Halime Karagöz, Aysun Sümer, Dudu Karataş ve Ayşe Çolak’ın katıldığı ziyaret yaklaşık yarım saat sürdü. Ziyarette konuşan CHP Uşak Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Aysun Sümer, 25 Kasım gününün tüm dünyada şiddet gören kadınlara yönelik bir gün olduğunu belirterek, özellikle Türkiye’de kadınların fazlasıyla şiddete maruz kaldığını, bu konuda artık bir çözüm bulunması gerektiğini ifade etti.
Özellikle seçim döneminde ziyaret ettikleri her ailede kadının şiddet gördüğünü fark ettiklerini söyleyen Sümer, kadında gerek töre baskısı gerekse eğitim eksikliğinden kaynaklanan bir boyun eğme, sesini çıkarmama durumu söz konusu olduğunu gördüklerini kaydetti.
Bu noktada birer siyasi parti temsilcisi olarak değil birer vatandaş, birer kadın olarak bu soruna çözüm aradıklarını anlatan Sümer, Uşak’ta kadın sığınma evleri olması gerektiği konusuna da değindi.
Ziyarette konuşan Başkan Erdoğan, şiddet vakalarının özellikle kapalı toplumlarda daha sık görüldüğünü ve kadının yükünün çok fazla olduğunu belirterek; köyden kente göçün kadın için bir kendini kurtarma çabası olarak algılanabileceğini söyledi.
Örneğin köy yerlerinde kadınların erkeğe göre daha çok üretimin içinde olduğunu, fakat tüketim noktasında aynı oranda faydalanamadığını belirten Erdoğan, erkeğinse daha rahat olduğunu, dolayısıyla “Kadına şiddeti nasıl durdururuz?”un altında aslında sosyolojik bir mesele yattığını söyledi.
Şiddetin sadece eğitim durumuna bağlanamayacağını ifade eden Erdoğan, üniversite mezunu kadınların da şiddet gördüğünü belirterek, en azından eğitimli kadının şiddet gördüğünde hakkını arayabildiğini söyledi.
Uşak’ta şu anda şiddet gören yada sorunları olan kadınların başvurabileceği bir kadın danışma merkezi bulunduğunu belirten Erdoğan, bu tesiste kadınların psikolojik destek alabildiklerini, ancak bu merkezin tam anlamıyla bir sığınma evi olmadığını söyledi.
Uşak Belediyesi olarak 2012 yılında Uşak’ta bir kadın sığınma evi kurmayı planladıklarını ifade eden Erdoğan, bu kurumun geçici bir kurum olacağını ve kadın sokağa çıktığında olay sıcakken yardım edilerek kısa vadeli çözüm bulunacağını, uzun soluklu bir çözüm bulunması için sadece belediyenin değil sivil toplum kuruluşlarının ve devletin de ortak çalışmalar yürütmesi gerektiğini söyledi.
Öte yandan kadın sığınma evi kurmanın tek başına yeterli olmadığını söyleyen Erdoğan; söz konusu kadın sığınma evinin de bazı sorunları olacağını, kadınların sayısı arttıkça yer sıkıntısı yaşanacağını ve tabi gece konaklaması olacağından güvenlik sıkıntısı doğabileceğini anlattı.
Oluşabilecek sıkıntılardan dolayı belediyelerin ya da sivil toplum kuruluşlarının sorumluluk almak istemediğini belirten Erdoğan, bu konunun direk olarak devletin müdahalesiyle çözülmesinin daha doğru olacağını söyledi.
Belediye bünyesinde psikolog personel çalıştırdıklarını ve tüm vatandaşlarımıza ücretsiz danışmanlık hizmeti sağladıklarını belirten Erdoğan, “Bayanlarımızı ileriki yaşama hazırlamak için mesleki eğitim kursları düzenliyoruz. Biz belediyeler olarak bilgi desteği ve lojistik destek veriyoruz ancak mekan desteği konusunda güvenlik sıkıntıları nedeniyle korku var. Şehrimizin kuzey bölgesine bilerek ana yollar inşa ediyoruz ki bu bölgede yaşayan kapalı toplumların sosyal yapısı değişsin gelişsin. Maalesef kadınlarımız ekonomik olarak özgür değilse erkeğin düşüncesini benimsemek zorunda kalıyor. Düzenlediğimiz kurslarla bayanlarımıza ekonomik özgürlük kazandırmayı da amaçlıyoruz. Son olarak Dokur Evi’ndeki mevcut halı kursumuzu tamamlayan bayanlarımızdan 10 tanesini istihdam ettik. Bunun dışında sertifika programlarımızla bayanlarımızı iş sahibi yapmaya devam ediyoruz” dedi.
Özellikle seçim döneminde ziyaret ettikleri her ailede kadının şiddet gördüğünü fark ettiklerini söyleyen Sümer, kadında gerek töre baskısı gerekse eğitim eksikliğinden kaynaklanan bir boyun eğme, sesini çıkarmama durumu söz konusu olduğunu gördüklerini kaydetti.
Bu noktada birer siyasi parti temsilcisi olarak değil birer vatandaş, birer kadın olarak bu soruna çözüm aradıklarını anlatan Sümer, Uşak’ta kadın sığınma evleri olması gerektiği konusuna da değindi.
