Malumunuz olduğu üzere dün bütün Türkiye'yi derinden sarsan tarihi bir gün yaşadık. Hepimizi dehşete düşüren görüntüler İstanbul'da patlamalar olmuş haberleri ile beraber sosyal medyaya düştü ve neredeyse hepimiz patlama anı ve sonrası deheşeti az çok yaşamış kadar olduk. Bu terör saldırısını hangi terör örgütüne hangi siyasi maksatla yaptırılmıştır? Bilemiyoruz ancak bu tür olaylarda istihbarat örgütleri veya siyaset genelde işin başında çıkıyor diye duyarız hep bilirsiniz. Ama cevap aramamız gereken soru bu; bu saldırıyı planlayanlar nasıl bir netice elde etmek için bir çok insanın hayatına son verme riskini göze almış olabilir? Ülkemizdeki siyasi amacı nedir bu eylemin? Bu soruların yanıtını da yine olaydan sonra siyasilerin istihbarat örgütlerinin ille de MİT'in ve Emniyetin verdiği reaksiyon ve yaptıkları açıklamalardan yola çıkarak belki bulabiliriz. Olayın failini bilmek bize hiç bir şey katmayabilir? Hatta bomba eylemini yapan kişiye emri vereni bilmek de bazen çok işe yaramıyor olabilir. Mesele en tepede bu işin başında kim var? Sorusuna yanıt bulmakta. O halde Türkiye'deki siyaset dizayncıları bu saldırıyı nasıl bir fırsata dönüştürmeye çalışıyor ona bakmak lazım bana kalırsa tam da bu nokta da.
Yaşanan siyasi gelişmelere şöyle br göz attığımız da İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu'yu her fırsatta hedef alanlar ve hedef gösterenlerin yine devre de olduğunu görmekte zorlanmıyoruz çok. Çoğunu haksız da bulmuyoruz diyebilirim bu nokta da ve Sayın Soylu bizim de eleştiri oklarımıza sık sık hedef oluyor malum başarısızlıkları sebebiyle ki bir kere fetö ile mücadele de olsun sentetik uyuşturucu ile mücadele de olsun pekte sınıfı geçmiş gibi görünmüyor ve maalesef görünen o ki istihbarat örgütleri ile de arası pek iyi değil anlaşılan. Zira herkesten sonra haberi oluyor çoğu şeyden ve sık sık uyuşturucu baronu olduğu sonradan anlaşılan insanlarla aynı objektiflere poz veriyor bilmeden. Bilse tabii ki vermez. İstismar edilme olasılığını bile bile uyuşturucu trafiği ile ilgisi olduğunu duyduğu kişi ile fotoğraf verir mi hiç devletin iç işleri bakanı? Hem verse bile ortaya çıkınca görevde kalabilir mi? Ne deriz Uyuşturucu ile mücadele için canını tehlikeye atan ve baronları karşısına alan Emniyet mensuplarına ve istihbarat birimi elemanlarına nasıl izah ederiz sonra? Elbette ki siyasi yönü ağır bastığı için bilir bilmez herkesle poz verdiği için denk düşürmüştür art niyetli sentetik baronları diyoruz ve elbette kendisinin bile bile uyuşturucu tacirlerine meşruiyet ve siyasi destek sunma amacı güdeceğini düşünmüyoruz. Ama hani İç İşleri Bakanısın ya her şeyden değilse bile çok şeyden haberdar olmalısın ve çoğu şey olmadan önlemelisin ya hani? O bakımdan söyledim bunları.
