Halktan Birini Değil, Halkın Kendisiyim Diyebilen Birini Başkan Görmek İstiyoruz!
Bugüne kadar gelmiş geçmiş neredeyse bütün Belediye Başkanlarının ortak söylemi; “halktan biri”, “içinizden biri”, “sizden biri” gibi sloganların üzerine kurgulandı. Hatta makamını belediye binasının alt katına taşıyacağını, makam arabası kullanmayacağını, sürekli halkın arasında dolaşacağını vaat eden Belediye Başkanları ya da adayları olduğuna hep birlikte şahitlik ettik. Ancak her nedense bunlar hep söylemde kaldı ve bugüne dek halkta kabul görmüş, halkla gerçekten bütünleşmiş bir Belediye Başkanı'na şahit olamadık. Peki, nedir içimizden biri olmak? Nasıl halktan biri olunur? Bu yazımda birtakım önerilerimle beraber bu konuyu irdelemeye çalışalım.
Öncelikle şunu belirteyim ki; ben sizden biri olacağım, içinizden biri gibi davranacağım gibi bir vaatte bulunmak aslında hiç doğru değildir ve ben şahsen böyle bir vaatte bulunan kimseyi Belediye Başkanı olarak görmek istemem. Bir insanın; bir topluluğa ya da bir gruba, sizden biri olacağım, içinizden biri gibi davranacağım demesi, kendisini onlardan farklı gördüğü anlamına gelmez mi? Bizden biri olanın bize “ben sizden birisi olacağım” demesine ve bu yönde icraatlar ortaya koyacağını vaat etmesine sizce gerek var mıdır? Belediye Başkanlığı'na aday olan ve bu vaatlerde bulunan kişinin bu söylemleri bugüne dek yaşadığı hayat süresince, halktan kopuk bir yaşam tarzı benimsediğinin ispatı niteliğinde değil midir? Muayenehanesinden inmemiş doktor, ofisinden dışarıya çıkmamış bir avukat, birden bire oy istemek maksadı ile halkın arasına karışınca şaşırıyor ve sizden biri olacağım şeklinde aslında özrünü beyan ediyor diye düşünüyorum.
Politikacıların; çok değil her mahallede ikişer üçer taneye denk gelecek şekilde, halktan birisi olduğunun anlaşılacağı şekilde iyiliği dokunsa, onlarla diyalog içerisinde bir yaşam tarzı belirlerse, her kesimden ve her mahalleden dostluklar kurduğu aileler olsa, bu insan daha sonra bir yerlerden aday olsa reklam ve tanıtıma ihtiyacı ne kadar olurdu sizce? Politikacılarımız, daha siyasete atılmadan açıklamaktan utanacağı kadar banka hesaplarına sahip olacaklarına halktan biri olup halkı anlamaya çalışan, Onlarla hemhallik kurarak kişisel sorunlarına çözüm bulmalarında yardımcı olan insanlardan oluşsa idi şayet, halkın arasına karışıp oy istedikleri esnada sizden biri olacağım demesine gerek kalır mıydı? Örnekleri çoğaltabilmek mümkün tabi ki ancak, takdir edersiniz ki bu bir köşe yazısı muradımız sadece bakış açısı kazandırmak ya da ufuk açmak olduğu için bu kadarını yeterli buluyorum.
Toparlayacak olursak örneğin elli yaşlarında bir Belediye Başkan Adayı, halktan biri olacağını vaat ederken aslında, o yaşına dek halktan biri olamadığını, kendisini halkın üstünde bir yerde konuşlandırmak suretiyle halktan kopuk bir yaşam sürdüğünün itirafını dile getirmiştir. Bu noktadan hareketle bizden, içimizden biri olmanın metotlarını kendimce paylaşmayı sürdürmek istiyorum.
Bir önceki yazımda detaylandırmadan dile getirdiğim halk meclisi projemi de bu bağlamda daha anlaşılır ve uygulanabilir şekliyle icma etmek istiyorum. Yüz elli kişiden oluşan bir halk meclisi oluşturulmalı. Uşak Valiliği'nden, İl Emniyet Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü gibi daire müdürlüklerinden Uşak Belediyesi'nden ve Belediye’ye bağlı daire müdürlüklerinden önemine göre en az bir, en fazla üç temsilci halk meclisi çatısı altında toplanmalı. Kent Konseyi Başkanı seçilirken aynı zamanda Kent Konseyi seçimlerinde oy kullanan sivil toplum örgütleri, halk meclisinde de kendilerini temsil etmesini istedikleri beş sivil toplum kuruluşunu seçmeli ve de halk meclisine temsilci olarak bu beş sivil toplum kuruluşunu almalı. Her mahallede mahallelinin seçeceği halk meclisi temsilcisi biri muhtar olmak üzere mahallenin nüfus yoğunluğuna göre en az iki en fazla dört kişi meclis çatısı altına dâhil edilmeli. Kent Konseyi bünyesinde bulunan gençlik ve kadın konseylerinden birer temsilci, Esnaf Odası'na ve Ticaret Odası'na bağlı meslek grupları ve odalarından beşer temsilci de halk meclisine dâhil edilmeli. Yine Kent Konseyi bünyesinde oluşturulması gerektiğine kesin olarak inandığım Çocuk Konseyi ve Aileyi Koruma Konseyi bünyesinden birer temsilci, üniversite bünyesinden üç temsilci de bu bünyeye dâhil edilmeli. Memur, işçi ve işveren sendikalarından da birer temsilci alınmalı. Halk meclisine girebilmek üzere müracaat ederek aday olan kişilerin içerisinden, yukarıdaki saydığım temsilcilerden oluşan yüz yirmi kişinin seçeceği, otuz kişi daha dâhil edilerek yüz elli kişiden oluşan halk meclisi kurulmalı.
Önceki yazımda da bahsettiğim üzere halk meclisinin herhangi bir hukuki sorumluluğu olmadığı gibi, verilen kararlar Belediye Meclisi'nde ya da her neyse yetkili mercilerde değerlendirilerek meşru hale getirilmeli ve yine ilgili kurum ya da kuruluşlarca uygulamaya konulmalı. Kent konseyi Başkanı'nın yöneteceği ve ayda bir kez toplanacak olan halk meclisi yine Kent Konseyi Başkanı'nın başkanlık edeceği 20 kişiden oluşan yönetim kurulunu seçer. Bu yönetim kurulu haftada bir kez toplanır ve aylık mutat toplantılarda alınan kararları uygulanması aşamalarını denetleme ve koordine etme işlemini yapar.
Ben bu iki yazımda vermiş olduğum fikrin projelendirilip uygulanması halinde; Uşak’ta halka mal edilemediği için ya da halkın ilgi ve desteği kazanılamadığı için yapılamayan veyahutta yapılmasının güç (zor) olduğu gerekçesiyle uygulamaya konulamayan birçok projenin hayata geçirilebileceğine inanıyorum. Hatta halk meclisi toplantısında oluşturulacak beyin fırtınalarının neticesinde, kentin modernleşmesine, gelişmesine, istihdamına, tanınırlığına, kent yaşayanlarının huzuruna güvenliğine vs. katkı sunabilecek birçok fikrin ortaya çıkacağına eminim. Bu projenin, uygulanması halinde, kente birliğe ve beraberliğe, lobi faaliyetlerine ve katılımcı demokrasiye de ciddi oranda katkı sağlayıp Uşak’ı bu bağlamda örnek ve model kent haline getirebileceğini düşünmekteyim.
Özetini sunmaya çalıştığım ve detaylarını buradan şu an aktaramadığım projemi abarttığımı düşünenlere gelince, "Neleri denemedik ki denemekten ne çıkar?" diye cevap verebiliyorum. Uygulanabilir olmadığını düşünen okuyucularıma cevabım ise her proje eksiktir yeni fikirlerle Kemal bulur. Kemal bulmuş bir proje olsun istiyor ve bu bağlamda katkılarınızı beklediğimi ifade ederek şimdilik sizlere veda ediyorum her şey gönlünüzce olsun.
Mutlu Kalın...

