Bildiğiniz üzere İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ekibiyle alakalı İstanbul Cumhuriyet Baş Savcılığının İmamoğlu'na yakın isimlerin ve bazı CHP'lilerin ihbarları ve itirafları üzerine başlatılan ve gitgide derinleşen bir yargı soruşturması var ve gözaltı kararları uygulanmaya başladığı andan itibaren İmamoğlu veya kendisine gözü yumuk kefil olduklarını söyleyen CHP Yönetiminin savunması hiç değişmedi.
Tek bir savunmaları var o da operasyonun ve suçlamaların siyasi olduğu. İmamoğlu ve tayfasının daha neyle suçlandığı bile belli değilken siyasi bir operasyon olduğu savını ortaya atan CHP yönetimi onlarca itirafçının hukuki delillere dayalı itiraflarına dayanan rüşvet ve yolsuzluk iddialarına rağmen savunmasını hiç değiştirmedi. İyi de suçlamaların hiç birisi siyasi değil keşke siyasi suçlamalar yöneltilse ama suçlamaların hepsi de yüz kızartıcı ve tabii ki yargı kararı olmaksızın kimseyi kesin suçlu ilan edemeyiz ayrı konu ama hep tüyü bitmedik yetim hakkı yemekle suçlanıyorlar ve delilleri çürüten bir savunma da yok ortada. Hep aynı terane yargı siyasallaştı hepsi yalan iftira.
İyi de kardeşim yargı siyasallaşmadı mı? Yargıya siyasetin etkisi yeni değil maalesef İsmet İnönü döneminde de Adnan Menderes yada Özal döneminde de yargıya iktidarın etkisi az ya da çok olmuştur. Diyebilirsiniz ki Ak Parti döneminde bu çok arttı derim ki bu da çok doğal adamlar 23 yıldır iktidar ve muhalefetin haline bakınca yakın beride de iktidardan gidecek gibi görünmüyorlar. Dolayısıyla da bir kısım yargı mensubunun iktidara yaranmaya dönük hukuki faaliyetler yapması yanlış olmakla beraber olası.
Normalleştirmiyorum elbette yargının siyaset etkisinde kalmasını ve bundan en fazla zararı da biz görüyoruz gazeteciler olarak ve maalesef iktidara yaranmaya dönük hukuki hamleler ile karşı karşıya kalınca muhalefeti de yanımızda bulamıyoruz.
Gelin görün ki yargı siyasallaştı nasıl olsa diye hukuku kafana göre çiğneyip olası yargı denetimine maruz kalınca yargı siyasallaştı diyerek kurtulabileceğini sanmanın da akıl karı olmadığını da kabul etmek durumundayız ve nihayetinde yargıya olan güven azalsa da tamamen yok olmasını sağlayacak biçimde davranmanın ülkemize veya Devletimize hiç bir şey katmayacağını da unutmamamız gerekiyor.
Türk Yargısını kökten siyasetin emri ve etkisi altına girmiş göstermek kimseye bir şey kazandırmadığı gibi Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milletinin dünya Devlet ve milletleri nezdinde ki prestij ve itibarına zarar verir. Yargısı siyasetin emrine girmiş bir ülkeye kim güvenir yatırım yapar? Yada kim turist olarak ziyaret eder? Kaldı ki ben şahsen yargının siyaset veya cemaat etkisiyle ciddi zararlar verdiği bir gazeteci olarak kesinlikle böyle düşünmüyorum.
Yargımız içinde hala siyasete eyvallah etmeksizin kararlar veren Hakim ve Savcılar da var çok şükür ve çok şükür hala yargımıza güvenim tam olmasa da var benim keza sığınacak başka adresimiz de yok yargı erkimiz dışında. Siyasetin hışmına uğradığımız da da yine yargıya sığınıyoruz. Evet yargı siyasetin etkisinde hiç kalmıyor değil ama topyekün yargı mensuplarını siyasetin emrine girmiş gibi göstermek de hem yargı mensuplarına hem de Türk Yargısına iftira olur ve hiç doğru değil.
