildiri de bir darbe iması yok. Keza emekli paşaların darbeye gücünün yeteceğine inanmak hiçte akıl karı olmasa gerek. Emrinde bir manga bile asker olmayan ve emrindeki askeri kafasına uyduramayan nasıl darbe yapabilir? Sen askeri emir eri mi sandın hem? 15 Temmuzu gördü bu millet kimse üstündeki rütbeli emir verdi diye millete veya iyi kötü temsilcisine silah doğrultmaz. Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi verilen Ordu Cumhuriyetten vazgeçilirken ve Cumhuriyet aleni bir Saray rejimine çevrilirken bile sesi çıkmayan Asker şu şartlarda niye konuşsun. Ama emekli ise konuşsun tabi hatta siyasetin içine girsin siyasi kimlik edinsin konuşsun bence. Çünkü Onların tecrübelerine de ihtiyacı var Millet Meclisinin ve siyasi çevrelerin. Hem halk arasında da hatırlı insanlardır Emekli Subay Astsubaylarımız halka da dinletebilir kendilerini pekala.. Ancak gecenin bir yarısı bildiri yayınlamak ile olmaz bu işler lütfen sahaya inin beyler ülkeyi gerçekten düşünüyor iseniz. Değilse hariçten gazel okumanıza da lafımız yok ama 103 Kişi halinde değil tek tek konuşun lütfen çok gürültü çıkıyor. Hazır yeri gelmişken Bildiri hakkındaki gerçek düşüncemi de paylaşıvereyim istedim. Gelelim bildirinin etki ve sonuçlarını Türk Milleti ve Devleti açısından kazanımlarını sıralama işine yani yazının asıl amacına.
Gördüğüm kadarıyla bildiri siyasetin içini karman çorman etmeyi de başardı. İyi Partideki kavgada Ümit Özdağ'ın ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı bir kere, Bahçelinin adamları bile Onun ağzı ile konuşmadı mesela Buğra Kavuncu'nun konuştuğu kadar. Sanırsın MHP Genel Başkan Yardımcısının açıklamalarını okuyorsun. Hem Partinin Genel Başkan Yardımcıları dururken ne haddine bir il Başkanının bu kadar medyanın gündeminde olmak ya da parti politikalarına dair anında bilgi aktarabilmek bir il başkanının haddi midir? Gerçi şimdi çoğunuz ona kaldın mı? Akşener'de zevzeklik dedi diyeceksiniz ve haklı olacaksınız. Lakin siz de iyice incelerseniz ve kıyaslarsanız Akşener ile Kavuncu ve benzeri sözde İyi Partilinin açıklamalarını anlarsınız neden böyle dediğimi. Keza Sayın Akşener ilk açıklamasındaki üslubunu terk etti ve Oda Sayın Kılıçdaroğlu gibi milletin sorunlarını gündemden kaçırmak için suni gündem yaratılmasına sebep olabileceği düşüncesi ile öyle söylediğini belirtti. Bu sürecin en az zarar göreni CHP oldu bence ve en çok kazananı Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Çünkü ilk andan itibaren suni gündeme ve milletin sorunlarına dikkat çekti ve hatta darbe iması var ya da darbe yapacaklar korkusu yaşıyormuş gibi yapıp kayıkçı kavgası verenlere gülüp geçti haklı olarak alay etti. Dolayısıyla hem tabanının takdirini kazandı ve hem de olası bir fitnenin önüne geçilmesine katkı sundu sağ olsun.
Erdoğan ve bakanların pek çoğu da bana göre itidalli açıklamalar yaptılar. Elbette bir miktar siyasi rant aparmak istemiş olabilirler ama hiç değilse abartmadılar bazıları gibi. Neymiş efendim apolet sökeceklermiş, maaşını kesip lojmanından çıkartarak muhtaç hale getireceklermiş. Yazıklar olsun darbe yapılmalı diye açıkça yazsalar "bunamışlar" deyip geçmen gerekirken yada cezasını yargıya bırakman gerekirken siyasetçi olmayan ve kaygılarını dile getirmeye ihtiyaç duyan Türk Devletinin hizmetine ömrünü adamış insanlara reva mıdır bu sözler ve bu davranışlar. İnsanın aklı şaşıyor gerçekten nedir bu kin ve bu nefret? Nedir milleti kutuplaştırma isteği ve arzusu. Acaba diyorum İç Savaş çığırtkanı Erol Mütercimler'i mi dinliyor bu arkadaşlar ve Onun ve asistanlarının saçma sapan stratejik planlarını mı uygulamak derdindeler? Sonra da konduramıyorum kibirden kendini bile görmeyen ajan vari bir tipin sözünü neden ciddiye alsınlar ki? Diyorum. Kemal Kılıçdaroğlu' nu çok eleştirdim geçmişte hala eleştiriyorum Onun da İstanbul İl Başkanı ve çevresinde oluşturduğu kliği eleştireceğim de vazgeçmedikçe gerçi tabi kendi siyaseti faturasını göze alıyordur diyorum ama bu bildiri ile ilgili uyguladığı siyaset kendisine de partisine de prim kazandırdı kanaatimce en azından zarar görmeden atlattı diyebilirim ve kendisini kutlarım bir gazeteci ve köşe yazarı olarak.
Yazıyı toparlayacak ve Bildirinin etki ve sonuçlarını madde madde değerlendirdiğimiz bu yazıdan da alnımızın akıyla çıkacak bir final paragrafına doğru gidecek olursak; Bildiri pek çok hayra vesile oldu gerçekten darbe korkusu pompalayarak milleti kendisine mecbur etmeye çalışan siyasilerin kimler olduğunu gördük bir kere. Hiç darbe heveslisi yada darbe savunucusu kalmadığını da gördük milletin içinde çünkü bizde dahil herkes darbeyi lanetledik ve demokrasiye olan inancımızı ve güvenimizi dile getirdik. Tabii ki gerçekten demokrasiyi Genel Merkez sultasındaki partilerle sağlayabilir miyiz? Yada AKP İktidarının ortaya attığı gündemlerin peşine düşmekten ve suçlanmaktan bir türlü kurtulamayan Muhalefet temsilcileriyle ve bu satılmış medya ile gerçek demokrasinin sonuçlarını alabilir miyiz? Sorusunun yanıtı da kafamızı kemiriyor ve cevabını bekliyor ayrı konu. Bildiri bizi darbe provokatörlüğünün hiç işe yaramayacağını Ordumuzun mensuplarının da Milletin de Emniyet güçlerimizin de darbeyi aklından geçirenin aklını alacağını da aralarında tekkeli takkeli personel istemediklerini de göstermiş oldu. Maskeli balocuların maskeleri bir miktar daha düştü bana göre, dilerim daha güzel hayırlara da vesile olur ve hayırlara vesile işler medyanın ve siyasetin gündemine gelir bir an önce çünkü milletçe çok bunaldık vesselam....