Mülteci kampına dönüştürülmeye çalışılan vatan toprakları, tekinsiz sokaklar, ekonomik kriz, adli mercilerin sessizliği... Özellikle pandemi döneminde uygulanan politikalar nedeniyle polisle halk defalarca karşı karşıya getirilmiş, askeriyenin onuru zedelenmeye çalışılmış, uyuşturucu çeteleri heryerde ve hatta adeta yasalarla korunur hale getirilmiş durumda. Ülkenin yetenekli öğrencileri tespit edilip maneviyatı zehirlenerek tarikat kapılarına kul edilmiş, yeteneği olmayan ancak yandaş olanlar öss ve kpss soruları çalınarak devlet dairelerine casus gibi yerleştirilmiş gerçekten çok değişik bir ortam. Siz ne dersiniz? Rastlantı diyebilir mi hiç aklı başinda bir insan ülkenin bu haline? Tek bildiğim artık bu gidişata dur deme zamanın geldiği.
Neden mi? durun anlatayım kısaca.
Mesela çocuğunuz var mı? Büyüyünce ne olmak istiyor? Her köşe başı dolaşan torbacılardan kurtulabilirse eğer bir hayali bir umudu var mı mesela? Sentetik uyuşturucunun kol gezdiği, kullanan kişiyi de insanlıktan çıkarıp acımasız bir caniye dönüştürdüğü sayıları tahmin bile edemeyeceğiniz kadar çok olan serseri mayınlardan çocuğunuzu ve kendinizi nasıl koruyacaksınız? Eve kapandın diyelim daha geçen gün ekmek almaya çıkan günahsız genci kafasından bıçaklayan uyuşturucu bağımlısının sizinde karşınıza çıkmayacağının garantisi var mı? Kendi cocugunuz bağımlı olsa ne yapacaksınız mesela? Ne can güvenliğimiz var ne namus! Dizilerin, programların karşısından başınızı kaldırıp bir etrafınıza bakın asıl film etrafınızda dönüyor gerçekten görmüyor musunuz ?
Mülteci kampına dönüştürülmeye çalışılan ülkemizde ikinci sınıf hatta üçüncü sınıf vatandaş konumuna gelmiş durumdayız. Üstelik mültecilerin saldırganca fiillere teşebbüsleri ve saldırgan sözleri size ne hissettiriyor? Nereye gidiyor bu iş zaten sizde farkindasınız aslında. Gecenin kaçı olursa olsun çok değil bir 7,8 sene önceki gibi rahat gezebiliyor musunuz çocukluğunuzun geçtiği sokaklarda? Ayrıca parsel parsel satılan topraklarımızıda unutmamak lazım tabi sonuçta Türk parasının kıymetini pula çevirince hükümet, yabancılar cep telefonu alır gibi arsa arazi kapatma yarışına da girmiş durumda. Batan geminin malları bunlar diyerek pazarlıyorlar adeta topraklarımızı, vatandaşlıkta promosyon olarak bizden bedava! Niye? Türk vatandaşı olunca istedikleri kadar toprak satın alabilecekler ya Coni ye Toniye kılıfta hazır. Türk ya işte aha buda vatandaşlık numarası demek kendilerini kurtaracak sonuçta bizi değil.
Kime sorarsan sor mutlaka hala sonuclanmamış en az bir dava dosyası adliye raflarında bekliyor mesela. Hatta 8 sene süren mi ararsın, 15 sene süren mi? Geçen 25 yıldır davası hala sonuclanmamış mağdur edildiği hemde çok açık ayan beyan ortada bir grup insanda tanıdık. Adalete güveni yok etmek değildirde sahi nedir bu? Adalete güven yok olunca herkes kendi işini kendisi mi görmek durumunda kalacak? Böylelikle bilerek hazırlanan bu ortamda, işine gelmeyen kişilere maddi manevi yaptırımlar uygulanmadığı ne malum devletin kurumu kullanılarak örgütlerce insanlara? Sonuçta birilerinin ismiyle iş bitirir hale getirilmedi mi mülkün temeli olan adalet? Sessiz sessiz gizli gizli operasyon yapılıyor gibi sanki ama, operasyonu yapan sanırım bizden değil!
Evlenme çağına gelmiş gençler maddi imkansızlıktan sokaklarda. Evlenende yine maddi sorunlardan kaynaklı gecimsizlikler sebebiyle adliye koridorlarında. Bir tek onların davası nerdeyse sadece sonuçlanır olmuş. Arada kalan çocuklar maddi manevi bitik her türlü tuzağa zaten açık halde. Güzelim dinimiz İslam Ehlibeytin ışığıyla sevgi, saygı, hoşgörü yayacakken, muaviyenin karanlığıyla korku, hurafe, şirk batağında. Ülkede imam dahi torpille yerleşiyor işe siz düşünün gerisini...
Gençler üniversite okumaya geliyor. Sahipsiz kimsesiz burada diye etraflarında dönen oyunlar gırla. Uyuşturucu batağına düşürüp sonra pazarlamak için kaç genç kızın hayatı söndürülüyor merak ettiniz mi hiç yada şöyle sorayım üniversitede okuyan çocuğunuz var mı? Kız ya da erkek fark eder mi ?