nurullahp beyın projesı bu

yazı dizinizi dikkatle okuyorum pınar hanım yüreğinize sağlık.sizin gibi düşüncelerini kaleme alan halkı aydınlatan genç arkadaşlarımızın yolu açık olmalı, aydın gençlerin başarılarını görmek bizi yarınlarımız adına umutlandırıyor allah yolunuzu açık etsin evladım bahtında yüreğin gibi güzel hayırlı olsun. akpde ki siyasi duruşunuzda örnek alınmalı akranlarınız arasında tebrik ederim.

bülent yazgan chp nin projesinde var halk meclisi

siz akp nin yönetiminde değilmisiniz nasıl yani adres akp mi diyorsunuz inceden inceden...

her seferinde bu yazılara yorum atmamak için kendimi zor tutuyordum artık ilk yorumuatacağım. gerçekten tebrikler, yine çok güzel bir yazı ama bu kez hikaye yok :) lütfen hikayeleri çoğaltın uhm.

geçen yazınızda bahsettiğiniz halk meclisi projesini açmış olmanız çok yerinde olmuş. daha anlaşılabilir ve uygulanabilir hale burundu. akıllıca davranan adaylar bu yazanları dikkate alarak seçim çalışmalarında kullansalar ve başkanlıkları kesinleştiğinde uygulasalar uşağın önünde hiç birşey durmaz diye düşünüyorum

halk meclisi çok güzel bir proje acilen tüm adaylar bu projeyi seçim vaadleri arasına koysun ve seçilen kişi uygulasın bunu. yazı için teşekkür.
sonuna kadar illede mhp