Ne demiş sahi patlamaya ilişkin İç İşleri Bakanımız Amerika Birleşik Devletlerinin taziyesini kabul etmiyoruz demiş ya? Resmen işin arkasında Amerika var deyip teröristin giydiği tişörtdeki Newyork yazısını bir işaret olarak kabul edenlere destek verircesine. Amerikan Senatosundan terör örgütlerine para aktarıldığını söylemiş açıkça. İnanamadım manşete haberi okudum yine inanamadım. Sordum az önce Gazeteci Nurullah Çavuşoğlu kardeşime dedi ki abi ben izledim aynen öyle demiş ve açıkça Amerika'yla savaş sebebi sayılabilecek cümleler sarf etmiş. Dedim ki savaşta söylenmez bu kadarı. Putin ile Ukrayna'nın şovmen Devlet Başkanı bile birbirinin devletlerini teröre destek vermekle ve kendi ülkelerinde masum insanlara yönelik terör eylemleri tertiplemek veya finanse etmekle suçlamıyor. Amerika ne demiş bu işe diye bakındım. Soylu'nun açıklamasının ardından tekraren tek cümlelik bir mesaj yayımlamış Amerikan Büyükelçiliği ve demiş ki; "Amerika Birleşik Devletleri, terörün her şeklini kesin olarak kınamakta ve değerli NATO Müttefikimiz Türkiye ile dayanışma içinde hareket etmektedir." Soylu'nun "müttefikliğimiz elbette ki tartışılmalı" demesi rahatsız etmiş olacak ki NaTO vurgusu ile birlikte Müttefikimiz Türkiye ifadesi kullanılmış. Normal şartlar altında bu açıklamaların iki Devlet arasında krize sebebiyet olması gerekirken tuhaf bir sessizlik hakim. Sanki ABD geçiştirmek istiyor ve belki de Soylu'ya Amerika'ya kafa tutan siyasetçi tilti'ni yakıştırıp halkın algısında Soylu'yu Amerikan karşıtlığı konusunda samimiyet testinden geçmiş bir isim olarak lanse etmeye çalışıyor. Siyaset bu belli mi olur? Ya da belki Amerika Soylu'nun üzerini çizdi çizmek üzere de Soylu böyle giderler yapmaya ve Amerika'yı kendi üzerini çizme kararından caydırmaya matuf siyasi hamleler gerçekleştiriyor olabilir. Sonuçta her şartta Sayın Soylu'dan samimi olmasını tabii ki bekleyemiyoruz. Ama siyaset uğruna da bakanlık düzeyindeki devlet kurumlarının başındaki insanlar bu kadar aciz duruma düşmemeli millet nezdinde ve siyasilerimiz ve Devlet Adamlarımız zanna meydan verecek hal ve durumlara düşmekten kaçınmalı ve güvensizliğin artacağı şekilde davranmamalı, güven vermeli. Aslında güvenilir olmalı demek daha uygun ama gerçekten güvenilir insan bulabilmek çok zor siyasetin vitrinin de..
Bir zamanlar Ahmet Davutoğlu'nun bombalar patladıkça oylarımız artıyor diye açıklama yapıp ararda yaşanan terör saldırısının siyasetem kendilerine getirisinden dem vurmuş ve istismarcılığı dibine kadar yapabileceklerini de ortaya koymuştu. Netice de zihniyet aynı zihniyet AKP zihniyeti işte. Dini istismar ederek kendilerine siyaset alanları oluşturan insanlardan oluşmuyor mu neticede siyaset üretenlerinin çoğunluğu. Vitrinin hali ortada daha 2011 yılında TV 8 ekranında üstelik sonradan kendisi de sıkı Erdoğan'cı ve ver mehterci olan Erkan Tan'ın programında Erdoğan'a ve AKP'ye saydıran Numan Kurtulmuş Partinin ikinci adamı hatta Genel Başkan Vekili konumunda. Ne değişti bilemiyoruz Ama dün kalbi Ali diyor ama dili Muaviye diyerek bana göre münafık göndermesi yaptığı ve İsraile çok hizmeti dokunduğunu iddia ettiği Erdoğan'ın en güvendiği adam haline geldi. Soylu'da biliyorsunu işte Samanyolu Tvden fetullahçıları savunuveriveriyordu 17/25 Aralık dönemi. Şimdi diyeceksiniz ona kaldı mı? Bahçeli Hocaefendinin muhiplerine MHP'nin kapısı ardına kadar açık dediği günlerde neler söylüyordu Erdoğan'a herkes olabilir ama sen Cumhurbaşkanı olamazsın ey Erdoğan diyordu. Şimdi geçtik Cumhurbaşkanlığını tek adamlık vermeye çalışıyor ve hala bütün Türkiye'de tek geçiyor. Ona ne diyeceksin? Ne diyebilirim ki? Haklısınız. Siyasetin hali ortada. Çok sayıda insanımızın vefat ettiği bir çok insanımızın yaralandığı bir elim olay bile siyasetçilerimizin kendi siyasi ikbal ve menfaatleri kadar gündeminde iyi mi?
