Sultanlık Yapan Değil, Halkını Sultan Gibi Yaşatan Bir Başkan İstiyoruz!
Tarihinden aldığı medeniyet ve kültür birikiminin, doğal zenginliklerinin, âşıkların uğrak yeri olmasına sebep olan tütsülü havasının, yeraltı ve yerüstü kaynakların zenginliğinin, içerisinde yaşayan insanların bahsi geçen zenginliklerden daha zengin bir gönül dünyalarının olduğunun bilincinde ve idrakinde bir Belediye Başkanı seçmek isteyen uşak halkı bu sefer hata yapmak istemediğinden olsa gerek ince eleyip sık dokuyor.
Halkının ferasetine ve basiretine güvenen, taleplerini ve isteklerini adeta emir kabul ederek yerine getiren, gönüllerini bir şekilde fethetmeyi başaran bir Şehr-ül Emin'e iyiden iyiye susayan Uşak halkının, bu kez umduğunu bulmasını ve kendisine laik olan başkana kavuşması temennisiyle ve bütün kalbimle kaleme aldığım bu yazımda, Uşak’ın kent içi demokraside bir örnek ya da model kent olabilmesi için bir öneride bulunmak istiyorum. Belediye Başkanlığı seçimlerinin ardından yeni seçilen başkanın önderliğinde yapılacak geniş çaplı bir çalışma sonrası, içerisinde bürokrasiden, siyasi partilerden, sivil toplum kuruluşlarından, sade vatandaştan ve mahalle muhtarlarından temsilcilerin bulunduğu bir halk meclisi kurulabilir. Belediye olarak yapılacak önemli işlerde bu meclis toplanarak konu hakkında bilgilendirilip halk meclisinin aldığı karar doğrultusunda hareket edilmesi sağlanabilir. Böylece hem şeffaflık sağlanmış olur hem halk kent yönetiminde az da olsa söz sahibi olur, hem demokrasi kültürü yerleşir hem de alınan kararlar halka çabuk mal edilmiş olur. Dolayısıyla da her alınan kararın arkasında halk durur. Halk meclisinin aldığı kararı belediye başkanı koordinesinde Belediye Meclisi hukuki ve uygulanabilir hale getirip karara bağladıktan sonra ilgili belediye birimlerince uygulamaya konulabilir.
Bu noktada halk nerden bilir? Halka bırakırsan alınan kararların nasıl sonuçlar doğuracağı belli olmaz. Üstelik halk meclisinin aldığı kararların hiçbir meşruiyeti olmadığı gibi hukuki bağlayıcılığı var mıdır? Meclisin aldığı kararlarda doğabilecek sorumlulukları kim üstlenecek? gibi çoğaltılabilecek birçok sorunun akıllara gelebileceğini tahmin edebiliyorum. Lakin öncelikle belirteyim ki; Halk Meclisi ile icra makamı arasında bir Belediye Meclisi vardır ve Halk Meclisi'nin aldığı karar elbette burada tekrar gündeme alınıp değerlendirilir. Aynı zamanda uygulanabilir bir şekle büründürülerek icracı birimlere sevk edilir. Dolayısıyla da hukuki bağlayıcılığı hususu, yine bugün olduğu gibi Belediye Başkanı'nın başkanlık ettiği Belediye Meclisi'nce üstlenilir. Gelelim "halk nerden bilir?" sorusuna verilecek cevaba. Kimse kusura bakmasın ama Türk Milleti ne çektiyse halkı cahil yerine koyan, halkın kadrini bilmeyen siyaset ve bürokrasi sahnesinin yöneticilerinden çekti. Özellikle Uşak halkı bence bu bilince sahiptir ve bu sorumluluğun altından kalkabilecek kabiliyettedir. Madem ki Uşak halkının oylarıyla Belediye Başkanı vazifesine gelebiliyor, madem ki siyasi görüş ayırt etmeksizin ekonomik durumunu, tahsilini vs. gözetmeksizin herkesin ve her kesimin Belediye Başkanı olması sözünü veriyor, o halde seçilen Belediye Başkanı Uşak halkı muradını adeta bir ferman kabul ederek yerine getirmekle mükelleftir diye düşünüyorum. Bu noktada meramın anlaşılması bakımından bir kıssa sizlerle paylaşarak yazımın anlatmak istediklerini paylaşmak istiyorum.
"Bir zamanlar, bir ülkede bir padişah yaşarmış, padişahın vezirleri varmış. Bu vezirlerin arasından birine padişah özel muhabbet beslermiş. Diğer vezirlerin o vezire haset etmesi ve niçin özel tutulduğu sorgulanması üzerine padişah, vezirlerinin tümünü bir imtihana tutmaya karar vermiş. Padişah; bütün devlet adamlarının hazır olduğu bir sırada, Divan Toplantısının yapıldığı salona geldi. Cebinden bir mücevher çıkardı. Vezirinin avucuna koydu ve, ”Bu nasıl bir mücevherdir? Değeri nedir?” diye sordu. Vezir, ”Yüz deve yükü altın eder” dedi. Padişah, ”Mücevheri kır, iyice döv” deyince Vezir, ”Sultanım! Bu mücevheri ben nasıl kırarım? Ben sizin malınızın iyiliğini isterim. Böyle paha biçilmez bir mücevheri kaybetmeye gönlüm razı olmaz” dedi. Padişah, vezirin bu tutumunu takdir eder göründü. Ona bir elbise hediye etti. Bir müddet devletin başka işlerinden konuştuktan sonra Sultan, vezirden aldığı mücevheri diğer vezirine vererek sordu: ”Bunu biri satın almak istese değeri nedir?” Vezir, ”Bu mücevher, ülkenin yarısı ile eş değerde. Allah ülkemizi tehlikelerden korusun” deyince Sultan, ”Bu mücevheri kır, parçala” diye emir verdi. Vezir, ”Ey kılıcı güneş gibi parlayan Sultanım! Kırıp parçalarsak bu mücevhere çok yazık olur. Buna benim elim varmaz. Çünkü böyle bir şey, Padişahımın hazinesine düşmanlık demektir” dedi. Sultan, vezirinin bu cevabını da beğenmiş göründü. Ona da bir elbise verdi. Maaşını artırdı. Aklını ve anlayışını öven sözler söyledi. Biraz sonra mücevheri bir başka vezirin eline verdi. O da ötekilerle aynı şeyleri söyledi. Padişah mücevheri kime verdiyse, hepsi mücevherinin paha biçilmez değerinden bahsedip mücevheri tekrar padişaha geri verdi. Sultan hepsine ihsanlarda bulundu. Sultan kendisine özel muhabbet duyduğu vezirine sıra gelince o vezirine seslenerek ”Parlaklığı ve güzelliği eşsiz olan, bu mücevherin değerini bir de sen söyle” dedi. Vezir, ”Sultanım, bu mücevherin değeri benim söyleyeceklerimden fazladır” dedi. Sultan, Öyleyse şu mücevheri kır, parçala, toz et” dedi. Vezir hiç tereddüt göstermeden pırıl pırıl parlayan mücevheri, parçalayıp tuz buz haline getirdi. Mücevher kırılınca vezirlerden bir feryat ve figan koptu. "Bu ne korkusuzluk, Allah hakkı için bu nurlu mücevheri kıran kâfirdir" dediler. Diğer vezirler padişaha sadakat gösterip mücevheri paramparça eden veziri ayıplayıp kınarken Vezir: ”Ey benim vezir arkadaşlarım! Padişahın buyruğu mu daha değerli, bu mücevher mi? Mücevherin güzelliği ve değeri gözünüzü kamaştırdı, Sultanı göremediniz. Ben gözümü Sultanımdan ayırmam. Müşrik gibi taşa yüz tutmam. Ne kadar değerli olursa olsun, bir taşı onun sevgisine ortak etmem” dedi. Bu kıssada olduğu gibi Uşak halkı kendisinin talep ve ihtiyaçlarını en değerli mücevherlerden bile üstün tutacak bir Belediye Başkanı istiyor. Kaldı ki Uşak halkının hemen her konuda devleti adına, milleti adına ve kenti adına en doğru kararı vereceğinden de zerre kuşku duymuyorum. Kendisine Şehr-ül Emin sıfatını layık gören ve kentin anahtarlarını teslim eden halkını bir sultan gibi yaşatma gayreti içinde bir Belediye Başkanı'na bu seçimlerden sonra kavuşmamız ümidiyle, her şey gönlünüzce olsun, mutlu kalın…

