Kalbin müşahede taamı yer; ünsiyet şarabını içer. Hak katına kabul olma nişanları kalbine takılır. Sonra halkın iyiliği için aralarına girersin. Onları isyan hâlinden alırsın. Yaratanlarından ayrılık duygusunu taşımaktan kurtarırsın. Ve onlar, sayende hisar içinde hisara girerler. Onlar senin sayende kötülükten devamlı ve sonsuz selâmete ererler.
Ey aklı ermeyen ve bu anlatılanlara inanma gücünü benliğinde bulamayan, sen içi boş bir kabuksun. Dayak olan bir ağaç gibisin ve çürümüş sopasın… Ancak ateşe yararsın. Bundan kurtulmak için tevbe etmeli ve anlattığımızı tasdik etmelisin.
Yazık, tevbenin neler getireceğini anlamıyorsun? Tevbe eder, dinî ahkâmı tasdik edersen, içinde tat bulur, hoş olursun. Hayra ve selâmete erersin. Söylediğimi yapamazsan, için cıncık ve boncukla dolar. Onlar dilini keser ve ciğerini parçalar; perişan olursun. Sözümü kabul et; ben, senin yumağını sarmaktayım. Sözlerimi dinle, bana düşmanlık etme. Seninle olan düşmanlığımız nereden geliyor? Ben, namazgâhınım; pisliğini ve kirlerini gidermeye çalışırım. Hâl böyle olunca, düşmanlık için ne sebep var? Senin için yollar açmaktayım; orada yemek, içmek hazırlamaktayım. Bunları senin için yaparım; yaptığım işlere senden mükâfat istemem. İstediğim ve arzum başka yerdendir. İhtiyacımı senden başkasından alırım. Bütün uğraşmam Hak talipleri içindir. Onlar için çalışırım. Hakk’ı araman doğru olursa, emrine girerim; hizmetçin olurum. Bir kulun kast ve talebi ki, Hak içindir, bütün eşya onun için çalışır.
Ey evlat! Sen kendin için öğütçü ol. Benimle ve başkası ile çekişip durma; bizi hüccet olarak kabul etme; kendine bak. Benim söylediklerim dış cephen için; nefsine vereceğin öğüt ise, iç âlemine tesir eder.
Ölümü durmadan hatırlayarak nefsine öğüt ver. Bütün ilgilerden, sebeplerden kesil; hâlini düzelt. Kendisini yaratıcı tanıtanların Yaratan’ı ile ol. O büyük Yaratıcı, yüce ve âlimdir. Onun rahmet eteğine yapış, başkası ile uğraşma. Başkası ile uğraşırsan yarın utanırsın. İyi ol, felah bul. Sizin biriniz elimde ıslâh olursa, en büyük ferahı o zaman duyarım. Biriniz söylediğim şeyi tutmazsa, ona da üzülürüm.
Bana yaklaşınız; benden uzak olmayınız. İman sahibi bana yakın olur. İçi bozuk olan ise benden kaçar.
Ben Hak Teâlâ’nın size darılmasında O’na uyarım. O, beni üzerinize yaman bir ateş etti. Tevbe eder, sözlerimi tutar, ayrıca sözlerimin sertliğine de dayanırsanız, ateşim sizin için soğur ve selâm evi olur.
Yazıklar olsun size, utanmaz oldunuz. Dıştan tâat gösterisi yaparsınız; fakat içinizden hata, isyan bayrağı çekersiniz. Yakında ölüm ve hastalık eli ile tuzağa düşeceksiniz. Sonra Allah’ın ateşten zindanına atılacaksınız.
Ve siz, ey amelde kusur edenler; bu hâlinizden utanmaz mısınız? Gece ve gündüz tembellikle ömür tükettiniz ve ona da razı oldunuz. Bu kusurla beraber Allah Teâlâ’dan iyilik umarsınız.
Fethu’r Rabbani / Abdülkâdir-i Geylanî
Ey aklı ermeyen ve bu anlatılanlara inanma gücünü benliğinde bulamayan, sen içi boş bir kabuksun. Dayak olan bir ağaç gibisin ve çürümüş sopasın… Ancak ateşe yararsın. Bundan kurtulmak için tevbe etmeli ve anlattığımızı tasdik etmelisin.
Yazık, tevbenin neler getireceğini anlamıyorsun? Tevbe eder, dinî ahkâmı tasdik edersen, içinde tat bulur, hoş olursun. Hayra ve selâmete erersin. Söylediğimi yapamazsan, için cıncık ve boncukla dolar. Onlar dilini keser ve ciğerini parçalar; perişan olursun. Sözümü kabul et; ben, senin yumağını sarmaktayım. Sözlerimi dinle, bana düşmanlık etme. Seninle olan düşmanlığımız nereden geliyor? Ben, namazgâhınım; pisliğini ve kirlerini gidermeye çalışırım. Hâl böyle olunca, düşmanlık için ne sebep var? Senin için yollar açmaktayım; orada yemek, içmek hazırlamaktayım. Bunları senin için yaparım; yaptığım işlere senden mükâfat istemem. İstediğim ve arzum başka yerdendir. İhtiyacımı senden başkasından alırım. Bütün uğraşmam Hak talipleri içindir. Onlar için çalışırım. Hakk’ı araman doğru olursa, emrine girerim; hizmetçin olurum. Bir kulun kast ve talebi ki, Hak içindir, bütün eşya onun için çalışır.
Ey evlat! Sen kendin için öğütçü ol. Benimle ve başkası ile çekişip durma; bizi hüccet olarak kabul etme; kendine bak. Benim söylediklerim dış cephen için; nefsine vereceğin öğüt ise, iç âlemine tesir eder.
Ölümü durmadan hatırlayarak nefsine öğüt ver. Bütün ilgilerden, sebeplerden kesil; hâlini düzelt. Kendisini yaratıcı tanıtanların Yaratan’ı ile ol. O büyük Yaratıcı, yüce ve âlimdir. Onun rahmet eteğine yapış, başkası ile uğraşma. Başkası ile uğraşırsan yarın utanırsın. İyi ol, felah bul. Sizin biriniz elimde ıslâh olursa, en büyük ferahı o zaman duyarım. Biriniz söylediğim şeyi tutmazsa, ona da üzülürüm.
Bana yaklaşınız; benden uzak olmayınız. İman sahibi bana yakın olur. İçi bozuk olan ise benden kaçar.
Ben Hak Teâlâ’nın size darılmasında O’na uyarım. O, beni üzerinize yaman bir ateş etti. Tevbe eder, sözlerimi tutar, ayrıca sözlerimin sertliğine de dayanırsanız, ateşim sizin için soğur ve selâm evi olur.
Yazıklar olsun size, utanmaz oldunuz. Dıştan tâat gösterisi yaparsınız; fakat içinizden hata, isyan bayrağı çekersiniz. Yakında ölüm ve hastalık eli ile tuzağa düşeceksiniz. Sonra Allah’ın ateşten zindanına atılacaksınız.
Ve siz, ey amelde kusur edenler; bu hâlinizden utanmaz mısınız? Gece ve gündüz tembellikle ömür tükettiniz ve ona da razı oldunuz. Bu kusurla beraber Allah Teâlâ’dan iyilik umarsınız.
Fethu’r Rabbani / Abdülkâdir-i Geylanî