Çoğumuzun yoldan çıkmasına sebep olan malum bahaneye de değinmeden geçmeyelim, unutmayın lütfen isterse çoluğumuz çocuğumuzun trilyonları olsun, yarınını kurtardık diye kendimizi yalandan avutmayalım. Yarından sonra eve kapalı yaşamak zorunda olduktan sonra evladınız, özgür ve güvende olamadıktan sonra yarınları ve kuracağı ailesi paranın ne anlamı var. Sadaka dağıtır hayır yaparız bu kir temizlenir diye de düşünmeyin sakın kul hakkı biseye benzemez. Başkasının hakkıyla sadaka da dağıtılmaz. Bir lokması çoluğun çocuğun boğazından geçse kan olur burnundan gelir. Dikkat etmek lazım yarından sonra mahşerde iki yakana yapışan çocuğun oluverir sonra. Para mutluluk getirse başımızdakiler mutlu olurdu. Kendisinden başkasının iyiliğini düşünmeyen insan kötü insandır. Lütfen kötü insan olmayalım. Her görmezden gelinen kötülük yol olur ve o yol mutlaka birgün engel olmazsanız sizinde evinizin önüne çıkacaktır.
Gelelim en çok dillendirilen pkk konusuna, 2002 yılı Kasım ayında ülke akp hükumetine teslim edilmeden önce toplam 6 şehidimiz vardı bizim bunu biliyormuydunuz? Sonrası facia, siyasetin emriyle engel olunan operasyonlar ve izlenen yanlış politikayla rakamlar bir kaç yıl içinde önce 20 ye sonra 50 ye katlanıyor biranda. Kayıtlı şehit sayılarına tarih tarih resmi kurumların sitelerinden ulaşabilir akp dönemi öncesini ve sonrası rakamları karşılaştırabilirsiniz. Üstüne birde açılım süreci eklenince pkk adeta bitmiş durumdayken bilinçli olarak hortlatılıyor aslında. Davullarla zurnalarla askerimizi şehit eden terörist dağdan kahraman gibi karşılanarak içimize sokuluyor. Uygulanan politikanın karşılığını akp istediği şekilde alamayınca ozaman tekrar düşman olmak mantıklı deyip,başlıyor yine oyun gereği çatışmaya. Iyi de zaten yok olmuştu pkk simdi hükümet bilinçli olarak o yıllar pkk' yı kullanmak amacıyla pimini çekip bu oyunu düzenlemiş pozisyonuna düşmüyor mu? Yüzlerce binlerce Türk askerini şehit etmiş olmuyor mu boşu boşuna. Peki pkk zamanında hükümetçe hortlatilmasaydı eğer binlerce doğulu gencimize ulaşamayacaktı doğal olarak teröristte olmayacaktı bunlar, ölmeyecekti de bu durumda... Akp bunca olaydan sonra başlıyor birde Atatürkün kurduğu partiye terörist laftasına. Daha eveligün Uşakta akp, chp li kadınlara kahrolsun pkk diye bağırıp saldırmaya kalkınca chp li kadınlar da akp lilere karşı bağırmaya başlıyor kahrolsun pkk sloganlarıyla. Pkk yı bu kadar ön planda tutmak, ikide bir dillendirip şımartmak yanlış değilmi sizcede. Zaten iyice belli oldu Cumhur ittifakının pkk laftasıyla Chp lilere saldırılarına rağmen çıkıp hdp nin Chp yi destekliyoruz şeklinde açıklama yapmasıyla gizlediği rengi. Hangi tarafı tuttuğu. Zaten akp ye çalıştıklarını alenen ortaya koymuşda oldular seçime bir iki gün kala aslında. İnsan desteklediğine köstek olacak açıklama yapar mı? Yapmaz. Akp nin ekmeğine bile bile yağ sürmek değilde nedir bu? Kimler kimlerle beraber arka planda anlamayan kalmamıştır umarım. neyse gelelim asıl konuya.
Saymaya devam etsem bitecek gibi değil. Balık baştan kokar derler. 20 yıldır pisliğin leşin içinde kaldık. Baştakilerin topluma yansıması olduğuna göre yaşananlar hükümetin icindekiler ne biçim insanlar? Ülkemizin üstünde 20 yıldır ne oyunlar oynanıyor siz düşünün? Yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisidir diyenler kime sesleniyor ..?, Ülkenin bu haliyle bize sesleniyor olamaz ya?. Sizce kime bakın ülkeyi ne hale getirdik bizi desteklemeye devam edin diyor olabilir bu adamlar soranınız var mı? Anayasanın ilk 4 maddesiyle kimin derdi olabilir? Türk Milletinin derdi olacak değil ya?