Ben şahsen özellikle Milli İstihbarat Teşkilatından ve tabi ki Cumhuriyet Savcılarımızdan umutlu idim bu olayı hemen el atıp çözerler ve siyasetin istismar alanına taşıtmadan gerçekleri ortaya çıkarıp milleti aydınlatırlar da millet rahatlatır diye bekliyordum ama olayın üzerinden 24 saatten daha fazla bir zaman geçmesine rağmen perde arkasına dair komplo teoriileri dışında pek ciddi bir şey yazılıp söylenmedi açıkçası. Terör olayının failini yakalamak iş değil ki olayda parmağı olan kim varsa hepsini derdest edip arkasındaki siyasi amacı da çözmek iş. Faraza konuşuyorum Süleyman Soylu'yu harcamak için kurulmuş bir kumpas ise de çok yanlış bu ve ortaya çıkarılmalı veya diyelim MİT Müsteşarını zor durumda bırakmak amaçlanıyorsa da. Vatandaşa sorarsan geçtiğimiz günlerde Soylu'ya verilen bilgilerin sızdığını bu yüzden kendisine bilgi vermediklerini Soylu'ya söylediği iddiası ortaya atılan İstanbul Emniyet Müdürünü harcamak için kurulmuış bir tezgah olabileceğine inanan bile var. Hepsi de tek başına ütopik elbette ve vatandaş bu her şeye zan edip inanabilir ve bir gazetecinin vatandaş ağzı ile konuşma hakkı da yoktur elbette ama vaziyeti de bu vatandaşın ve hiç bir olasılık tek başına bir terör eylemi için yeterli maksat olmasa da zaten terör eyleminin hiç bir maksat mantığı olamaz ve hepsi üstüste konulup bunların heğsi birden amaçlanmış da olabilir olasılığı düşünüldüğün de olabilir de ha dedirtiyor. Hele ki yalanların kirli bilgilerin böylesine ortalıkta saçıldığı ve gizemin de beraberinde kol gezdiği bir zeminde kafaların karışması ve insanın her şayi olasılık olarak düşünmesi de çok doğal. Biz de bu duygu ve düşüncelerle gerçeklerin ortaya çıkartılmasına belki bir katkı sunmuş oluruz farklı bakış açılarına da köşemiz de yer vermiş oluruz diye bu yazıları hazırayıp siz takipçilerimize sunuyoruz. Hem sesli düşünmüş hem istişare etmiş de oluyoruz. Yorumlar ve mesajları da tek tek okuyup mümkün olduğunca da yanıtlamaya çalışıypruz fırsat buldukça daha da iyi oluyor. Perçinleniyor sanki maksadın hasıl olmasını kolaylaştırıyor sonradan siz takipçilerimiz aracalığı ile yazılarımıza yapılan katkılar.
Yazı yine uzadı ama varsın uzasın konu önemli bütün Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren bir mevzu dilerim istifade eder okuyanlar. Niyetimiz hayır ve iyi bizim biz biliyoruz ve istiyoruz ki Devletimiz hayırlı başarılar elde etsin iyi işler yapsın. Biz istiyoruz ki dini dili ırkı ne olursa olsun başımızdakiler iyi insanlar olsun ve iyi işler yapsınlar memleket millet için insanlık için. Biz istiyoruz ki insanlığa yarayışlı kendi milletine kendi yararına ama hak adına kazanılmış insanlardan oluşsun kahir ekseriyamız ve biz istiyoruz ki Adalet yerini bulsun ve zalimlere cezasını devletimiz versin mazlumlara da hakkını tabi. Ama maalesef Devletimiz Devletliğini unutmuş gibi davranıyor bazen siyasetin etkisine çok giriyor ve sadece haksızlığa son verse çözebileceği o kadar çok mesele var ki aslında. Sadece gerçekleri ortaya koyup adalet etmek yetecek. Çözüm bekleyen o kadar çok meselemiz varken biz oturup siyasilerimizin siyasi ikballerini sağlamak için kurulu tezgahlardan nasıl en zararla kurtuluruz? Sorusuna yanıt arar olduk adeta. Zaten emin olun en az 10 Milyonumuz günü kurtardığına şükreder halde ne siyaseti ne bombalama eylemini görecek vakti de yok hali de. Günün yarıdan fazlasını çalışıp geri kalanının uyuyarak geçiren milyonlarca insan var aramızda milyonlarcası zaten umudunu tamamen yitirmiş kendinden iş bile aramıyor karnını doyurdu ve sığınacak yer bulabildiyse bahtiyar. Hal bu iken milletten uyanmasını beklemek bile safdillik olur ki uyuşturucuya adeta esir edilmiş çok önemli bir kitle de yaşıyor aramızda hayattan nerdeyse tamamen kopmuş değil ülkeden ailesinden bile haberi olmayan. Yine de dua ediyoruz tabii ki Devletimizi yönetenlere Allah basiret ihsan etsin güç ve kudret ihsan etsin adaletin tesis ve teminine vesile kılsın Devletin yetkilendirdiklerini ve bir daha böyle zulümler göstermesin Allah milletimize. Devletimizi ve milletimizi bu tür olaylar olmasan önleyebilecek güce ve çapa eriştirecek siyasiler ve devlet adamları ihsan etsin.