Geçtiğimiz gün Selahattin Demirtaş gazetecilere yayımlayıp halka mal etmeleri için bir mektup yollamış cezaevinden. Çok heyecan vermese de Selahattin Demirtaş'ın mektubundaki açıklamaları tıkanan Türkiye siyasetinin geleceğine ve yeniden yapılanma sürecine ilişkin az da olsa ümitte veriyor. Halkın ne kadar umurunda oldu kaç kişi merak edip okudu Sayın Demirtaş'ın mektubunu bilemiyorum ama bahse konu mektupta; muhalefete düşenin öz eleştiri olduğunu söylemesi ve bu öz eleştiriyi kendi içinde de yaptığının işaretlerini vermesi bence önemsenmeli. İktidarın bütün tezleri çökmüş ve her saha da başarısızlığı bu kadar ortaya çıkmışken hala değişmemiş olması ve anketler de halkın yarıya yakınının hala kararsız olduğunu dile getiriyor olması muhalefetin bir özeleştiriye ihtiyacı olduğunu çok bariz ortaya koymakta. Evet muhalefet ne yeni yüzlere ve proje ya da fikirlere şans ve fırsat verdi ne de vaz geçmediği eskimiş yüzlerini fikir ve proje üretmeye zorladı. Hep aynı klişeler ve iktidarın çerçevesini belirlediği sığ siyaset anlayışı AKP iktidarını bir biçimde ayakta tuttu ve ülkenin hali ortada. Artık alenen dalga geçiyorlar bizimle. Alenen çalıyorlar ve alenen kolluyorlar mesela. Alenen saçma sapan Pandemi tedbirleri alıyorlar ve alenen kendileri topluca çiğniyorlar kendi kurallarını.
Muhalefete gelince Onlar da iktidar gibi kusursuzlar sorarsan. Onlar da eleştireni aklı selime davet edeni dinlemek istemiyor ve Onlar da halktan çok kopuklar ve kendi oluşturdukları sığ çevrelerle tiyatro oynamayı tercih ediyorlar maalesef. Çare üreten yok, çözüm söyleyen yok, yeni yüzleri nasıl dahil ederiz aramıza? Ya da halkla aramızda oluşan derin çatlakları giderip nasıl halkın dilini ve gündemini yakalarız? Sorularına yanıt arayan yok. Ya da mesela uluslararası siyaset arenasında ciddiye alınmayışlarını bile sorgulamıyor liderler ve çevresindekiler. Varsa yoksa eleştiriyor gibi gözükmek. Oysa muhalefet demek iktidarı eleştirmek demekte değil. Keşke adam gibi eleştirseler deseniz de haklısınız gerçi...
Gelelim Demirtaş'ın özeleştiri yapılmalı şeklindeki doğru tespitine, evet bence de özeleştiri kesin şart. Ama nasıl bir özeleştiri. Bence çözüm tartışılmalı bir araya gelip. HDP'nin söylemlerinin pek bir işe yaramadığını gördük mesela açılım süreci ve sonrası. Sanki iktidarmış gibi ne diledilerse oldu. Sonuç ortada halkın ne kürtçe eğitim gibi bir derdi var ne de herhangi bir ayrıcalık veya imtiyaz beklentisi. Halk ne istiyor? İş istiyor, aş istiyor, gelecek endişesi yaşamaksızın çocuklarını çağın şartlarına göre ve çağın imkan ve olanaklarından yararlanarak yetiştirmek istiyor. O halde CHP kuruluş ayarlarına dönmeyi taahhüt etsin mesela ve tam demokrasiye geçsin partide. İl ilçe yönetimlerini vekil yada belediye başkanı adaylarını da parti üyeleri seçsin. Eşit şartlarda yarışan siyasetçilerden üyelerin tercihi ile oluşturulsun partinin vitrini. Keza İyi Parti'de bence kendini lav edip CHP'de şans arama noktasına gelebilir siyasetçileri. İyi Parti de HDP'de ilhak olsun mesela CHP'ye olduğu gibi. Her iki partide de kabul eden üyeler CHP'nin de üyesi sayılsın ve CHP'li olarak eşit şartlarda CHP çatısı altında siyaset yapma fırsat ve imkanına kavuşturulsun. Üyeler eğitilsin bilgilendirilsin yetiştirilsin ve demokrasi ne işe yararmış bütün dünyaya gösterecek destansı bir mücadelenin önünü açarak halkın iktidarı sağlanmış olsun.
Ama tabi Kılıçdaroğlu tam ve gerçek demokrasiye geçişin önünü açar mı? Demokrasinin tam olarak uygulandığı takdirde ve Millet Meclisinin duvarında yazıldığı gibi Egemenlik kayıtsız şartsız Millete ait olursa sistemin kendiliğinden tıkır tıkır işlediğini hep birlikte görür müyüz? CHP partiyi kurucu ayarlarına döndürse ve demokrasiyi hakim kılsa eminim iktidarı da değiştirecek güce gelir ve eminim Türkiye Cumhuriyetini de kurucu ayarlarına çok rahat taşıyabilecek güce kavuşur. Tabi tüm partilerdeki liderlerin etrafında olduğu gibi Kılıçdaroğlu'nun etrafında oluşan çeteler buna izin verir mi? Yaşayıp göreceğiz ama Demirtaş'ın mektubu tüm bu iyi gelişmelerin bir işaret fişeği olarak kabul edilebilir pekala ve pekala; önyargıları kaldırıp, uzlaşarak aklın yolunda buluşarak, kardeşçe, refah ve huzur içinde yaşayabiliriz bu coğrafyada.
Demokrasiyi Yaşatsak İnsanı da Devleti de Yaşatabiliriz.
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.