“Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.” diye seslenen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir evladı olarak başlıyorum cümlelerime. Atatürk bu sözü ile Türk kadının ne isteyebileceğinin ipucunu vermiş olmakla birlikte sadece Türk kadınına değil bütün Türk milletine Türk kadınının ne kadar değerli olduğunu ve ne derece kahramanlıklara imza atabileceğini göstermiş bulunmakta. Çünkü omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layık olan kişi kahramanlık elde etmiş kişidir, kahramanlık elde eden bir kişi tek başına bir ulusun devrimine sebebiyet verebilir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kendi şahsında gerçekleştirdiği devrimin topyekün millet sathına yayılması ve bir halk devrimi haline dönüşmesi aşamasında Türk kadınları Atatürk’ü ve verdiği kurtuluş mücadelesini en başında çok iyi anlayarak büyük kahramanlıklara imza atmış ve hiç kuşkusuz devrimlere önderlik etmişti. Kadın cepheye gitmeseydi, Türk erkeği cepheye gitmezdi diyemem belki ama emin olun kadın okuma yazma seferberliğine ilgi göstermeseydi belli yaşın üstündeki erkekleri okuma yazma öğrenmeye ikna etmek zor olabilirdi. Aynı şekilde kadın çarşafı atmasaydı erkeklere cübbeyi sarığı çıkartarak kravat taktırmamız mümkün olmayabilirdi. Unutmayın ki bu da bir devrimdir.
Devir değiştikçe, asrın gereklilikleri zorlaştıkça kendini geliştirmek adına bir fiilde bulunmamak, tarihte Atatürk’ün temelini attığı bu değerle yola çıkıp rol alan kadınları örnek almamak yerinde saymaktır. Bir kadının aldığı eğitim ile dünya üzerinde yaratabileceği etkileri öngören Atatürk’ün niçin kız çocuklarını evlat edindiğini şimdi daha iyi anlayabilirsiniz. “Uğursuzluk yoktur. Ancak üç şeyde uğur olabilir: kadında, atta ve evde” diyen Hz. Muhhamed’e (sav.) kulak vermeli bulunduğumuz ülkenin ve kendimizin uğuru olup aydınlık yarınlara koşmalıyız. “Türk kadını ne olmak istiyor?” Sorusuna verilebilecek yüzlerce cevap var ama ben bunu birkaç cümle ile cevaplandırayım; Türk kadını hak ve hukuklarının farkına varmalı bu yönde taarruzda bulunmalı ki hak ve hukukunu kendi aramak zorunda kalmak yerine devlet unsuru bu ihtiyacı karşılamalı, ayrıca kışkırtıcı bir biçimde yol gösterici olmalı, Türk kadını kendi kişisel değerlerini hür bir alan oluşturarak sağlanmış olarak yaşamalı. Bütün Türk kadınlarının ortak kaderidir kendisi için artık hiçbir şey istememesi. Yazıyı hazırladığım süreçte anneannem başta olmak üzere bir çok hanım efendiyle ne istediğine dair istişare yaptım ve hepsi sanki bir ağız olmuş gibi gelecek nesiller için bir şeyler istedi, kendisi için pek ümidi yoktu. Oysa ki istemek de bir özgürlük unsurudur. Ben bu hareketi sizlerin öncülüğünde başlatıyorum ve bütün Türk kadınlarını muasır medeniyet savaşını vermeye davet ediyorum. ihtiyaç olan kudretin kadının fazileti olduğu tarihte bir çok örnekle tasdik edilebilir, tek yapmamız gereken kendilerini özgürlüğe adamış bu faziletli kadınları örnek almak.
Kurtuluş savaşı mücadelesinde Atatürk’ün Türk kadınına verdiği bu imkanın yanı sıra ilim ve fende de söz hakkı almasına olanak sağlamış ve bunun tekamülü ile Türk kadını bir nesle önderlik ederek aydın bir yolda ilerlemiştir, sizde takdir edersiniz ki Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında Türk kadının önderlik ettiği devrimlerin meyvelerini yemekteyiz hala. Çağlar boyu süregelen bu gerçeklik ile kadınlar zamanları ve mekanları aşıp her türlü cephelere girmiş ve büyük başarılar elde etmiştir. Her safhada yer alması gereken kahraman Türk kadınını önlemek isteyenlere kulak asmamalı, amaç ve gayelerimizin çizdiği sonu Çağdaş bir ulus olan bu gerçekliğe inanarak ilk adımı atmalıyız. Atatürk’ün kadına verdiği değeri örnek alması gereken sadece Türk erkeği değil, Türk kadını da öncelikle kendine ve sonra Türk kadınına değer vermeli ki eli daha da kuvvetlenmeli bunun neticesinde hiç kimsenin kendisini zayıflatmaya, güçsüzleştirmeye yönelik taarruzuna itibar göstermemeli, daima Atatürk ilke ve inkılapları ışığı altında yaşayan, aklı hür, vicdanı hür, çağdaş bir Türk kadını olabilmeli. Umutsuzluğa kapılmak için vaktimiz çok kısıtlı, başlamamız gereken, yürümemiz gereken bir yol var. Çağın gerekliliği gibi düşünülüp üzerimize boca edilen ihmal ve kusurun gayesinin ne olduğunu anlamalı ve bu gereklilik sanılan şeyin, bizi birbirimizden ne denli uzaklaştırdığını, geriye sürüklediğini tespit etmeliyiz. Türkçe konuş, Türkçe yaz, Türkçe düşün, Türkçe yaşa, türkü gibi bir ömrün olsun.
Güçlü bir kadının kaleminden, kadının gücünü ve isteklerini anlatan bir yazı. Her cümlesi okunmaya değer. Yazılarınızın devamını merakla bekliyorum.????