
Birleşmiş Milletler Toplantısında Erdoğan Amerika'nın ölümüne arkasında durduğu İsrail'i kürsüden bombalayınca birden Amerika ve Amerikancıların yani emperyalistler ve uşaklarının hedef tahtası haline getirildi. ABD Dış İşleri Bakanı Trump meşruiyet vermeyi tercih etti ve anlaştı Erdoğan ile dedi önce ardından malumunuz Trump hileli seçim hatırlatması yaptı CİA tarafından politbüro (eski genel başkanlar) üzerinden yönlendirildiğine neredeyse herkesin artık emin olduğu Cumhuriyet Halk Partisinin yöneticileri de buna paralel meşruiyet tartışması açtı. Hele o Özgür Özel yok mu o Özgür Özel? Fırsat bu fırsat gerek ülkemizin halen Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı ve gerekse ABD Başkanı Donald Trump'a karşı çok cüretkar ve hadsiz oldu.
İyice ne dediğini kulağı duymaz gibi konuşuyor hiç edebi hayası da kalmadı ağzı da bozuldu ve saçmaladıkça saçmalıyor kasıtlı gibi de sanki. Sanki kasıtlı olarak Cumhurbaşkanlığı makamını itibarsızlaştırmak ister gibi ve sanki Trump, Erdoğan ve ekibinin hepsini de affedersiniz salak yerine koyabilecek kadar akıllıymış bizim hiç Devlet aklımız aklımda dememiz yokmuş gibi İsrail saldırıverse sanki işgal bile edilebilecekmişiz gibi bir hava oluşturmak ister gibi davranıyor. Tam da Trump'un Sayın Erdoğan'a karşı siyasi suikast düzenlediği bir dönem de onun da isteyeceği gibi. Devamlı İsrail ve ABD'nin gücünü vurgular gibi sanki alttan alta ve Onlar adına hepimizi ve Devletimizi tehdit eder gibi de aslında. Devletimizi yönetenler İsrail ve Amerika elinde oyuncakmış gibi affedersiniz bir hava estirmek istiyor ve hep İsrail lehine Amerika lehine konuşuyor eleştiriyor gibi gözükürken bile.
Her şartta zaten kirli bilgileri çok paylaşıyor ve her şartta hakarette sınır tanımıyor rolü gereği Özgür Özel. Artık Milletin Meclisinde Allaha küfreden ve kaba konuşmaları ve hakaretleri ile ünlü sözde CHP'nin sözde milletvekili Enginyurt'a bile iş düşürmüyor maşallah sanırsın sabah akşam mikrofon açtırıp sağa sola söver gibi bir izlenim veriyor karşıdan ve saygısızlığı çok meydanda olduğu gibi hiç saygı falan da hak etmiyor ayrıca çok kof olduğu da bu arada iyice belirginleşti. Kamera üzerinde ne kadar çok durursa o kadar çok anlaşılıyor kopkof olduğu insanın.
ABD'nin halen başkanı olan Donald Trump'a sallamak serbest emrinde olup karşısında gözüktüğümüze toplumu inandırır iken Amerika’nın istediği gibi konuşabilelim. Biz bu manipülasyon tekniklerini sadece gazeteciler anlamında değil milletin kahir ekseriyası anlamında çok tecrübe ettik ve artık çözdük ve artık yemiyoruz baştan söyleyelim. Özgür Özel, Donald Trump'a kızamaz kızsa da Trump'un umurunda olmayacağını bilir Onun üzerine bir planı yok ise. Zaten kızıyorsa emrine almaya layık görmedi diye kızıyor da olabilir. Keşke üzerine Donald Trump'un plan yapabileceği kabiliyet ve yetkinlikte olsa ama nerede? Trump'a kızsa kızsa benim üzerime plan yapmıyorsun Erdoğan'a verdiğin itibar ve meşruiyetin yarısını bana vermiyorsun diye kızıyor olabilir. Ama kızıyor da konuşuyorsa da emrinde olduğu için Erdoğan'ı ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıpratmaya küçük düşürmeye dönük operasyona katkı sunmak için konuşuyorsa da yani Trump'a aslında el sallıyor ise beni övse yerin dibine girerim diyecek kadar aşağılar iken Trump'u.