Ziyarette konuşan Başkan Erdoğan, şiddet vakalarının özellikle kapalı toplumlarda daha sık görüldüğünü ve kadının yükünün çok fazla olduğunu belirterek; köyden kente göçün kadın için bir kendini kurtarma çabası olarak algılanabileceğini söyledi.
Örneğin köy yerlerinde kadınların erkeğe göre daha çok üretimin içinde olduğunu, fakat tüketim noktasında aynı oranda faydalanamadığını belirten Erdoğan, erkeğinse daha rahat olduğunu, dolayısıyla “Kadına şiddeti nasıl durdururuz?”un altında aslında sosyolojik bir mesele yattığını söyledi.
Şiddetin sadece eğitim durumuna bağlanamayacağını ifade eden Erdoğan, üniversite mezunu kadınların da şiddet gördüğünü belirterek, en azından eğitimli kadının şiddet gördüğünde hakkını arayabildiğini söyledi.
Uşak’ta şu anda şiddet gören yada sorunları olan kadınların başvurabileceği bir kadın danışma merkezi bulunduğunu belirten Erdoğan, bu tesiste kadınların psikolojik destek alabildiklerini, ancak bu merkezin tam anlamıyla bir sığınma evi olmadığını söyledi.
Uşak Belediyesi olarak 2012 yılında Uşak’ta bir kadın sığınma evi kurmayı planladıklarını ifade eden Erdoğan, bu kurumun geçici bir kurum olacağını ve kadın sokağa çıktığında olay sıcakken yardım edilerek kısa vadeli çözüm bulunacağını, uzun soluklu bir çözüm bulunması için sadece belediyenin değil sivil toplum kuruluşlarının ve devletin de ortak çalışmalar yürütmesi gerektiğini söyledi.
Öte yandan kadın sığınma evi kurmanın tek başına yeterli olmadığını söyleyen Erdoğan; söz konusu kadın sığınma evinin de bazı sorunları olacağını, kadınların sayısı arttıkça yer sıkıntısı yaşanacağını ve tabi gece konaklaması olacağından güvenlik sıkıntısı doğabileceğini anlattı.
Oluşabilecek sıkıntılardan dolayı belediyelerin ya da sivil toplum kuruluşlarının sorumluluk almak istemediğini belirten Erdoğan, bu konunun direk olarak devletin müdahalesiyle çözülmesinin daha doğru olacağını söyledi.
Belediye bünyesinde psikolog personel çalıştırdıklarını ve tüm vatandaşlarımıza ücretsiz danışmanlık hizmeti sağladıklarını belirten Erdoğan, “Bayanlarımızı ileriki yaşama hazırlamak için mesleki eğitim kursları düzenliyoruz. Biz belediyeler olarak bilgi desteği ve lojistik destek veriyoruz ancak mekan desteği konusunda güvenlik sıkıntıları nedeniyle korku var. Şehrimizin kuzey bölgesine bilerek ana yollar inşa ediyoruz ki bu bölgede yaşayan kapalı toplumların sosyal yapısı değişsin gelişsin. Maalesef kadınlarımız ekonomik olarak özgür değilse erkeğin düşüncesini benimsemek zorunda kalıyor. Düzenlediğimiz kurslarla bayanlarımıza ekonomik özgürlük kazandırmayı da amaçlıyoruz. Son olarak Dokur Evi’ndeki mevcut halı kursumuzu tamamlayan bayanlarımızdan 10 tanesini istihdam ettik. Bunun dışında sertifika programlarımızla bayanlarımızı iş sahibi yapmaya devam ediyoruz” dedi.
Erdoğan şiddet gören kadınların çocuklarının da sorun yaşadığını belirterek, çocuk esirgeme kurumlarının bu konuda müdahale edebilecek tek kurum olduğunu, belediye sığınma evinin çocuk için sadece ilk etapta bir kolaylık sağlayabileceğini ifade etti. Erdoğan ayrıca kurdukları gençlik merkezi ile özellikle dezavantajlı bölgelerde gençlerin kötü alışkanlıklardan uzak durması ve ders çalışması için mekan oluşturduklarını, bu merkezlerin sayısının önümüzdeki dönemde artacağını söyledi.
Kadınlara yönelik çalışmaların 2012 yılında daha detaylı bir planlama ile ilerleyeceğini söyleyen Erdoğan, mesleki eğitim kurslarının kadınlar için aynı zamanda bir meditasyon, rehabilitasyon olduğunu, diğer yandan AKM’de kuracakları gece pazarı ile de kadınların üretimine ve ekonomik kalkınmasına destek olacaklarını ifade etti. Erdoğan son olarak eğitimin önemini vurgulayarak kadına gösterilen her türlü şiddet öğesini kınadıklarını belirtti.
Kadınlara yönelik çalışmaların 2012 yılında daha detaylı bir planlama ile ilerleyeceğini söyleyen Erdoğan, mesleki eğitim kurslarının kadınlar için aynı zamanda bir meditasyon, rehabilitasyon olduğunu, diğer yandan AKM’de kuracakları gece pazarı ile de kadınların üretimine ve ekonomik kalkınmasına destek olacaklarını ifade etti. Erdoğan son olarak eğitimin önemini vurgulayarak kadına gösterilen her türlü şiddet öğesini kınadıklarını belirtti.