Etrafımızda tek huzuru yerinde komşu ülkemiz mı kaldı? Müslüman coğrafyası kan golünden beter. Tarihin hangi yıllarında Müslüman topraklarının bu denli kan içinde yüzdüğü görülmüş araştırdınız mı hiç?Müslüman coğrafyanın kalesi değil midir Türkiye? Tüm Müslüman coğrafya koktuysa kokan baş Türkiye demektir. Ozaman kendimizle yüzleşelim korkunun ecele faydası yok. Ülkemizde bir şeylerin yanlış gittiğiyle yüzleşelim. Başımızdakilerin Müslüman, Türk düşmanı olduğuyla yüzleşelim. İslamın güncellenmesini bilmeyecek kadar aptal bunlar diyecek kadar haddi aşan birinin kendini peygamber yerine koyacak kadar sapkın olduğuyla da yüzleşelim. Etrafındakilerin şirk koşarak kendisine övgüler yağdırmasından rahatsız olmayan biri müslüman olabilir mi? Bir kez bile alenen etrafındakiler tarafından yapılan Allah'a saygısızlığı bu adamın eleştirdiğini gördünüz mü hiç? Müslüman aynı delikten iki kere sokulmaz. Hele Müslüman Türk asla. Daha yüzyıl önce bu sınavdan geçtik. Kan dökülmeden bu oyunu gelin sandıklarda bitirelim. Madem değişim şart Allah bize yaşata yaşata da gösteriyor besbelli. O zaman birlik beraberlik içinde Mustafa Kemal Atatürk'ün milletin kurtuluşu için bize yıllar önce verdiği seçme seçilme hakkını kullanalım. Millet olarak egemenliğin kayıtsız şartsız bizde olduğunu gösterelim.
Evet belki Kılıçdaroğlu bütün sorunlara çözüm olamayabilir. Ancak en azından liyakatli kişilerin bakanlıklara geçmesiyle biseyler düzelme yönünde ilerleyebilir. Örneğin Ümit Özdağın İçişleri bakanlığı yapması bizi mültecilerden kurtarabilir, uyuşturucu bataklığını kurutabilir. Liyakatlı bir adalet bakanı en azından adaletin yeniden tesisine imkan sağlayabilir. Ülkenin Iki büyük derdine en azından çare bulunmuş olur. Daha iyisi çıkabilir miydi Türk Milletinin içerisinden? Evet elbette çıkabilirdi. Eğer bu kadar siyaset, koltuk sevdasına gözünü karartan kişilerle doluşmuş olmasaydı olabilirdi. Adamların bir ayakları mezarda diğer ayakları hala koltukta. Halkın içinde kendini gösteren gelecek vaad eden kişileride tespit etmişler maddi manevi çeteliklerle başlarını kaldırtmıyorlar alternatiflerinin bi taraftanda. Nasıl kurtulsun hal böyle olunca bu halk?
En azından emin olduğumuz birsey varsa hükümet değişse bile ülkenin hali bundan daha beter olamayacağına göre değişim şart! En azından yaşanacak değişim ile gelecek vaad eden gerçek liderlerin önü bir nebzede açılmış olacak. Ayrıca Kemal Kilicdarogluna da büyük görev düşüyor. Secimi kazansada kaybetsede derhal parti içinde öbeklenmiş olan zararlı oluşumlardan bir an önce kurtulması şart olacak. İl ve ilçe yönetimlerini kökten değiştirip halka yönetimdeki kişileri seçme hakkı sunulacak. Her mahalleyi temsilen kadın erkek demeden birer partiliyi kendimiz halk olarak seçip yönetime getireceğiz. Milletvekili adaylarını ve belediye başkanı adaylarını da halk kendi seçecek genel merkezin bir müdahalesi olmayacak. İnsan insana muhtaç ve inanmak zorundadır, genel merkez tek bir yerden heryere yeterince hakim olamayabilir. Halkın kendi kendini seçmesi sağlanırsa güven ortamı ancak sağlanmış olacaktır. Böylelikle demokrasiyi gerçekten yaşayabilir ve yaşatabiliriz. Bu milletin görünen en az 20 yılı çalındı zaten. Kimsenin daha fazlasına tahammülü yok. Aslında 35 de Atatürk'ün vasiyeti konusu ayrıca ele alınması gereken uzun ve kısaca geçilmeyecek kadar özel. Gel gelelim şu bir gercek ki Millet siyasilerin görmezden gelmeyeceği kadar büyük kitleler halinde ve herseyin farkında olarak derinden hemde sarsa sarsa geliyor. O zaman halk ne diyorsa ona bakılacak. Bunda kibir yada gurur yapılacak bir durum yok herkes kolkola omuz omuza neşeyle, samimiyetle birbirinin elinden tuta tuta yeniden ayağa kalkacak. Halktan biri olarak ben bu cümleleri sıralayıp bana görünen ışığı bir nebze size yansıtabiliyorsam eğer, bu Milletin içinde bağrında biryerlerde gerçek liderlerin varlığının ancak tecellisinden ileri gelmektedir.
Öyle yada böyle daha fazla bedel ödememek için değişim şart!
İllede Vatan,
İllede Millet
Kurtuluşun tek yolu CUMHURİYET!