Ben şahsen siyasete ille de iktidar mensuplarına kalsan yıllarını cezaevinde geçirmesi gereken bir gazeteci olarak halen dışarıda isem ve sağ salim işimi yapabiliyor isem bunu büyük oranda yargı mensuplarına borçlu olduğumu pekala söyleyebilirim. Yargı korkusu olmasa siyasilerin bizi susturmak için hangi yollara tevessül edebileceğini sizler de tahmin edebilirsiniz. AKP İktidarını ve belediyelerini muhalefet siyasetçilerinin bile eleştirmeye cesaret edemediği biçimde eleştirdiğimiz ve bir çok hukuksuz işi açıkça yazdığımızı bizi takip eden herkes biliyor yıllardır. Tamam yaptığımız haberlere ilişkin siyasetçilere soruşturma açılmamış olması bizi de üzüyor ama siyasilerin dava açarak bizden intikam almasına da yargı müsaade etmedi bu güne dek hiç ve delilleri ile ispat edince yaptığımız haberleri ya beraat verdiler yargılayıp ya da baştan takipsizlik verdi Cumhuriyet Savcılarımız.
Sonuç yargının tam olarak siyasallaşmadığını belgesi ya da delili gibi gazetecilik camiasındaki varlığımız ki biz manşetten AKP'li belediye başkanına hırsız demiş ve beraat etmiş gazetecileriz nihayetinde ve nihayetinde bizim hırsız dediklerimizi dönemin CHP Uşak milletvekili korurdu fırsat buldukça ve birlikte iş tutarlardı şimdi o dönemlerin milletvekili belediye başkanı oldu ve yolsuzlukları zarfa koyup sallayarak tehdit etmek dışında bir icraat ortaya koyduğu yok tüyü bitmedik yetimin hakkını aramak adına. Bilakis şimdi de birlikte hareket ettikleri yönünde iddialar bizzat CHP'lilerce dile getiriliyor. Yolsuzun hırsızın partisi yok özetle ve birbirlerini gayet iyi koruyorlar maalesef olan halkımıza oluyor.
Ayrıca ben şahsen Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ne İmamoğlu soruşturması ne de CHP Genel Kuruluna ilişkin mutlak butlan kararı çıkacağına konuya hakim hukukçuların kesin gözüyle baktığı dava hiç işine gelmiyordur bence ve mümkün olsa bu dosyaların kapanmasını ister Sayın Erdoğan.. Zira İmamoğlu ve Özgür Özel gibi her yönden esir siyasetçiler rakip iken onların kenara alınmasına vesile olabilecek yargı müdahaleleri Erdoğan'a kontrol edemeyeceği yeni rakiplerin doğmasına vesile olabilir.
İmamoğlu'mu rakibin olsun? Yoksa Mansur Yavaş mı? Diye sorsak mesela Erdoğan'a sizce ne cevap verir örneğin? Yada Özgür Özel mi Kemal Kılıçdaroğlu mu? Sorusuna ne yanıt verir Erdoğan sizce? Daha eczacı ikenden türlü şaibeli işe bulaşıp esir olan ciamaatin CHP iççindeki prensi olarak yıllarca anılan Özgür Özel aday olsa yüzde 48 oy alabilir mi mesela? Özgür Özel ile ne güzel normalleşip gider iken Erdoğan neden CHP'nin başına Kemal beyin gelmesini istesin? Hem Yargı mensuplarına Erdoğan'ın emir eri muamelesi yapmaya ne hakkımız var elimizde yeterli belge ve bilgi olmaksızın? Kaldı ki mesela genel kurulun daha zoom toplantılarından başlayarak nasıl bir gayri hukuki ve gayri ahlaki zeminde gerçekleştiğini ehli vicdan herkes biliyor yargının duruma el koyması da bence çok normal ve aynı şekilde İmamoğlu ve tayfasına da yargıca müdahale edilmesi çok normal tabi sürecin şeffaf ve adil yürümesi şartıyla ve varsa Ak Partili belediyeler de de yolsuzluk iddiaları aynı şekilde yargı denetiminden geçmesi kaydıyla.
Erkan, neyin peşindesiniz, ne yapmaya çalışıyorsunuz anlayabilmiş değilim ?!.
Halkın biricik ve yükselen umudu CHP ve kadrolarıyla alıp veremediğin nedir ? Ekip olarak AKPnin yandaş medyasını çoktan geçtiniz !..
CHP ile uğraşmak yerine ülkemizi giderek diktatörlüğe götüren iktidarla uğraşmamız daha yararlı olmaz mı ?!.