Eğer anlamını bilse Trump kim bilir ne eder Özel'e güçlü adam bunlar sonuçta ve ülkemizde de gerçekten ciddi nüfuzları var. Devlet içinde kaos çıkaracak kadar etkililer hala ki biz darbeye teşebbüs edebilecek kadar güçlü oldukları zamanları da gördük. Devletimiz sağolsun Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde yapılan çalışma ile epey temizledi belini kırdık nihayet emperyalizmin fetö nezdinde ama hala varlar ve canhıraş faaller tabi ayrı bir konu. Cumhurbaşkanı irad edip fetöcüleri Hakim karşısına çıkartınca güvenlik güçlerimiz bu Özgür Özel CİA Ajanının sözde müritlerini sahiplenmeye giderdi Adliyelere Özkan Yalım ile eş zamanlı ve hayırsever kahraman iş adamları diye savunurlardı Adliyeyi millete şikayet ederek halen çoğu cezaevinde olan fetöcüleri. Şimdi almış fetö artıklarını yanına ardına adı neyse süleymancılar da var bu arada sonra ahkam kesiyor Devletin Cumhurbaşkanına dair meşruiyet tartışması başlatmaya kalkıyor. Dünyaya hepimizi rezil etmek derdinde gibi rezil. Bir kere hep söylüyorum Cumhurbaşkanı'nı yargılamak öyle önüne gelenin haddi olamaz olmamalı.
Cumhurbaşkanı yargılayabilecek birikim tecrübe ve kabiliyet sahibi bir hukuk adamı olmak bile kolay değil. Ya o makam da oturmuş olman lazım halinden anlamak için ya da Cumhurbaşkanına çok yakın bir makam da oturup tecrübe edinmiş olmalısın. İşleyişi bilmiyor isen nasıl olacak senin iş? Devlet prosedür ve geleneklerine de hakim olmalısın vs. Alacaksın karşına ülkenin zirvesinden gelen insanı ve mahkeme yani Hak huzurunda millet adına yargılayıp fiilinin suç olup olmadığına karar vereceksin. Zor iş çok zor iş yargılamak yerine ilk kurtarılması gereken makam olarak bakmak gerekiyor ve zaten bu sözüm Allah başını ağrıtmasın Ahmet Necdet Sezer büyüğümüz ve yine eski Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül için de geçerli. Nedir ki yargılamaktan ceza verip dünyaya bunu ilan etmekten elde edeceğimiz milli menfaat? Hasbelkader üstelik halk çoğunluğu oyu ile Cumhurbaşkanı olmuş nasıl ki padişahı son ana kadar gözden çıkarmadıysa Gazi Mustafa Kemal o zor şartlarda ve Vahdettin’in bütün hatalarına rağmen sabretmişse bize düşen de evvela budur. Devlet büyüğü işte ister kabul edin ister etmeyin Trump kimin imzasını geçerli sayıyor nihayetinde? Tabii ki Sayın Erdoğan'ın kiminle Türkiye ve Amerika geleceğini konuşuyor kimi önemsiyor? Tabii ki Sayın Erdoğan'ın o halde bu gerçekliğimiz ile yüzleşip zaten siyasallaşmasından hiç hoşnut olmadığımız Cumhurbaşkanlığı makamını daha da fazla yıpratmamalıyız.
Neyse ben aslında sözü Trump'un uluslararası medyayı sosyal medyayı ve Türkiye'deki emir erlerini kullanarak Sayın Cumhurbaşkanımıza giriştiği siyasi suikasta kullanılan Ak Parti içindeki siyasetçilere getirecek idim sözü ama nedense söz uzadı onu bir sonraki yazıya bırakayım. Siyaset çok acımasız sanıyorum birileri Amerika'nın Cumhurbaşkanının üzerini çizdiğini falan zannetti en hassas yerinden ve en dişe dokunur işinden vurdu savunmadan vurdu zaten iki üç saha var başarılıyım diyebildiği Ak Partinin sağlık gibi mesela veya ulaşım gibi şehirleşme ve inşaatta bile çöktüler. Tutup savunmayı da tartışmaya açmak veya oradaki milli menfaatlerimizi ve milli kurum kuruluşlarımızı ve dolayısıyla milli sermayemizi riske edebilecek sözler sarf etmek bile isteye kamera önünde ne demek? Bu hem Ak Partiye hem şahsına Devlet üstün hizmet madalyası veren ele hem de en azından savunma sektörümüze ihanet değil mi şimdi mesela? Ne demek olduğunu bir sonraki yazımda beraber sorgulamış olacağız inşallah esen kalın...