tebrikler pınar güzel yazı yazmışsın

pınar tebrik ederim çok güzel ve anlamlı bi msj vermişsin.başarılarının devamını dilerim.ii çalışmalar...

herkes tüm partilerden dertli, yok iktidar yolsuzluk yaptı, yok muhalefet proje üretemiyor, yok doktordan,avukattan başkan olmaz, ama herkes akp-mhp ve chp yi görüyor oy verilecek parti olarak, saadetin adayını bilen varmı mühendis adam gibi adam dır ramazan bey, dsp nin adayı kötümü yooo gayet işyapacak bir arkdaş, bayanlar nerede bu arada, hangi prti byn aday çıkardı araştırılsa ya, bayan aday bulup desteklesinler, adaylar erkek egemenliğinde seçime giriyorlar, çok isterim uşak tan bayan bir başkan çıksın, herkese saygılar

ben bu uşak haber merkezinde köşe yazarlığı yapan bu bayanın yazılarını her seferinde bir kaç kez okuyorum gerçekten de. beğendiğimi de kabul mecburum. fakat kafama takılan bir şey var, acaba burada anlatılan gibi bir adayın ortalıkta olmadığını görmüyorlar mı? niçin ısrarla yazmayı sürdürüyorlar işte burasını anlayamıyorum. aklıma acab seçimlere sonradan katılacak bir aday varda ona mı zemin hazırlıyorlar diye geliyor. ama uhmnin böyle bir şeye kalkışacak kadar aptal olmadığını sanıyor vazgeçiyorum düşüncemden. ama bu yazıların niçin ısrarla yazıldığını ise çok merak ediyorum

selver hanim yazilarini takiop ediyorum.oyunuzu surekli sultana verin sultanlar gibi yasayin diyorsuz.biz oyle bir yasantinin ozlemini degil ozgurce ysamanin ozlemini cekiyoruz.satavatli satavat istemiyoruz.sizde adil oalarak ogle olun bence.daha cok yol kat edeceginizden eminim.

bencede ilbaskanligi yonetimindeki bayan dedigiz gibi olmakla birlikte patiyi 7 sulalsini koltuk verdirmekle meskul guya bu isi hayir icin yapiyormus,il genel meclisinede girmekteemi hayir isi anlayamadim,bunlar halki boyle kandiriyorlar orasi hep yalan dolan mekanikanramasin bizi

yazınızı beğendim yüreğinize ve kalaminisa sağlaık
sevgi ve saygılarımı sunarım.
bu yazıyı gerçekten siz mi yazdınız?
seçtiğiniz sözcükler oldukça ilginç ,eski .